1 | çirkin bir gece'

2.8K 250 670
                                    

yeni fic olduğu için bolca yorum🥺

yaptığım saçmalığın farkına adamın evine gelince varmam komik olduğu kadar can acıtıcıydı da. tamam, okul için paraya ihtiyacım vardı ancak bu yolla mı olmak zorundaydı?

ne yazık ki evet...

eğer zenginken bir anda babanız battıysa ve sizin de bir şekilde üniversitenizin parasını ödemeniz gerekiyorsa, bir süredir dedikodusu dönen o siteye ilanınızı koymalıydınız.

bakirliğinizin ya da bakireliğinizin ilanı.

yani, böyle bir sitenin var olması ve karşı tarafın tonlarca para ödüyor olması tamamen saçmalıktı. bahsettiğimiz şey basit bir durumdu ve insanların takıntılarını anlayamıyordum.

21 yıllık hayatım boyunca bakirliğimi korumam gerek diye gezmemiştim. sadece, insanlara çok zor güveniyordum ve yüz üstü bırakılma korkusu peşimi asla bırakmıyordu. bu yüzden kimseyle ilişkimi o denli ilerletememiştim, tek gecelik ilişkilerden de hoşlanmadığım için şimdi bakirliğim bana iki yüz elli bin dolar kazandıracaktı.

oraya ilanımı koyarken ne düşünüyordum bir fikrim yoktu ancak bir sürü başvuru almıştım. çoğunun yaşı fazlaca büyüktü, bu yaşımda yaşlı biriyle ilkimi paylaşmak istediğimi sanmıyordum.

yaklaşık iki gün önce min yoongi diye bir adamın arkadaşı benimle irtibata geçmişti. nasıl bir işi varsa benimle kendi konuşamayacak kadar meşguldü. eh, benim de çok umrumda değildi. aramızda yedi yaş oluşu kabul etmem için tek geçerli sebepti sanırım. yaşlılardan çokça sıkılmıştım. cinsiyet fark etmeksizin ilanıma üşüşüyorlardı.

bir yandan da bu gecenin sonunda okul paramı ödeyebilecek olmak beni mutlu ediyordu. gerçekten pilot olmak istiyordum, ilerideki rahatlığım için bu fedakarlık gerekliydi.

buraya gelmeden önce taehyung'a haber vermiştim, benden haber alamazsa polisi arayacaktı. can güvenliğimden endişe etmiyorum desem yalan olurdu. özellikle karşımda, gördüğüm en sert bakışlarla bedenimi ezerek duran kişi, bu endişemi kamçılıyordu.

"beni incelemeye devam mı edeceksin?" sesi de en az görüntüsü kadar sertti, aynı zamanda da bıkkındı. sanki ben onu satın almışım gibi davranıyordu.

"ne yapmam gerekiyor?" sorumda ciddiydim, beni yönlendirmeliydi. benden tam olarak beklentisinin ne olduğunu bilmiyordum.

kolundaki pahalı saati çıkarıp aynalı komodinin üstüne koydu. gömleğinin kol düğmelerini çıkarttı, kollarını geriye doğru kıvırdı. kavgaya girişecek gibi bir hali vardı. gözlerim beyaz gömleğini takip ederek bacaklarını düzgünce saran kumaş pantolonu izledi. fiziği biçimliydi, uzun yıllardır spor yaptığı belliydi. tenis oynadığım için sporcu fiziğini iyi biliyordum.

arkasını döndüğünde gözlerimi ondan çekip ellerime indirdim. geldiğimden beri büyük yatak odasında bulunan koltukta rahatsız bir şekilde oturuyordum.

"soyun ve yatağa geç."

emir veriyordu, bir şey demeye hakkım yoktu. buraya gelirken bunları kabullenmiştim ama daha nazik olamaz mıydı? böyle davranışlara alışık değildim, hayatımda bulunan herkes bana özenle davranmıştı.

ama kimse iki yüz elli bin dolar vermemişti.

ayağa kalkıp dediğini uygulamaya başladım. önce üstümdeki tişörtü, hemen ardından da pantolonu çıkardım ve düzgünce koltuğa koydum. min yoongi bu sırada koltuğa oturmuş, bir sigara yakmıştı. beni izlediğini yan bir bakışla anlamıştım.

üstümde iç çamaşırım varken beklemeye başladığımda yoongi sıkıntılı bir nefes verdi. "soyun dedim, uyumaya hazırlan demedim."

sigarasını tuttuğu elinin işaret parmağıyla altımdaki iç çamaşırını işaret etti. arkamı dönüp gözlerimi devirdim, altımdaki çamaşırı çıkardım. şu an kalçamı görüyor oluşu içimi gıcıklayan bir his yaratıyordu.

price on my head | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin