8 | katana'

1.5K 181 219
                                    


"korkuyorum yoongi, ne zaman gideceğiz?"

gözlerimi sergilenen silahlardan ve onları büyük bir hayranlıkla izleyen, korkunç insanlardan alamazken yoongi'nin arkasına doğru saklandım. nedense bir anda üzerimdeki kısa tişörtten rahatsız olmuştum, insanların bakışlarını çıplak belimde hissedebiliyordum ve bu hiç hoşuma gitmemişti, onların ilgisini çekmek, intihar ipini boynuma dolamışım hissi veriyordu, midem kasılmıştı endişeden.

iki gün önce yoongi ile yemeğe geleceğimi söylerken bunu daha sonra geçiştirebileceğimi düşünmüştüm ama hiç de öyle olmamıştı, yoongi beni almak için evime kadar gelmişti ve ailemin varlığı bana reddetme şansı sunmamıştı. yol boyu basit bir yemek olacağına dair kendimi ikna etmeye çalışmıştım ama maalesef, gösterişli ve özel silahların sergilendiği, gereksiz kalabalık bir yerdeydik, ortada büyük, upuzun bir masa vardı.

tasarım silahların hepsi özel cam kaplarında sergileniyorlardı ve fiyatları okuyamayacağım büyüklükteydi. insanların bu silahlara neden bu kadar para vermek için heveslendiğini anlamıyordum ama anlamadığım birçok şey varken bunu düşünecek değildim.

yoongi incelediği garip, işlemeli bıçaktan gözlerini çekip yüzüme baktı, birkaç saniye takılı kaldıktan sonra elini belime koydu ve beni kendine çekti. "korkma güzelim, ben yanındayım."

"yoongi, korkumun bir kaynağı da sensin, bu dediğin yardımcı olmuyor yani."

bastonunu kavrayarak yan taraftaki katanaya doğru ilerledi, bir yandan da beni yürütmüştü. söylediğimi umursamayıp katanayı inceledi ve birden bana dönüp dudağımın kenarını öptü. "bu katanayı elinde hayal ettim de, oldukça güzel oldu. sana alayım diyorum, ne dersin?"

bu anlamsız teklifi yüzümü buruşturmamı ve kafamı geriye doğru çekmemi sağladı, yakınlığı hala kalbimi hızlandırıyordu ama gardımı indirmeye niyetim yoktu. "katanayla benim ne işim olur yahu? neden alasın ki?"

yoongi geriye çekilmemden zevk duymuş olacak ki bu sefer de dudaklarıma kuru ve kısa bir öpücük kondurdu. "seni öptükçe öpesimin gelmesi normal mi? dokundukça daha da acıkıyorum sanki."

evet, kesinlikle yoongi'nin kafası yerinde değildi. asla konuşmalarımızın devamını getirmiyor, birbiriyle alakasız cümleler kuruyordu.

"beni neden buraya getirdin?"

bu soruyu birkaç kez daha sormuştum ama beyefendi bir türlü cevaplamıyordu, en büyük cevabı "canım istedi." olmuştu.

belimi daha sıkı kavrayarak yan yana olan bedenlerimizi birleştirdi, kıravat iğnesini hissedebileceğim kadar yapıştırdı bedenlerimizi.

"sevgilim olarak tanıtmak istedim seni, sen hariç herkes bilsin, zamanı gelince de sen bil istedim."

herkesin bizi izlediğine emindim, elimi göğsüne koyarak ittirmeye çalıştım ama milim bile kıpırdamadı yerinden. "yoongi, ne saçmalıyorsun?"

baş parmağıyla belimi okşamaya başladı, gözleri ve mimikleri belki de ilk defa bu kadar yoğundu. "seni istediğime karar verdim hoseok. hayatıma birini almak istiyorum ilk defa."

şaşırmıştım, ciddi anlamda şaşırmıştım. istediği her şeyi yapabilme gücü görüyordu kendinde, ama ben zaten bu sözlere öylece inanmayacaktım.

"ben istediğin zaman alabileceğin bir seçenek değilim, ayrıca seninle mutlu olabileceğimi de düşünmüyorum, sözlerine inanmamı bekleme."

yoongi'nin gözlerinde bir saniyeliğine hayal kırıklığının etkisini görür gibi oldum ama çabucak toparladı. "sevgilim olacaksın hoseok, sen de istiyorsun bunu."

price on my head | sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin