Bölüm 9

6.8K 565 42
                                    

17 Şubat Dünya kediler gününüz kutlu olsun minnaklar dbjdjd.

Oy ve yorumları bekliyorummm.

Keyifli okumalar minnoşlar <33



|SOLITUDE|
→Bölüm 9

"Canınız yanınca canı yanan birilerine sahipseniz, artık hayat ile aranızdaki buzlar erimeye başlamıştır."

"Siz gelin bakalım." Adal ile birbirimize bakıp komiserin yanına gittik.

Karşısında durduğumuzda ciddi tavrı ile bakışlarını bize sabitledi.

"Burada uyuşturucu alım satımı yapıldığını biliyor muydunuz?" Hızlıca olumsuz anlamda başımı salladım. Üzerimizi aramışlardı, ve tabiki temizdik. Bizden şüphelenmelerini gerektirecek tek sebepten de uzaktık yani. 

Komiserin Adal'a baktığını gördüğümde bakışlarımı ona kaydırdım. Polise bakmak yerine gözlerini kaçırdığını fark edince sıkıntı ile bir nefes aldım.

Suçlu psikolojisi.

Adamın şüphe ile kısılan gözleri ikimizin arasında gidip geldi. Ardından mekanın girişinde bekleyen polislerden birisini el hareketi ile yanına çağırdı.

"Aydın, bu genç arkadaşları da karakola götürelim, ifadeleri alınsın bir." Endişeli bakışlarımı komisere çevirdim, "Ama biz birşey yapmadık ki?" Alaylı suratı ile bana döndü, "Bırakın da ona biz karar verelim küçük hanım." Bu kez Adal'a döndüm, "Birşey olmaz ya, ilk kez mi karakolluk oluyoruz sanki." Olayı ciddiye almaması benim de gerginliğimi biraz götürmüştü. Hem, tacirler ortada rahat bir şekilde dolanırken kendini kasan kişi ben olmuştum.

Komiserin sözü ile polis ikimizi de araca bindirdi. Neyse ki kelepçe falan kullanmamışlardı.

Karakola gelene kadar konuşmamıza izin vermemişti, oldukça nazik polis beyler. Geldiğimizde ise bizi nezarete atıp biraz sonra ifademizi alacaklarını söylemişlerdi.

Polislerden birisi kapıyı kilitleyip gidecekken durdurdum, "Bora komiseri çağırabilir misiniz?" Alayla sırıttı, "Hemen, başka birşey de ister misin?" Muhtemelen, gençlerin hayatını karartan o illetten sattığımızı düşündüğü içindi bu tavrı, haklı olduğu için pek üzerinde durmadım, "Lütfen." Diye ısrar ettim. Adam beni umursamadan çıkıp gidince derin bir of çekerek Adal'ın yanına gittim.

Sırıtıyordu piskopat.

"Üzülsene sen biraz ya, ne bu vurdumduymaz tavırlar?" Göz kırpıp yerinden kalktı. Biraz ilerleyip parmaklıkların önünde durdu.

"Arslan Abi!" Ben anlamazca ona bakarken o tekrar bağırdı, "Arslan Abi!" Biraz sonra kapıdan Arslan abi girdi, çatık kaşları ile.

"Adal?" Birkaç saniye şaşkınca durdu, sonra sırıtmaya başladı, "Yine ne yaptın lan?" Adal ellerini havaya kaldırdı, "Ben birşey yapmadım, yalnızca kardeşimle kafeye gitmiştik." Dedi beni göstererek. Sonunda Arslan abinin şaşkın bakışları beni buldu. ‘Kardeşi’ olmamı beklemiyordu sanırım.

"Bora abiyi çağırabilir misin?" Arslan abi tekrar ona döndü, "Tamam, gelir birazdan." Adal gülümseyerek ‘eyvallah’ dediğinde adam gitmişti.

Yanıma gelip, oturdu. "İşe yarar bir çevrem vardır." Sırıtan yüzüne bakarken benim dudaklarım da kıvrıldı, "Yalnız, Arslan abi beni de tanıyordu." Yüzünü buruşturdu, "Benim kardeşim olduğunu unutmuşum bir an." Ben büyük bir kahkaha atarken, o da güldü.

SOLITUDE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin