≪Mesele şu ki,
Gerçek olamayacak kadar iyi olmaya başlıyorsun≫Perşembe günü Wooyoung derslerini bitirdikten sonra bir kuaföre gidip saçlarını kestirmişti.
Nedenini bilmiyordu ama belki de son zamanlarda kakülleri gözlerinin üstüne düşüp görüşünü kısıtladığı için olabilirdi. Ve bu biraz garipti çünkü sadece birkaç ay önce saçlarını uzatabildiği kadar uzatmaya karar vermişti çünkü aynadaki yüzünün görüntüsüne daha fazla katlanamıyordu.
Şimdiyse saçı çoğu Koreli erkeğin saçı gibiydi; kakülleri göz kapaklarına hafifçe değiyordu ama bu sefer berber kaküllerinin yarısını sağ tarafa doğru ayırmıştı ve normalde gizli olan alnının yarısını açığa çıkarmıştı. Ve bu sefer Wooyoung hiç sorun etmemişti.
San'ın evine yaklaşık saat altı gibi girerken Mingi'nin gönderdiği özel jjigae tarifini inceliyordu ki San'ın oturma odasında sırtı kendisine doğru dönük oturduğunu ve kıkırdadığını fark etti.
"Evet, evet. Hiçbir şey olmayacak Joongie. Wooyoung benimle birlikte olacak zaten. Ve hayır... hiçbir şeyi etkilemeyecek çünkü hafta sonu tatili olacak. Daha önce de dediğim gibi dikkatli olacağım... Hayır." Omuzları gerilirken San bir elini uzun saçlarından geçirdi. "Hayır, o nereden aklına geldi? Aramızda hiçbir şey olmaya—" Aniden döndü ve Wooyoung'u fark ettiğinde cümlesini yarıda kesti.
San'ın yüzünde bir gülümseme belirirken Wooyoung'un yanakları ısınmıştı. "Gerçekten çok iyi görünüyorsun. Bekle –hayır seninle konuşmuyordum Hongjoongie. Seni göremiyorum bile. Evet, Wooyoung geldi." Wooyoung çantasını koltuğa koyarken San'ın gözleri onu takip ediyordu. "Joongie selam söylüyor."
"Selam Hongjoong hyung," dedi Wooyoung hafifçe gerilirken. Hattın diğer ucunda bir kahkaha duyarken kulakları daha da ısınmıştı.
"İyi günler Wooyoung. Yarın Jeju Adası'na gideceğinizi duydum. Umarım ikiniz de eğlenirsiniz," dedi Hongjoong. Artık Hongjoong'un da haberi olduğu için Wooyoung daha çok utanmıştı.
"Evet, gideceğiz sanırım."
"Duydun, değil mi? Endişelenmene gerek yok. Ayrıca sen de biraz dinlen tamam mı? Sonra konuşuruz. Güle güle, seni seviyorum," dedi San telefona doğru ve aramayı sonlandırmadan önce öpücük attı.
Seni seviyorum mu? Öpücük mü? Wooyoung'un zihninde dönmeye başlayan düşüncelerden gerçekte de başı dönmüştü. "Siz ikiniz –" Duraksadı ve o anda kafasını duvara vurmak istedi. Öylesine saçma bir soruyu soracak kadar çok aptaldı.
Ancak maalesef San onu duymuştu. "Biz ikimiz ne?"
Wooyoung boğazını temizlerken ellerini kot pantolonun ceplerine soktu. "Siz ikiniz çı-çıkıyor musunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHO WE ARE | Woosan (Türkçe Çeviri)
Fiksi PenggemarJung Wooyoung maddi zorluk çeken bir üniversite öğrencisidir ve bir anda kendisini oldukça yüksek bir maaşı olan 'bakıcılık' işini kabul ederken bulur. Fakat bu bakıcılık işi normal bir bakıcılık işi değildir. Bakacağı kişi Kore'nin ünlü moda şirke...