10

624 69 31
                                    

Uyandığımda yüzüme vuran ilk şey, Jongin'in gülümseyen suratı oldu ve güne nasıl mutlu uyanılır tattım. Herife gülümsemek çok yakışıyordu, bence bunu kullanıyordu ama yeni uyanmış birine bu kadar güzel bakılmazdı. Bakılamamalıydı. Bu bir beceri değil, içten gelen bir duygunun dışarı yansımasıydı. Beceriksizce gülümsetti beni de.

"Günaydın uykucu."

Kıyafetleri üstünde ve saçları nemliydi. Enerjisi de yerinde görünüyordu.

"Nerden uykucu oldum ben?"

Kıkırdadı.

"Saat on ikiye çeyrek var ve,"
Kaşlarım havalandı.
"dün bir tur yapıp bıraktın. Uyudun, inanabiliyor musun? Sadece bir tur yaptık ve uyudun. Sende bir şeyler var cidden Sehun."

Ses tınısı gülerken ağzımı aralattı. Durumun şaşkınlığı mimiklerine de yansıdı. Hafiften doğrulurken cevaplandırdım onu.

"Yorucu bir tur," diye düzelttim önce. Kendi içimde ise 'yorucu ve enfes bir tur' olarak düzelttim. Tabii altında olan sebep yorucu olması değildi.
"askeriyeden çıkar çıkmaz buraya geldim. Uykusuzdum bu yüzden, pek iyi bir ruh halinde de değildim yani."

"Fark ettim onu." dedi. Konuyu yeniden gündeme getirecek sandım, ürktüm. Gerçekten güzel bir güne uyanmıştım ve geri dönüş yapmak istemiyordum o konuya. Kapandığı gibi kalsındı.

"Yani, her neyse. Bünyem artık iflas etme derecesine gelmiş olmalı ki bir turdan sonra uyudum."
Sırıttım cümlenin sonuna doğru. Elini saçlarıma götürdü, okşadı yavaş yavaş. Pamuk mu daha yumuşak ben mi.

"Sevişirken uyumadığıma şükret diyorsun yani."

Alaylı ses tonundan öpmek istedim.

"Yok, imkansız bir şey o."

Öyle mi dercesine kaşlarını havalandırdı. Dudağına bir buse kondurdum. Askeriyeden çıkar çıkmaz buraya gelmiş olmam değerli hissettirmiş olmalıydı, bi' parlak baktı gözlerime.

"Sen kaçta kalktın?"

"11'e geliyordu. Biraz seni izledim ama baktım uyanacak gibi değilsin, duş aldım."

Ben de birlikte uyandığımız ilk seferde, ondan önce uyandığımda ilk olarak onu izlemeyi tercih etmiştim. Sevimli haliyle devam etti. Ben pamuktan daha yumuşağım.

"Tekrar baktım sana, hâlâ uyuyordun. Bende dedim evi toparlayayım."

Saçlarımdaki elini çıplak göğsüme indirdi. İşaret parmağıyla hayali hareketler çizmeye başladı orada. Alttan alta cilve yapıyor gibi hissettim. Süregelen cümlelerini dinledim bir yandan.

"Sonra tekrar baktım sana, yine uyuyorsun. Kahvaltılık bir şeyler hazırladım. Sonrasında seni uyandırırım diye düşündüm ama yanında bitince bir an seni izlerken dalıp gitmişim."

Kıkırdadı. Ve utandı. Utandığını anlamak kolaydı fakat anlam veremiyordum bazen. Cinsel anlamda bu kadar istekli ve girişkenken bu cümlede nasıl utanma yeteneğini gösterebiliyordu?

"Sen kendi kendine uyandın zaten sonra. Ha bir de,"

Alt dudağının kenarını dişledi. Bakışları ciddi düzeyde parlıyordu. Onu sevindiren başka bir şeyin olduğu aşikârdı.

"kargo geldi."

Anlam veremedim ilk an. Ne kargosu diye sorgulayarak baktım yüzüne. Mutlu surat ifadesinden bir şey kaybetmemişken omzuma vurdu hafifçe.

"Deli yahu, bana hediye almışsın. Onun kargosu geldi. Aslında anlamadım yani nasıl uyanmadığını. Kargocu hediyenin senden olduğunu söyleyince bi' çığlık atmadığım kalmıştı. Hoplaya zıplaya odaya girdim sonra, yine uyuduğunu görünce salonda açmanın iyi bir fikir olduğuna karar getirdim."

Aşk Üzre |SeKai|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin