"Güç beraberinde güçsüzlüğü de getirir."

228 20 2
                                    

Rüya ya da gerçek olup olmadığını anlayamadığım anlardan biriydi yine, sürekli bir fısıltı duyuyordum. Adımlarımı kızlar tuvaletine yönlendirdiğimde içeri girdim ve kapıyı kapattım. İyi ama burası mızmız Mrytle'ın tuvaleti değil miydi?

Musluklardan birinin önüne geldiğimde bir fısıltı duydum. "Açıl" diyordu, musluk tamamen farklı bir hal alarak geniş bir boruya açıldı. İçerisi çok karanlıktı, burnuma gelen pis koku beni geri gitmeye teşvik etse de kendi kontrolümle hareket etmiyordum zaten.

Borunun ucuna doğru kaydığımda ( ki buna düşmek desek daha yerinde olur) büyük bir ışık etrafa yayıldı ve beni yine bir boşluğa sürükledi.

"Onu getirin."

Bu babamın sesiydi, etrafıma heyecanla bakınmaya başladım ama değil babam hiç bir şey gözükmüyordu.

"Onu bana getirin."

"Kimi getireceğim?"

"Sağ kalan çocuğu buraya getir."

Tekrar konuşmak istesem de ışık birden dağıldı ve kendimi yatağımda buldum. Babam benimle konuşmuştu ve bunun bahsettiği görevlerden biri olduğuna adım gibi emindim. Pijamalarımın üzerine pelerinimi geçirerek asamı aldım.

"Lumos!"

Tam kapıdan çıkıyordum ki arkamdan bir ses işittim.

"Bu saatte nereye gidiyorsun?"

Tam Jane'i tersleyecektim ki Draco'yu bulmamda bana yardımcı olabileceğini düşündüm. Sonuçta Karanlık Lord ikimizi birden göndermişti ve iki kişiyi tek kişiye tercih ederdim.

"Draco'yu bulmam gerekiyor."

"Ne için?"

"Önemli ve özel bir şey, korkarım ki sana söyleyemem."

Yataktan kalkarak saçlarını düzeltti.

"Gecenin bu saatinde yatağında mışıl mışıl uyuyordur."

"Sabaha kadar bekleyeceğim yani?"

"Hayır."

Bakışlarımı gözlerine çevirdiğimde ne düşündüğünü anlamıştım.

"Kesinlikle olmaz."

"Peki sen bilirsin o zaman ben yatıyorum."

Balo bu gündü, aklımda hızlıca kurduğum planın gerçekleşmesi için çok az vaktimiz vardı yani.

"Pekiala ama yatakhaneye nasıl gireceğimizi biliyor musun?"

"Merak etme, oraya daha önceden girmişliğim var. Sen yalnızca beni takip et."

Kızlar yaratakhanesinden çıkıp erkekler yatakhanesine girdik. Tabii ben de baya huzursuz olmuştum. Yatakhanenin yapısı kızlarınkine oldukça benziyordu, çeşitli odaları ve yüksek horlama seslerini geçtikten sonra durduk.

"Draco şurada kalıyor, madem gizli bir mesele o zaman ben gidiyorum."

"Teşekkürler Jane."

"Önemli değil, bir gün borcunu ödersin."

Bana göz kırpıp geriye doğru gitti ben de önümdeki kapıyı yavaşça açıp içeriye girdim. 3 yatak vardı, teker teker hepsine baktığımda diğer ikisinin Crabbe ve Goyle olduğunu gördüm. Draco'nun yanına geldiğimde onu yavaşça dürttüm.

"Draco!"

Biraz kıpırdansa da uyanmamıştı ben de tekrar denedim. Uzun uğraşların sonunda uyanmayınca ben de son çare olarak aguamentiyi kullandım. Suyun yüzüne temas etmesiyle birden sıçradı ve elini yüzüne getirerek ne olduğunu anlamaya çalıştı.

"Lanet..."

Bir anda beni görmesiyle tekrar ürperip kaşlarını çattı.

"Linda?"

"Senin burada ne işin var?"

"Benimle gelmen gerekiyor."

"Neden?"

"Bir görev verildi."

Başka bir şey söylemeden hızla ayağa kalktı ve üzerine bir şey geçirdi. Ortak salona inince kimsenin olmamasına sevinmiştim doğrusu. Yine de onu bir köşeye çekip sessizce konuşmaya başladım.

"Sağ kalan çocuğu getirmemizi istiyor."

"Potter'ı yani."

Başımı hızlıca salladım.

"Peki nasıl olacak? Nereye getireceğiz?"

"Götüreceğimiz yerden emin olmasam da deneyeceğim. Nasıl olacağına gelirsek, bu akşamki balodan yararlanabiliriz."

"Onu diğerlerinden uzaklaştırmamız gerekiyor."

"Bir fikrim var aslında."

"Anlat."

Tekrar etrafa bakınarak dikkatli bir şekilde aklımda kurguladığım her şeyi anlatmaya başladım. Bunu çok kısa bir zamanda oluştursam da işe yarayacağından emindim.

"Denemek zorundayız."

Ciddiyetle duvarın dibine çömeldi ve ellerini birleştirdi.

"Bunu başarmak zorundayız. Karanlık Lord'un bana verdiği ilk görev bu."

Yutkundum. Harry iyi biriydi, Hogwarts'a ilk geldiğim günlerde onlarla az vakit geçirmemiştim sonuçta. Düşünmeyi bıraktım çünkü bunu yaparsam görevimi yerine getiremezdim. Üstelik sorgulamayı bırakalı çok oluyordu, bunların hepsini buraya gelene kadar o kadar çok düşünmüştüm ki. En sonunda yol yine babama çıkıyordu, her ne kadar bu bazen canımı yaksa da olmak zorundaydı. Ben de dayanmak zorundaydım.

"O zaman sabah görüşürüz Draco. Umarım Harry balo için bir partner bulmamıştır."

"Bulsa bile onu halletmenin birçok yolu var. Kahvaltıda yanına git ve öğren."

Derin bir nefes alıp sesli bir şekilde geri verdi. Başını duvara yasladı.

"Seni bilmiyorum ama başaramazsak Karanlık Lord'un ne yapacağını merak ediyorum."

"İnan bana hiçbir fikrim yok ama ne yapabilir ki?"

"O senin baban. Ne yapacağını senin daha iyi bilmen gerekiyor."

Babamın insanları en küçük hataları yüzünden nasıl cezalandırdığını biliyordum. Ama tolerans gösterdiği en yakın yoldaşları da vardı öyle değil mi? Muhtemelen bir şey yapmazdı, sonuçta Harry'i defalarca yok etmeyi deneseler de pek başarılı olamamışlardı.

"Merak etme, düşündüğün kadar kötü bir şey olmayacak."

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"

Biraz duraksadıktan sonra gözlerini ovuşturdu.

"Saçma bir soruydu sonuçta o senin baban."

"Hayır. Babam olduğu için değil, buna ne olursa olsun izin vermeyeceğim için."

Ona kararlılıkla bakıp gülümsedim ve bugünün ne kadar zor bir gün olacağını düşündüm...

__________________________________________

Uzun zamandır bölüm atamıyorum :)
Bu arada final konusunda kararsız kaldım, 30lu bölümlerde mi yapsam yoksa daha erken ya da geç mi diye. Ama bu doğaçlama gelişecek sanırım.

Lütfen beni yorumsuz bırakmayın, hepinizi çok seviyorum ❤️🌼

Bir de şuradaki yıldıza dokunursanız çok mutlu edersiniz 🎉💚

ᏰİᏒ ᏒİᎠᎠᏝᎬ ᎻİᏦᎯᎽᎬᏕİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin