2 | tekrar bir araya geliş'

2K 232 468
                                    

yeni bölüm istiyorsunuz yapmanız gerekenler; bolca yorum ve oy vermek



"askerlik arkadaşım gibi durma hoseok, sevgilim numarası yapıyorsun." namjoon kulağıma fısıldarken gülümseye çalışarak etrafı izliyordum. elimde bir süredir içmeye para bulamadığım pahalı kokteyllerden vardı, tadını özlediğim için bolca içiyordum.

namjoon aileme yaptığımı söylemekle tehdit edip beni bu işe alet etmişti. eski sevgilisini kıskandırmak için pahalı ama hiç güvenli hissettirmeyen bir yerdeki etkinliğe katılmıştık. ortam öyle garipti ki, bir köşede poker masaları bile vardı ve insanlar oturmuş kumar oynuyordu. üstelik oldukça da eğleniyorlardı, gülüşler ortamdan eksik olmuyordu.

"şu beni sikecek gibi bakan sarı kafa mı sevgilindi?" ortama gelir gelmez jimin denen çocuğu göstermişti ancak ilgimi çekmediği ve biraz da kafam dumanlı olduğu için çoktan unutmuştum.

namjoon belimdeki elini üstümdekileri yok etmek istercesine sürterek kalçama getirdi, beni kendine yapıştırdı. "evet, o. gülümseyeceğim, gamzemi öp, en çok oramı öpmeyi severdi."

bardakta çeyreği kalmış sıvıyı tamamen bitirdim, yanımızdaki küçük masaya boş bardağı koydum. namjoon gülümseyince bir elimi diğer yanağına yaslayarak çıkan gamzesine büyük bir öpücük kondurdum.

"eline sahip çıkmazsan çıkışta götüne sokarım namjoon." kulağına fısıldadığım şey namjoon'un usulca kalçamdaki elini belime geri götürmesini sağladı. koca eliyle belimi sıkarak iyice kendine çekti.

geldiğimizden beri belki de ilk defa ciddileşti. gözlerime bakışları ürperticiydi. "hoseok, ben senin gibi okuluna giden bir öğrenci değilim, benimle böyle konuşamazsın. hiçbir şey yapmasam bile çırılçıplak ormanın ortasında bırakırım seni, düzgün konuşacaksın benimle."

korkmuyorum desem yalan söylemiş olurdum ancak bunu belli etmeye niyetim yoktu. her türlü boktan bir durumun içine düşmüştüm. "beni sürekli bir şeylere zorlayacak mısın böyle? yaptığın hiç doğru bir şey değil, eninde sonunda bıkacağım ve ablama söylemen umrumda olmayacak."

namjoon keyifli bir kahkaha attı, durumumla eğleniyordu. "götünü patronuma satarken bana mı sordun jung? sanki senin yaptığın doğru bir şeydi de beni sorguluyorsun. sana seçenek sundum; ya aileni hayal kırıklığına uğratırsın ya da bir süreliğine sevgilim rolü yaparsın. istemiyorsan tam şu an çıkıp gidebilirsin."

bakışlarımı ayakkabılarıma indirdim, ailemle yüzleşecek cesaret yoktu bende. bakirliğimin benim için bir önemi yoktu, bundan para kazanmış olmak da incitmiyordu ancak ailemin böyle düşünmeyeceğine emindim. bu durumda pişman olduğum tek şey bay min gibi birine maruz kalmış olmaktı. bana bir et parçası gibi davranmıştı, düşününce normaldi, parasını ödeyip karşılığını almıştı.

uslu uslu yerimde dururken namjoon alnıma bir öpücük kondurdu. "ben de öyle tahmin etmiştim. jimin sinirden kuduruyor şu an, ne zaman sinirlense ayağıyla ritim tutar ve şu an zemini parçalamak üzere. ilerideki deri koltuklardan birine oturacağım, sen de benim dizlerime oturacaksın şimdi."

elimden tutup sürüklemeye başladığında onu engellemedim. uyum sağlayıp bir an önce bitirmek istiyordum. geniş koltuklara ulaştığımızda bir tanesinin köşesine oturup beni kucağına doğru çekti. dizlerine yan bir şekilde oturup jimin'e sırtımı dönmüş oldum.

"ne zaman gideceğiz?" namjoon'dan soruma bir cevap beklerken midemi bulandıran o sesi duydum.

"oğlum bir kere şu kucağını boş göreyim lan, ne zaman baksa- siktir, hoseok?"

price on my head | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin