Herkes gözlerimin içine bakarken başımı yere eğdim. Birkaç saniye sonra derin bir nefes aldım ve başımı kaldırarak odadaki herkesin yüzüne bir bir baktım. Sağdaki tekli koltukta oturan babama gelince duraksadım. Gözlerinde beklenti vardı. Fakat o da biliyordu. Benden istediği şeyi yapamazdım. Hiçbir şey söylemeden evden çıkıp gittim. Arabama binip nereye olduğunu bilmeyerek gaza bastım.
Biraz dolanmamın ardından yüksek bir tepeye çıkarak arabayı durdurdum. Hemen inip arabanın önüne geçerek kaportasına yaslandım. Gözlerimi kapatıp son birkaç gündür olanları aklımdan geçirdim. Tepede biraz daha vakit geçirdikten sonra üşüdüğümü fark ederek arabama tekrar bindim, evime döndüm.
Eve girdiğimde karanlık olan koridorun ışığını açıp üzerimdeki ceketi çıkartarak portmantoya astım. Ardından odama gidip üzerime pijama alıp banyoya girdim. Ilık bir duş iyi gelecekti.
Duştan çıkıp saçımı kurutmadan yatağa girdim. Yattığım an gözlerim doldu. Fakat ağlamayacaktım. Tavana bakarak kendime ağlamayacağımı tekrarlamaya başladım. O sırada da gözlerim yavaş yavaş kapandı.
•••
Sabah uyandığımda perdem kapalı olmasına rağmen odaya göz yakıcı güneş ışınları giriyordu. Ayağa kalkıp perdeyi çekerek pencereyi açtım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra saçlarıma baktım. Saçlarım kısaydı. Ama son birkaç gündür gözüme uzun görünüyorlardı. Yaşadıklarımdan ötürü saçlarıma bakamamış, kestirememiştim. Elime küçük kırmızı kutudan bir lastik toka alarak saçlarımı bağlamaya çalıştım. Önlerden biraz çıksa da bağlanmıştı.
Mutfağa gittiğimde dolabı açıp boş boş baktım. Hiçbir şey hazırlayasım, yiyesim yoktu. Domates, marul, havuç ve kırmızı lahana alarak yıkayıp tezgaha koydum. Çekmeceden bıçak ve rendeyi çıkardım. Salatamı hazıladıktan sonra artan marulu, kırmızı lahanayı dolaba geri koydum. Salata kasemi alarak televizyonun karşısına geçtim. Televizyonu açtığımda sabah haberleri vardı. Hepsini es geçerek bir çizgi film kanalında durup televizyondaki çizgi filmi izlemeye başladım.
Çizgi film bitmiş, salatamı yemiştim ve ısrarla telefonum çalıyordu. En sonunda kalkıp odaya giderek telefonumu aldım. Arayan numarayı bilmiyordum. Kapanıp tekrar çalmaya başlayınca açıp kulağıma götürdüm.
"Alo?"
"Peri?"
"Buyrun, benim."
"Ben Mehmet Yazıcı. Hatırlarsın. Babanın eski dostu."
"Evet."
Mehmet Yazıcı... Babamın eski dostu... Dost mu? Kendine dost mu diyordu? Sakin kalmaya çalışarak dikkatimi tekrar telefona verdim.
"Bugün konuşabilir miyiz? Eğer müsaitsen..."
"Ne konuşmak istiyorsunuz?"
"Konuyu biliyorsun işte. Lütfen bugün içersinde yüz yüze konuşalım."
"Pekâlâ."
Telefonu kulağımdan çekerek saate baktım. Henüz on birdi. Telefonu tekrar kulağıma yaklaştırıp konuşmaya devam ettim.
"Saat ikide olur mu?"
"Tabii tabii. Ben seni evinin önünden alırım. Adresi biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Râyiha
Teen FictionHer şeyin sonuna geliyorduk. Artık bitecekti. "İtirazı olan ya da söz almak isteyen var mı?" Salon sessizdi. Mahkeme karara bağlanacaktı. Bu sebeple herkes ayağa kalktı. "Karar-" "İtiraz ediyorum!" Selim'in bağırmasıyla bakışlarımı ona çevirdim. Fak...