001: Jung Wooyoung umursamaz

1.4K 113 36
                                    


  ≪Hayat zorKaçış yolu bulamıyorum≫

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayat zor
Kaçış yolu bulamıyorum

Wooyoung o sabah her zamanki gibi yorgun, sinirli, ve huysuz bir halde uyanmıştı. Uykulu gözlerle boyası dökülen tavanına bakarken gözlerini kırptı; bir kere, iki kere derken ardından alarmın çalmaya başladığı telefonuna vurarak alarmı erteledi. Telefonuna gereğinden sert vurması umurunda değildi. Eski telefonunun ekranı zaten oldukça kırıktı.

Uykusundan tekrar uyandığında henüz on dakika geçmişti ve o anda loş odanın içinde saatin 6:35 olduğunu bulanık bir şekilde gördüğünde gözlerinin yerinden çıkacak gibi olmasının nedeni eğer o anda götünü kaldırıp vaktinde hazır olmazsa geç kalacak olmasıydı.

"Siktir siktir siktir," diyerek küfür ederken üzerindeki ince örtüyü tekmeledi. Sakarlığı yüzünden neredeyse yatağından düşüyordu ama ne onu düşünecek vakti vardı ne de uyku mahmurluğuyla motor becerilerinin zayıflığına hayıflanacak hali vardı çünkü otuz dakikadan daha kısa bir süre içinde evinden çıkmazsa Medya profesörü olan cadaloz kadın kellesini uçurabilirdi.

Jung Wooyoung okulu pek umursayan birisi değildi. İlkokuldayken öğrenmenin onun için yüz kat zor ve karmaşık olduğundan beri de asla umursamamıştı. Bu yüzden sırf ailesini hayal kırıklığına uğratmamak için okula gidiyordu- fakat ailesini sayısız kez hayal kırıklığına uğrattığına emindi.

Ama Bayan Nam yoklama konusunda oldukça katı birisiydi ki Wooyoung bunun nedenini anlamıyordu. Anlamaya da çalışmıyordu zaten çünkü son zamanlarda kimseyi anlamakla uğraşmıyordu. Kendisini bile umursamıyordu.

Wooyoung'un kullandığı banyo karanlık ve daracıktı. Hızla eliyle ışığı açmaya çalıştı ama lamba yanmamıştı. Ama muhtemelen başka bir zaman yanardı. O konuyu düşünmek için Wooyoung'un kafası oldukça doluydu. Ev sahibinin şikâyetlerini dinlemek isteyeceğini sanmıyordu, zaten kirayı vaktinde ödemekte zorluk yaşıyordu.

Wooyoung banyodaki aynada kendisine bakmamaya çalıştı; eski, küçük şey uzun zamandır çatlaklarla dolu olmasına rağmen yenisini alacak ne vakti ne de parası vardı. Ve yansımasını gösteren en küçük parçası bile bir mıknatıs gibi kendisini çekiyordu.

İç yakıcı sabırsızlık ve o bulanık ama kalıcı melankoli direkt deniz yeşili ve kahverengi gözlerine bakarken kendisine sinir olmuş bir şekilde gözlerini kırpıştırarak kaşlarını çattı. Ne yapıyorsun sen?

Wooyoung'un gözlerine olan nefreti kelimelerle açıklanamayacak kadar çok güçlüydü ve yansımasına bakarken içinde kaynayan öfkeye engel olamıyordu. Sol gözü canlı bir deniz yeşili renkle parlarken akşam karanlığındaki deniz fırtınasını anımsatıyordu ona. Renkler o kadar parlaktı ki her uyandığında olduğu gibi onu rahatsız ediyordu.

WHO WE ARE | Woosan (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin