a new partner

2.5K 358 215
                                    

My daddy's got a gun
My daddy's got a gun
My daddy's got a gun
You better run

"Sıradaki haberimiz aynı gün aynı yerde kaybolan dört arkadaşla ilgili. Asıl bilgileri Bay Lee'den öğreneceğiz-"

Elimdeki kola kutusunu masaya bırakarak hemen yanından kumandayı aldım, gece haberlerini dinleyebilecek psikolojim ve hevesim yoktu.
Televizyonu kapattıktan sonra iki saat önce Jeongin ile yaptığım konuşma aklıma geldi, zaten aklımdan çıkmak bilmiyordu ama zihnimi oyalayan bir şey olmadığı sürece sık sık bunu düşünüyordum.

Erkek arkadaşı olmamı istemişti.
Pekâlâ, bu gayet tahmin edilebilir bir istekti fakat kendimi gerçekten zor durumda hissediyordum. Arkadaşlarım nerede, ne yapıyor en ufak bir fikrim yoktu, tek bildiğim Jeongin'in elinde olduklarıydı. Jeongin'in nasıl bir takıntılı olduğunu düşünürsek, eğer onunla sevgili olmazsam arkadaşlarıma zarar verebilme ihtimali de vardı. Yani onları yeniden kazanmamın tek yolu Jeongin idi fakat ben bunu istemiyordum. Biraz bencillikti belki de ama bana ve çevreme zarar verme ihtimali olan birisiyle nasıl sevgili olabilirdim ki?

Derin bir nefes alıp kendimle savaştığım düşünceleri bir süreliğine rafa kaldırdım, belki de biraz kendimden uzaklaşmak iyi gelebilirdi.
Üzerimdeki ince battaniyeyi yere atarak ayağa kalktım, kıyafetlerim bir sonbahar havası için fazla inceydi ama sabahki sıcağı düşünürsek o kadar da kötü bir tercih değildi. Bu nedenle üstüme herhangi bir şey almadan sadece anahtarımı alarak odamdan ayrıldım.

İki katı inerek güvenliğe geldim ve anahtarı bıraktım, normalde saat dokuzdan sonra yurttan çıkmak yasak olsa da bazı öğrenciler bazı kuralları çiğneyebiliyordu. Beş senelik bir öğrenci olduğum göz önüne alındığında bu kuralları çiğneyebilen bir öğrenci oluyordum.

Yüzüme vuran hafif esinti bir süreliğine iyi hissetmemi sağlayınca canımın istediği yöne doğru ilerleyerek yürümeye başladım. Nereye gideceğime dair en ufak bir fikrim yoktu, sadece yürüyordum.
Önüme çıkan taşları ayağımla ittirmeye başladım, taşlar her savrulduğunda daha iyi hissediyordum. Bir süre daha böyle devam ediyordum ki karşı kaldırımdan gelen sesler beni kendime getirdi. Başımı yerden kaldırıp karşı kaldırıma baktığımda tüm içimin parçalandığını hissetmeye başladım. Bir kadındı, bir erkekten şiddet gören bir kadındı.

Korku, insanları yarı yolda bırakan ve onları görmezden gelmemizi sağlayan en kötü duyguydu fakat ben bu duyguya zaten sahip olduğum için çok fazla şey kaybetmiştim. Bunun son örneği arkadaşlarımdı...

"Ne yapıyorsun?"

Bu yüzden korkmayarak kadını yerde sürükleyen adama seslendim.
Adam bir anda duraksadı ve saçından sürüklediği kadını bırakarak bana döndü, bakışları sinirliydi.

"Görmüyor musun? Defol git velet!"

Burnumdan nefes vererek sırıttığımda adam da aynı şekilde bana yaklaşmaya başladı, kadın telaşlı el kol hareketleriyle bana gitmem gerektiğini anlatmaya çalışıyordu ama ben korkmuyordum. Hatta şu an karşıma Jeongin çıksa ondan da korkmazdım, korkmaz ve onunla sevgili olarak arkadaşlarıma ulaşırdım.

"İşine bak, tamam mı?"

"İşsizim ben, şimdi ne olacak?"

Adam, bir adım daha atarak iyice yaklaştığında ellerimi sıkıca yumruk yapmıştım bile, ilk darbeyi yüzüme yiyeceğimi düşünürken kasıklarıma yediğim diz darbesi tüm midemi alt üst etmeye başlamıştı.
Kendime gelmeye çalışıp dikileceğim sırada bir darbe daha almıştım, canım yanıyordu ama sanırım bu bana iyi geliyordu. Hayır, sanırım değil, kesinlikle iyi geliyordu.
Acıyı umursamadan dikleştim ve adama bir darbe de ben vurdum.
Ne yazık ki pek faydası olmadı, adam oldukça güçlüydü, benim attığım yumruk onun için bir sinek konması falandı.

Küçük çaplı bir kahkaha atarak kendimi adamın kollarına bıraktım, fazlasıyla şaşırdığını bir anda durmasından anlayabilmiştim. Az önce dayak yediğim adama sarılıyordum, normal değildi bu.

"Sadece kadını bırak, kendi hayatını yaşasın. Sana bir zararı olmadığına adım gibi eminim, tıpkı arkadaşlarımın Jeongin'e bir zararı olmaması gibi..."

Gözümden düşen damlayı elimin tersiyle savuşturduktan sonra doğruldum ve az önceki hâline göre oldukça sakin ve durulmuş adama baktım.
Adam konuşmak için ağzını araladığı sırada yandan gelen ince ses onu durdurdu.

"Hyunjin?"

Aynı ses. Sabahki sesle aynı ses.
Hızla kadına baktığımda yüzü artık daha belirgindi, sokak lambası direkt olarak uzun saçlı kadına yansıdığından onu artık daha rahat görüyordum ve tanıyabiliyordum. Minho'nun ailesine gittiğini söyleyen kadındı bu, bana yalan söyleyen kişilerden birkaçıydı işte.
Hızla kadına yaklaşarak bana iyice dönmesini sağladım.

"Sen kimsin? Jeongin ile bağlantın ne? Ayrıca arkadaşlarım nerede?"

Hızla sorduğum sorulara karşılık elini koluma atarak biraz yaklaştı.

"Anlatacağım ama ondan öncesinde sabah yaptığım şey için çok özür dilerim."

"Önemli değil ancak her şeyi anlatmanı istiyorum."

Kim ortağını satardı ki? Sırf onu adamdan kurtardığım için mi Jeongin'i ifşa edecekti yani?

"Yardım etmek istiyorum sana çünkü Jeongin'in yerle bir olmasını istiyorum. Lütfen benimle gelir misin?"

Belki de ifşa edecekti.

■■■

Yine ufak bir spoiler ekledim ehe

Sizi seviyore bebeklerim ayrıca 1.18k için teşekkür ederimmm ♡♡♡

psychopath - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin