Seungkwan üç koca valizinin arkasından gelmesiyle havaalanının içinde ilerliyordu. Sofia bir yanında heyecanla zıplıyor ve yapmak istediklerini anlatıyordu. Bayan Melody onunla birlikte Milano'ya gelemiyorlardı. Yeni sergisini açmak üzere hazırlık yapması gerekiyordu.
Partiden sonra Hansol ile denk gelebilecekleri her anı en aza indirmiş karşı karşıya geldiklerinde bile onu görmemezlikten gelmişti. Dediği şeyi unutmamıştı ve ona yüz vermemekte kararlıydı. Araya harika bir öpüşme sahnesi girmiş ve daha fazlasını isteyebilecek kadar yüzsüz olsa bile.
Konforlu ama uzun bir uçuştan sonra havaalanına indiğinde yorgun hissediyordu kendini. Yolculukları gece yarısına yakın bir zamanda bitmiş olmalıydı ancak aradaki saat farkı da cabasıydı. Lansmandan bir gece önce gelip dinlenmek ve yerleşmeyi planlamışlardı. Lansmandan sonra da birkaç gün kalıp güzel bir tatil yapmayı planlıyordu.
Otel ve gezecekleri yerleri kendisi seçmek isteyen Sofia şehir merkezinde dört yıldızlı The Square Milano Duomo isimli bir otele getirdi. Seungkwan daha önce de Milano'ya gelmişti ancak tercihi genelde şehir merkezinden biraz uzakta beş yıldızlı bir butik otelde kalmıştı hep.
İkisi de rahat bir duş ve iyi bir uyku için o gece yan yana olan odalarına ayrıldılar. Seungkwan scak bir duş alıp odasına özel balkona çıktı. Bütün Milano'u önüne seren geniş manzaranın tadını çıkardı bir süre. Yarın sabah erkenden gezmek isteyen Sofia ile kahvaltı edecek akşam da lansmana katılacaklardı.
Bu sebeple oturma işini fazla uzatmadan fazla lüks yatağına serildi. Doğruyu söylemek gerekirse şimdiye kadar hep birlikte yattığı biri olduğu için bu durum tuhafına gitti. Farketmese de Hansol'un yokluğunu hissediyordu. Tek başına yatmak o gece aşırı derece de tuhafına gitti ve belki bir miktar buna üzülmüş dahi olabilirdi.
Günün erken saatinde dinlenmiş bir halde yalnız başına uyandı. Sarıldığı veya iç içe geçtiği bir beden yoktu. Sersemlemiş halde yatakta oturarak diğer tarafa bakmadan edemedi. Bu kadar etkileneceğini kendisi de bilmiyordu. Üzerindeki bu saçma kırıklığı atıp uzun zamandır beklediği lansmanın heyecanını düşündü.
Sofia çoktan odanın girişinde dikilmiş onu bekliyordu. Birlikte civardaki lüks restoranlardan birinde kahvaltılarını yapmak için gittiler. Güzel hava ve iyi bir kahvaltı ile keyfi yerine gelmişti. Sofia gülerek bir şeyler anlatırken kendisi de önceden geldiği zamanlardan bahsediyordu.
"Bayan Melody'nin de burada olmalıydı."
Onun gibi zevkli ve sevecen bir kadın ile birlikte gezmeyi tabiki de isterdi. Sofia büyük bir itinayla kahvesini yudumladıktan sonra ona şaşkınca baktı.
"Bilmiyor musun? Annem yerine abim geliyor."
Hansol buraya mı geliyordu? Bunu tabiki de dönüp söyleme zahmetinde bulunmazdı ancak işi bırakıp da buraya geleceğini hiç tahmin etmezdi.
"Hayır, bilmiyordum."
Şaşırdı ve o şakınlıkla elini ağzına götürdü.
"Yoksa pot mu kırdım! Belki de sana sürpriz yapacaktı."
Sıkıntıyla nefes verdi. Doğruyu söylemek gerekirse bu evcilik oyununu onun karşısında da oynamaktan memnun değildi. Son zamanlarda olanlar ve birkaç ay sonra boşanacaklarını hesaba katarsa bir şeyleri çıtlatmanın iyi olacağını düşündü.
"Hansol ile aramız sandığın gibi değil Sofia. Bu yüzden sürpriz yapmak istediğini sanmıyorum. İşini bırakıp buralara geleceğine inanmıyorum daha doğrusu."
Sofia'ya karşı samimi olmayı tercih ediyordu çünkü onu kız kardeşi gibi görüyordu ve bu samimiyetin altında bir yalan yatsın istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Make My Day | Verkwan
FanfictionYüksek sosyetenin en önde gelen isimlerinden Boo Seungkwan divalığını ve gösterişli hayatından son derece memnundur ancak kendini iki soylu ailenin evlilik planları arasında bulana kadar.