Seungkwan düğünden sonra ailesiyle vedalaşıp yeni evine geldiğinde yorgunluktan ölüyordu. Tüm gün gerginlikle kıvrandığı için şimdi acısı bedeninden çıkıyordu. Eşyaları ondan önce eve gelip yerleştirildiği için yeni odasında yeni dolabından üzerine giyinmek için rahat bir şeyler çıkardı.
“Yorgun görünüyorsun. İlk sen duş al.”
Gerçekten yorgun olduğu için dediğini ikiletmeden kıyafetleriyle birlikte banyoya girdi. İşini halledip odada tekrar belirdiğinde çift kişilik yatakla bakıştı. Birileriyle birlikte yatmışlığı çok azdı çünkü sevmezdi. Arada Mingyu ve Joshua onda kalmaya geldiğinde sabaha kadar eğlenip aynı yerde sızmışlığı vardı o kadar.
Birileriyle birlikte olduktan sonra bile yanlarında yatma tenezzülü göstermezdi. Çünkü rahat yatmaya alıştığı için uykusu yanında ne olduğu farketmeksizin ezebilme ihtimali vardı. Mingyu sürekli çok deli yattığını söylerdi. Önündeki altı ay için bu duruma alışması gerekiyordu ve bunun çok zor olacağı aşikardı.
Yatağın cam kenarına bakan köşesinden girip usulca uzandı. Yumuşak yatak tüm yorgunluğu çekiyormuş gibi bedeninin tatlı bir şekilde sızladığını hissetti. Evde olsaydı bu kadar yorulduğu için Sojeong’a mızmızlanıp birkaç yudum alkol alabilirdi. Ancak evde değildi.
Kısa süre sonra müstakbel eşi de duşunu alıp diğer köşeye uzandığında uykuya yeni dalmak üzereydi. Bilerek yüzünü cama doğru yatmıştı ki yatakta tek başına yattığını kendini ikna edebilirdi.
“Rahat ol Kwan, seni yemeyeceğim.”
Fazlaca kenarda durmasını yanlış anlamasını umursamadı. Uykusunda ona yapışmamak için dua etti zira bu kendisi için büyük bir rezillikti. Hatta onu uykusundan dahi edebilirdi. Bu da belki yatakları ayırma kararı almalarını sağlardı ve Seungkwan için daha iyi olurdu. Bu yüzden kendini rahat bıraktı.
“Bu dediğine pişman olabilirsin.”
Sohbet daha uzamadan sızdığında içinde ilk günü bitirmenin sevinci vardı aslında. Gün aydıktan çok sonra alışık olduğu erken kalkma düzeninin aksine öğleden sonra uyandığında yanı boştu ve kendisi yatağın tam ortasında yatıyordu.
Koca yatakta tek olmanın rahatlığıyle gerinip birkaç saniye tadını çıkardı. Normalde alışık olduğu bir sabaha böyle başlardı ancak bu normal bir sabah değildi. Düğününden sonraki gündü ve Vernon ortalıkta gözükmüyordu.
Sadece merakından evde olmama ihtimalini düşündü ve nedense çok yüksek geldi. Yok artık. Evlendiğinin sonraki günü işe gitmiş olamazdı değil mi? İçine düşen şüphelerden emin olamayıp yataktan kalktı.
Üzerini değiştirmeden hatta ayağına terlik bile geçirmeden aceleyle ilerledi koridorda. Hayır geçti hiçbir odanın içinde yoktu. Çıplak ayaklarıyla merdivenlerden aşağıya inip salona baktı. Son çare mutfağı kalmıştı ki içeriden gelen gürültü merakını hafifletip onu yavaşlatmıştı.
Mutfak girişinde belirip baktığında ise Vernon’u görmesi gerekirken başka biri vardı. Üzerinde mutfk önlüğü olan genç bir kız yemek hazırlıyordu. Kim olduğundan önce merakını gidermek istedi.
“Hansol nerede?”
Genç kız ona dönüp gülümseyerek baktı ve resmi bir selam verdi.
“Vernon Bey sabah erkenden işe gitti.”
Takındığı resmiyetten dolayı evde çalışanlardan biri olduğu aşikardı. Kendisi de resmi bir selam verdi.
“Adım Jiyo. Kahvaltı birazdan hazır olur. Herhangi bir işiniz veya sıkıntınız olursa seslenmeniz yeterli.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Make My Day | Verkwan
FanfictionYüksek sosyetenin en önde gelen isimlerinden Boo Seungkwan divalığını ve gösterişli hayatından son derece memnundur ancak kendini iki soylu ailenin evlilik planları arasında bulana kadar.