10 | gelgit'

1.2K 122 262
                                    



yorumlarınıza ihtiyacım var, oy neyse de okuyanlar en azından bir tane de olsa yorum yapsa çok iyi olur. öpüldünüz.


yoongi'nin bakış açısından;


yeni açtığım kafenin cam kapısını elimle iteklerken bir çocuk için yaptıklarımı düşünüyordum. evet, her zaman takıntılı biri olmuştum ama bu insanlar için geçerli değildi. geriye dönüp baktığımda aklımda kalan tek bir kişi bile yoktu. sevginin ne demek olduğunu bildiğimi de düşünmüyordum. bana öğreten biri hiçbir zaman olmamıştı ve ben de kendim öğrenmenin yolunu bir türlü bulamamıştım.

baristalardan jisung'un selamına karşılık verip direkt arkadaki odama doğru yürümeye başladım. üç gün önce bu odada hoseok'u misafir etmiştim. onunla küçük oyunlar oynamış, eğlence ihtiyacımı karşılamıştım.

ancak işte, bu noktada bitmesi gerekiyordu. ben eğlenirdim ve geriye bakmadan ilerlerdim. benimle olan, olacak herkes de bunu bilirdi. bu çocuğu tanıdığımdan beriyse işler değişiyor gibiydi. duygularımı iyi bilirdim, iyi kontrol ederdim. tabii ki bu çocuğa karşı hissetmeye başladıklarımın farkındaydım ancak sadece toy insanlar bu duyguları kontrol etmeyi başaramazdı. bense bunun çok ötesinde her adımını hesaplayan biriydim. eğer mantıksız gözüken bir şey yapıyorsam bile bunun bir nedeni olurdu.

hoseok'a yalan söylemiyordum. evet, onunla sevgili olacaktım, evet farklı hissettiriyordu ama bu demek değildi ki hislerime teslim olacaktım. onları hoseok'u manipüle etmek uğrunda harcayacaktım belki de.

sonuçta bana bunları hissettirmenin bedelini ödemesi gerekiyordu. hoşuna gitse de gitmese de biz birlikte olacaktık.

hoseok'un okuluna oldukça yakın olan bu kafeyi açmamın nedeni tabii ki hoseok'tu. bir taşla iki kuş vurmuştum aslında. iş vermek istediğim ve içinde bulunduğum bataklığa sürüklemek istemediğim çocuklar vardı; az önce karşılaştığım jisung gibi. hoseok'un yakınında durup onu izlemek için bir nedene ihtiyacım yoktu ancak bir dinlenme merkezine ihtiyacım vardı.

hoseok'a güvenmiyordum. karşılaşma şeklimizi düşünürsek güvenmem bana hiç uymayan bir aptallık olurdu zaten. hoseok da bana güvenmiyordu, sadece bildiği bir şey vardı ki bir süre daha onun çevresinde dolaşacak, her hareketini izleyecek, asla anlam veremediği şekillerde hesap soracaktım. bana ait değilken bile bana ait olduğunu bilmeliydi, oyun oynamıyordum.

işlerimde bir yoğunluk söz konusu olduğundan son zamanlarda onunla pek ilgilenemiyordum. o ise bunu fırsat biliyor ve özgürce istediği yerlere gidiyor, istediği kişilerle görüşüyordu. bilerek müdahale etmiyordum. özellikle son yalanından sonra, onu bocalayacağı kadar boş bırakmıştım. ve şimdi de, tam tahmin ettiğim gibi, kendi isteğiyle kafesine geri dönmek istiyordu. ona öğretecektim, buranın istediği gibi girip çıkabildiği bir yer olmadığını.

üç gün önce bu odada ona saatlerce köpek muamelesi yapsam ve bir tasma ile gezdirsem de o günden beri benden küçük bir haber alamaması kendi ayaklarıyla geri gelmesine yetmişti. ruhunda boyun eğmek isteyen birinin olduğunu fark edeli çok olmuştu ve bunu fark etmek beni ona saçma bir şekilde bağlamaya başlamıştı.

dün geceden beri bana mesaj atıyordu. bense cevap vermek yerine görmezden gelmiştim. şimdi rahat koltuğuma oturup cevap verecektim. biraz eğlenmek, biraz da içimdeki bu saçma duyguyu doyurmak istiyordum.

hoseok
neden beni hiç rahatsız etmez oldun?

yoksa yine bir yerlerinden mi vuruldun?

hey, sana söylüyorum, cevap versene

geç cevap verince havalı olduğunu sanıyorsan yanılıyorsun

takım elbise giyip deri koltukta oturunca da havalı olmuyorsun bu arada

price on my head | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin