5 | basketbol maçında'

1.6K 195 372
                                    

oy ve yorum isterim, özellikle bir sürü yorum isteriiim❤️


"ee, ailen nerede?" arabanın koltuğuna oturup, kapıyı kapatır kapatmaz karşılaştığım soruyla gözlerimi devirdim, her işinde böyle aceleciydi ve hemen olsun istiyordu.

bir an bile yüzüne bakmadım, kemerimi takarken konuştum. "babam işten çıkmadı henüz, annemle sonradan gelecek onlar."

birkaç saniye içinde çenemden sertçe tutup kendine çevirdi, gözlerine baktığımda yorgunluğunu görmüştüm, göz çevresinin rengi kararmıştı ve bayık bakıyordu. "benimle konuşurken yüzüme bakacaksın hoseok."

yüzüne bakarken gözüm boynundaki kırmızı lekeye takıldı, lekeyi takip ettiğimde gömleğinde net bir şekilde göze çarpan kırmızı lekeyi de gördüm, aklıma ilk gelen şey kan olmuştu.

işaret parmağımla izleri gösterdim, dokunmak istemiyordum. "bunlar ne? ailemin karşısına kanlı gömlekle mi çıkacaktın?"

yoongi kaşlarını çattı, kafasını aynaya çevirdi ve gösterdiğim yerlere baktı. kısık sesli bir küfür etti, torpidoyu açıp ıslak mendil aldı, boynunu temizledi ama gömleği temizleyemeceğini o da biliyordu. kemerini açıp arabadan çıktı, arabanın arkasına gidip bagajı açtı, bagajdan aldığı kılıfla birlikte geri geldi. kılıfı kucağıma doğru attı. "içinden gömleği çıkarsana."

söylediğini yapmazsam sanki benim de kanım üstünde olacakmış gibi hissettiğim için dikkatlice kılıfın içini açtım ve düzgünce ütülenmiş gömleği çıkardım. yoongi'ye gömleği uzattığımda bembeyaz teni, kaslı göğsü ve karnı gözlerimi kör etti. gerginlikten onun üstünü çıkardığını fark edememiştim ve şimdi içimde atlılar koşturuyordu. karnım öyle bir kasılmıştı ki midemi ağrıtmaya başlamıştı.

yoongi sırıtıp elimden gömleği aldı. "hoşuna gitti galiba, hiç giymeyeyim istersen."

kafamı çevirdim ve kaldırımda yürüyen insanları izlemeye başladım. yüzümü buruşturmayı da ihmal etmemiştim, inkar edecektim. "ne alakası var? maça gömlekle geliyor oluşunun şaşkınlığını yaşıyorum sadece."

çok da samimi olmayan bir şekilde güldü, onu görmeyeli beş gün olmuştu ama her gün diken üstündeydim, nedense her yerden çıkıp beni boğazlayacakmış gibi hissediyordum.

"duygularının arkasında durmayan insanlardan hiç hoşlanmam hoseok. ayrıca maçtan sonra işlerim var, giymem gerekenleri giydim."

günlerdir aklımı kurcalayan, sormaya inanılmaz çekindiğim, kafamda sorarsam sonucu ne olur diye binlerce kötü senaryo kurduğum soruyu sorabilmek için derin bir nefes aldım. önünde sonunda cevabını öğrenecektim, her şey geç olmadan bunu yapmam daha iyi olurdu.

"yoongi, sen gerçekten mafya falan mısın?"

büyük bir kahkaha atıp arabayı çalıştırdı, göz ucuyla ona baktığımda gömleği düzgünce giydiğini gördüm, ceketi koltuğunun arkasına asılı durumdaydı. kucağımda kalmış kılıfı arka koltuklara attım, neden gülmüştü ki şimdi? neyse, en azından beni öldürmeye kalkışmamıştı.

"aynen yavrum, mafya falanım, daha çok falanım hatta." gülüşü hala yüzündeydi, her zaman olduğu gibi benimle eğleniyordu.

bacaklarımı koltuğa çıkarıp kendime doğru çekesim gelmişti ama laf eder diye yapamadım, nereye koyacağımı bilemediğim ellerimi birleştirdim. "düzgün bir soru sormuştum..."

price on my head | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin