Lisa, yine depresyona girmişti. Chaeyoung, Jisoo ve ben, Lisa'ya destek veriyorduk.
Chaeyoung, "Hadi ama Lalisa! Hayatın sonu değil. Sana erkek mi yok?"
Jisoo koluyla Chaeyoung'u dürttü. "Salak, biz buraya moral vermeye geldik."
"E zaten moral veriyorum."
"Liskook shipperız biz sus!"
Lisa gözlerini kocaman açtı ve konuştu. "Liskook ne ya?"
Gülümseyerek Lisa'ya cevap verdim: "Ship isminiz."
"Tanrım kusacağım."
Chaeyoung, "Bende!" dedi. Devam etti. "Liskook ne ya? Ergen misiniz?"
Jisoo ve Chaeyoung kavga etmeye başlayınca Lisa'nın yanına sokuldum. "İyi misin?"
Lisa ağlak gözlerini yine sildi. "Evet, sanırım." Burnunu çekti. Devam etti. "Hayır. İyi değilim!" diyip bebek gibi ağlamaya başladı. Ben bu salakla ne yapacağım?
"Onun kalbini hep kırdım! Ben salağım, ben beyinsizim."
Şuan sinirlerim zıplıyordu. Lisa orada hıçkıra hıçkıra ağlıyor, Jisoo ve Chaeyoung bağıra bağıra kavga ediyordu. Sesten resmen çatlayacaktım.
"Yeter!" diye bağırdım. Hepsi bana baktı. Durum o kadar komikti ki. Lisa kıpkırmızı gözlerle şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Chaeyoung, elindeki vazoyu Jisoo'ya tutmuş, bana garip garip bakıyordu. Jisoo ise her yere çılgın ve kızgın bakışlar atıyordu.
"Bana bakın! Buraya kavga edin diye gelmedik. Liskook'u yapmak için geldik."
Chaeyoung elindeki vazoyu bu sefer bana uzattı. "Yoo? Kendi adına konuş. Ben buraya Lisa'nın moralini düzeltmeye geldim. Liskook için değil. Hem ben Lisa kızımı kimseye vermiyorum."
Jisoo, "Chaeyoung. Çık bu evden."
Chae, "Bana bak Jisoo, görmüyor musun? Jungkook kızıma iyi gelmiyor, kalbini kırıyor."
Lisa ıslak peçetesini 1.000.000 tane sümüklü peçetesinin yanına koydu. Ve cevap verdi. "O beni kırmadı ki." hıçkırdı. "ben onu kırdım." ağlamaya devam etti. Ölmek istiyorum. Ben, nasıl bir günah işledim de böyle arkadaşlara sahip oldum?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
