-Beşinci ay-Yaz tatilinin ortalarında olmanın getirdiği enerji Bakugou'nun ve bebeğin kanını kaynatıp adrenalin hormonunun salgılanmasına neden olurken, Midoriya ise hamile bir insanla başa çıkmanın, Adolf Hitler'in sağ kolu olmaktan daha zor olduğuna dair bir makale yazmayı kafasında not almıştı.
Su gibi geçen günler ikisini birbirine daha çok bağlarken doğacak çocuklara isim düşünmeye karar vermişlerdi. Fakat ondan önce ailelerinin bu durumu öğrenmesi gerekiyordu.
Aslında en başından söylemeleri lazımdı. Çünkü şu an bebeklerin doğmasına dört ay kala söylemek biraz utanç vericiydi ve söylemek için ikisinin de yüzü yoktu. Midoriya, Bakugou'ya göre biraz daha rahat olsa bile Bakugou yüzünden o da geriliyordu.Şimdiyse bu sorunu halletmek için ulu orta ünlü bir kafeye oturup dikkat çekmeyecek şekilde köşede bir masaya oturmuş, ailelerine söylemeleri gereken bu durumun tartışmasını yapıyorlardı.
Bakugou çatılmış kaşlarıyla konuşmaktan neredeyse unuttuğu ılımış kahveden bir yudum aldı.
"Bence bugün söyleyelim."
Kararlı çıkan sesi Midoriya'nın da onu onaylamasıyla tekrar renk değiştirdi.
"Ya da söylemesek mi?" Dedi."Saçmalama şu karnına bak sanki 75 bedenden 95 bedene yükseliş yaşamış kadın memesi gibi şişti. Söylemesek de anlayacaklar bari gidip söyleyelim!"
"Düzgün konuş hamileyim ben. Hem sen 95 bedenlik kadın memesini nerden biliyorsun?!" Hemen gözleri hafifçe dolduğunda ağlamasını engellemek için kahveden bir yudum daha alıp "Hamileyim diye artık benden hoşlanmıyorsun değil mi? Şişmanlaştım diye beni beğenmedin."
Deku karşısında oturan sarı saçlının gözleri dolduğu için kırmızılaşan dudaklarını, pembe yanaklarını ısırmamak için zor durdu. Yanağından bir makas aldığında geri çekilmeden işaret parmağı ile yanağını okşadı. Sonra elini oradan çenesine kaydırıp çenesini tuttu, kendisine bakmasını sağladı.
"Sadece betimleme yapıyordum. Özür dilerim."
Bakugou istemsizce içinde bir şeylerin eriyip gittiğini hissetti ve bu duyguyu hissettiren kişiye bakarken kendisini onu affederken buldu. Ne için kızdığını bile unutmuştu. Fakat ipi elinden bırakmayarak tekrar onun karşısında iki gram kalan iradesi ile iletişime geçti.
Kendinden ödün vermeyerek trip atmaya devam ediyordu.İçinden, 'ben iki bu kadar düşük biri miyim?' diye geçiriyordu.
Onun ellerini yanağından ittirip gözlerini masada gezdirdi ve kaşlarını tekrar çattı. Sırıtan suratına yumruğu basmak istiyordu fakat çok vicdanlı yanı her zaman imdadına yetişiyordu.
"Bu inandırıcı değil. Yoksa benden sıkıldın mı?" Dedi.
Midoriya, Bakugou'nun kendisine ilgi duymasını ve yeşil saçlının ona olan ilgisini merak etmesini şaşırtıcı ve bir o kadar da heyecan verici buluyordu. Sonunda Bakugou'nun umurundaydı.
Deku kelimelerinin daha inandırıcı olmasını istediğinden karşısından kalkıp Bakugou'nun yanına oturdu. Ortamda fazla kişinin olmamasından yararlanıp iyice dibine girmişti. Zaten kuytu köşe bir yerdi ve herkes kendi işindeydi. Midoriya kolunu tişörtün altından beline sarıp elini bebeklerin üzerine koydu. Kontrollere okuldan sonra akşamları, fazla kişiye gözükmeden gidip gelmişlerdi. Bu fırsatlar sürekli ele geçmediğinden şimdiye kadar sadece on yedi kere gidebilmişlerdi. Çocuklar ikizdi ve kontrolde birinin kız diğerinin ise erkek olduğu anlaşılmıştı. Hatta doktor az daha sert sikseydi beşiz doğurma ihtimalinin baya yüksek olduğunu söylemişti.
"Senden asla sıkılmam." Dediğinde Bakugou yüzündeki gülümsemeye engel olamayarak kafasını ona çevirdi. "Zaten öyle bir şey olursa seni öldürürüm."dedi.
Midoriya, kafede olduklarından, sarı saçlının öpemediği dudaklarına bakarak daha fazla acı çekmemek için kendi kahvesine uzandı ve konuyu tekrar açtı. "E söylüyor muyuz?" Dedi.
Diğer genç ise kendi kafasında düşüncesini onaylamıştı, o da söylemek istiyordu. Çünkü zaten bebekler beş aylık olmuştu, aldıramazlardı ve daha fazla saklayacak mecalleri kalmamıştı.
Bebekler doğduktan sonra büyük ihtimalle evlilik faslı da olurdu.Ama...tek bir sorun vardı, nasıl söyleyeceklerdi?
"Bir gün çok azdık e dedik ki hadi birbirimizi sikelim sonra bir bakmışız hamileyim' mi diyeceğiz?" Bakugou ensesini okşayarak gözlerini yeşil gözlere sabitledi.
"Hayır ya. Daha medeni bir şekilde anlatırız." Diyen Deku da kaşlarını çatmış kara kara düşünüyordu fakat sanki Bakugou tarafından manipüle edilmiş gibi aklına mantıklı hiçbir açıklama gelmiyordu.
"Daha medeni ne amına koyayım, sikiştik hamile kaldım daha ne kadar medeni olabilir?"
"Bence onları da kafeye çağıralım. Hem annemi hem sizinkileri çağırıp her şeyi burada açıklayalım."
Bakugou etrafta olan biteni izleyerek kafasının içinde Deku'nun öne sürdüğü fikri düşündü. Aslında hep beraberken öğrenmeleri daha iyi olurdu. Teker teker söylemek ayrı bir dertti. Böyle de kendi ayaklarına çağırıyormuş gibi gözükecekti fakat öyle ya da böyle öğrenmeleri lazımdı. "Mantıklı dedin. Ama bugün olmasın. Yeterince sıkıldım." Bakugou elini anlına yaslayıp masaya dayandı ve derin bir nefes verdi.
Midoriya ise hamile olduğu için beş aydır üzerine titrediği sarı saçlıya yaklaşıp kimsenin onlara bakmadığından emin olduktan sonra dudaklarına bir öpücük kondurdu. İri elleriyle Bakugou'nun narin çene hattını okşayıp kulağına bir şeyler söyledi. "İki dakika lavaboya gitsek...." Demişti.
Bakugou umursamazca, "Neden ya?" Dediğinde ise Midoriya kasıklarını işaret etmişti. Bebek varken yapamazlardı belki ama ağzı iş görür vaziyetteydi.
*******
Naber chat
İ like your boobs
( ͡° ͜ʖ ͡°)( ͡° ͜ʖ ͡°)( ͡° ͜ʖ ͡°)( ͡° ͜ʖ ͡°)( ͡° ͜ʖ ͡°)( ͡° ͜ʖ ͡°)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet and Gruff || DekuBaku
Fanfiction"Kacchan, napıyorsun?" "Giden dörtlü karın kasıma üzülüyorum." "Bendeki altılı neyine yetmiyor?" Bakugou o görmese de gözlerini devirmişti. | -Mpreg -Uke Bakugou -Seme Midoriya