Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde kalbur saman içinde küçük ülkenin birinde Boo Seungkwan adında bir diva varmış. Diva Seungkwan elit ve aşırı gösterişli hayatının merkezinde ilgi çekmeye bayılırdı. Tüm zamanını partilere, eğlencelere ve kıyafetlerine harcayarak gençliğinin elinden kayıp gidişini seyretti.
Ne var ki artık yirmilerini bitirmeye yakın olan Kwan’ın fütursuz hayatı için gösterilen çaba ve harcanan para çok fazlaydı. Ailesinin nesillerdir devam ettirdikleri şirket işlerinden de normal bir aile hayatından da anlamazdı. Gecelerini düzenlenen partilerde boy gösterip millete elit duruşuyla kafa tutarak yüksek sosyetede kendi jenerasyonu arasında diva olmayı başarmıştı.
Bu ünvana gelebilmek için harcadığı tüm emek ve çabanın altında umursamaz ve eğlence düşkünü bir karakter varmış gibi gözükse de Seungkwan için işler aslında çok farklıydı. Yine de olaya kendini fazlasıyla kaptıran Boonie için hayatında en önemli şeyler arasında alan Louis Vuitton Rivoli Sneaker ayakkabıları kadar değerli bir şey var mıydı sorgulanırdı. Ya da özel üretim Gucci marka ayakkabıları da buna dahil olabilirdi. Belki de Chanel kol saatleri…
Gösterişe, giyime ve partilere bayılır tüm enerjisini bunlar için harcardı. Sabahtan akşama kadar marka mağazaları gezinir, tenis oynar ya da yüksek sosyetenin çoğunun katıldığı kulüplerde boy gösterirdi. Akşamları hava karardığında ise onun nerede, hangi partide olabileceğini tahmin etmek ise imkansızdı.
Gösterişli günlerinin arasında malikaneyi andıran evine uğramayı başarsa da ne işkolik kız kardeşi ne de milyarder iş adamı babası evde olmazdı. Akşam geç saate kadar çalışan ailenin iki üyesi de olmayınca gece yarısından önce asla eve dönmezdi. Küçük yaşta annesini yitirdikten sonra devasa evde tek başına kalmak kendisi için tam bir işkenceydi.
Diğer günlerin aksine bugün daha akşam olamamış, hava kararmaya yüz bulamamıştı ki biricik kız kardeşi tam da yakın arkadaşı Joshua ile yaptıkları tenis maçının ortasında onu eve çağırmıştı. Önemli bir konu olduğu aşikardı çünkü kız kardeşi onu sürekli eve çağırsa da bu seferki telefonda neredeyse ağlayacaktı.
Boo Seungkwan’ı bu hayatta istediği bir şeyi yapmaktan engelleyebilecek iki şey vardı. Kız kardeşinin üzülmesi ve babasının öfkesi. Bu ikisi onu frenleyebilecek tek iki seçenekti ve biri az önce tenis maçını hiç düşünmeden son vermesine sebep olmuştu. Özel şoförüyle eve giderken bir yandan tenis sahasında başı boş bıraktığı arkadaşlarından Kim Mingyu ile telefondaydı. Bir anda zamansız gidişiyle onu aramıştı.
“Kız kardeşim çağırdı siz bensiz devam edin, döneceğimi sanmıyorum.”
Mingyu arkada kısa süreli bir kargaşa olduktan sonra hışımla seslenmişti ve Boo bu anlamsız ana karşı dudak büzdü. Ne olduğunu anlamıyordu.
“Ohaa Boonie az önce internete düşen haberi gördün mü!”
Yaklaşık beş dakika önce birlikte olmaları ve şimdi telefonda konuşmalarına rağmen böyle bir soruyu nasıl sorabilirdi bilmiyordu. Bu çocuk bazen onun aklını zorluyordu.
“Tabiki de görmedim Mingyu!”
Bağırış çağırış konuşmasına alışık şoför konuşmaya hiç müdahil olmadan yoluna devam ediyordu. Seungkwan telefonda konuşmasına rağmen arkadan sürekli gelmeye başlayan mesajlarla dikkati dağıldı.
“Boo ailesinin yakın zamanda ünlü Chwe ailesi ile bir evlilik gerçekleştireceği resmi sayfalardan bugün itibariyle duyuruldu yazıyor!”
Seungkwan için duyduğu haber ile kız kardeşinin ağlamaklı sesinin arasındaki bağ o anda kuruldu. Holding işleri için bir evlilik döndürmek istedikleri aşikardı ve nedense kız kardeşinin buna üzülmesine şaşkındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Make My Day | Verkwan
FanfictionYüksek sosyetenin en önde gelen isimlerinden Boo Seungkwan divalığını ve gösterişli hayatından son derece memnundur ancak kendini iki soylu ailenin evlilik planları arasında bulana kadar.