Kırıtık Orospu Mingyu

792 114 10
                                    

Seungkwan geceye güzel başlamışken mekana gelen Hansol’u gördüğü an her şey alt üst olmuştu. Gece kulübü ve Hansol yan yana gelebilecek şeyler değildi ve neden özellikle Seungkwan buradayken özellikle bu bara geldiğini hiç merak etmiyordu. Sebebi çok açık değil miydi zaten?

“İlk gördüğüm zaman da söylediğim gibi kocan felaket yakışıklı.”

Boşboğazlık yapmakta mastır kazanmış Mingyu’ya cevap vermedi. Aksine ona itinayla bakmak isteyen Hansol’u görmemezlikten gelmeye çalışıyordu. 

“Ona dönüp bakanı vururum!”

Olaya hakim olmayan Wonwoo yanında Hansol’u öven çocuğa baktı. Kwan’ın dediğini umursamadan ona bakıyordu. Boo’ya cevap verdi. 

“Ben senin yerine yaparım.”

Mingyu’ya okkalı bir tokatı geçirip diğer iki arkadaşının dahi dikkatini çekti. 

“Ben de buradaydım yavşak herif.”

Locayı hızlı bir şekilde terk ettiğinde Seungkwan ve Joshua neye uğradığını şaşıran Mingyu’ya kahkaha atarak güldü. Wonwoo başından beri ona yürüyen Mingyu’nun ilgisinin başkasına kaymasıyla siktiri çekmişti. Mingyu aklı başına geldiği an yanağını eliyle tutarak Wonwoo’nun peşine gitti. 

“Bu çocuk tam bir mal.”

Seungkwan ısrarcı gözlerden rahatsız olmamaya çalışsa da aklının ondan çekilebilmesi mümkün değildi. Hansol’u düşünmemek kendisinin en büyük imtihanıydı ve bunu başarabildiği pek söylenemezdi. 

“Buraya senin için geldiği çok açık.”

Kendisi de farkındaydı ancak dile getirilince tuhaf hissetmişti kendini. Hansol son zamanlarda etrafında dönmeye başlamıştı ve bu tuhafına gidiyordu. Hadi ama o kendi evlilik kutlamasını bile terk edip giden biriydi. İşi onun hayat damarıydı. Şimdi neden buna ara verip Seungkwan’ın peşinde dolanıyordu. 

“Bunun için çok geç olduğunun farkına varmamakta ısrarcı sanırım.”

 Joshua masadaki ufak bardağı fondipledi. 

“Yani yaptığı şeyi hafife almıyorum ancak ayrılık seni daha çok üzecekmiş gibi hissediyorum. Hansol’a hissettiğin gibi kimseye bir şeyler hissettiğini hatırlamıyorum.”

Durumu onun için daha da garipleştiren arkadaşına kızgınca baktı. 

“Ne demeye saçmalıyorsun?”

Normalde bunları diyen Mingyu olsaydı çok fazla kafaya takmazdı ancak bu Joshua idi. Grubun en mantıklı kararlarını veren ve sağlamcı olandı. Bu yüzden de en güvenilir olan da yine o oluyordu. 

“Açık olacağım Kwannie. Ben boşanmandan yana değilim. Evet bunu evlenmeden önce bile dile getiriyordun ancak şartlar çok değişmiş gibi gözüküyor.”

Her şey karmakarışık olmuş ve bu durum en çok Seungkwan’ın canını yakmıştı. Etrafındaki herkes onu içinden çıkılmaz bir karara sürüklemişti. 

“Evet, ihanete uğramam büyük bir değişiklik oldu.”

Joshua kafasını olumsuz anlamda salladı. 

“Ondan bahsetmiyorum. Onu deli gibi seviyorsun ve onun da seni fazlasıyla sevdiği aşikâr. Evlenirseniz ikinizin bağı tamamen kopacak. Bay Yoon başarılı bir avukattır ve bir şeye ihtimal veriyorsa bu gerçekten olabilir demektir.”

Bu gerçek işte Seungkwan’ın yüzüne vurulan en büyük gerçekti. En başından beri boşanmak istiyordu ve hiç gerçekleşmemişti. Sanki hiçbir zamanda gerçekleşmeyecek gibi hissediyordu bu yüzden. 

You Make My Day | VerkwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin