"Her gecenin ardında bir gündüz yatar."

272 22 9
                                    

Yatakhanede oturmuş pencereden gökyüzünde parıldayan yıldızları izliyordum, ne kadar da güzellerdi...

Önce sesli bir şekilde iç çektim ardından ise arkamdan bir elin bana dokunmasıyla daldığımın farkına vararak irkildim. Jane görüş açıma girerek benimle konuşmaya başladı.

"Biraz konuşabilir miyiz?"

"Ne hakkında?"

"Draco, Pansy ve ben bu gece dışarı çıkıyoruz gelmek ister misin diye soracaktım."

"Böyle iyiyim sağol."

"Sanırım ısrar etmek zorundayım."

Ben sessizliğimi koruyunca cümlelerine devam etti.

"Sana kanım pek ısınmasa da seni görünce düşünmeden edemedim, zor zamanlar geçiriyor gibi gözüküyorsun ve benim zor zamanlarımda arkadaşlarım yanımda olmasaydı atlatamazdım."

"Sana arkadaş olalım demiyorum, en azından bugünlük gel belki kafanı dağıtırsın."

"Gelene kadar ısrar etmeye devam edeceksin değil mi?"

Kafasını sallayınca bir of çekip kapıya doğru ilerledim. Bana bakıp gülümsedi ve benimle ilerlemeye başladı. Amacının ne olduğunu bilmiyordum, belki de bana acıyordu ya da aklında başka bir şeyler vardı.

Dışarı çıkınca göle doğru yürüdük ve kenarda oturan Pansy ile Draco'nun yanına yerleştik. Başta Pansy gelmemden pek memnun kalmasa da sesini çıkarmamıştı, ben de ona pek meraklı değildim doğrusu. Pansy Draco'ya dönerek yakınan bir ses tonuyla konuştu.

"Draco, şu aptal baloya birlikte mi gitsek ne? En azından daha az can sıkıcı olur."

Draco cevap vermeden Jane onun kolunu kavradı ve Pansy'nin sorusunu cevapladı.

"Üzgünüm Pans kendisi önce bana teklif etti."

Jane gülmeye başlayınca Pansy donuk yüz ifadesini bozmadı.

"Bu sefer Zabini'yle gideceğim herhalde, zaten tek teklif eden o."

"O kadar tepki göstermezsen sana teklif etmeye de korkmazlar merak etme."

Ben önüme gelen küçük saç tutamıyla ilgilenirken Pansy bana seslendi.

"Hey sen, kimse teklif etti mi sana?"

Ona alaycı bir ifadeyle cevap verdim.

"Daha benim yanımdan geçerken korkuyorlar, ciddi olmadığını varsayıyorum."

"E ama haklılar yani..."

"Gitmesek ne yapabilirler ki?"

Jane öne doğru eğildi.

"Bence eğlenceli olur."

Pansy ona pek katılmayan bir ses çıkardıktan sonra bana doğru bakarak konuştu.

"Şu dünyaya senin kadar şanslı olarak gelmek isterdim."

"Şanslı derken?"

"Babamın Karanlık Lord olduğunu hayal ediyorum da kimse benim önümde duramazdı.

"Çok avantajlı bir şey değil, inan bana."

"En azından babanın özelliklerinden birini almış olmalısın. Çataldili falan konuşabiliyor musun? Ya da iyi bir zihnefendar mısın?"

"Çataldili mi?"

"Bilmiyor musun? Kısaca yılanlarla konuşabilme yeteneği diyebiliriz."

Aniden aklıma Nagini'yle karşılaştığım o gün geldi.

"Kan kokusu alıyorum."

demişti bana. Oturduğum yerden kalkarak onlara veda ettim ve okula doğru ilerlemeye başladım...

___________________________________________

Sonraki bölümlerde aksiyonun dozunu biraz artırmayı düşünüyorum Linda azıcık dinlensin dedim;)

ᏰİᏒ ᏒİᎠᎠᏝᎬ ᎻİᏦᎯᎽᎬᏕİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin