6┊New Friends

472 79 33
                                    

Gri rengin hakim olduğu gökyüzüne bakan Jisung memnuniyetsizce somurttu. Kapalı hava onu geriyordu.

Bu yüzden en sevmediği mevsim sonbahardı. Sonbaharda hava her daim kapalı olur, sürekli yağmur yağardı ve Jisung ıslanmaktan nefret ederdi.

Ancak şuanda gökyüzünün gri olmasından daha büyük bir derdi vardı. Nasıl girdiğini anlamadığı ara sokağın ortasında etrafına bakınıyordu.

Kafenin yetimhaneden o kadar uzak olmamasına rağmen adresi anlayamadığı için kaybolmuştu.

Telefonunda notlar kısmındaki adrese yeniden baktı ve az önce yanlışlıkla girdiği ara sokaktan çıkıp caddeye girdi.

Keşke Minho'yu dinleyip onun gelmesini bekleseydi. Neden gereksiz cesaretinin şimdi ortaya çıkacağı tutmuştu ki?

Jisung içinden kendine söverek trafiğin yoğun olduğu caddede ezilmemek için kaldırıma geçip beklemeye başladı. Yol sürekli gelip geçen arabalarla doluydu, cadde onun alışık olmadığı kadar kalabalık ve gürültülüydü.

Birilerine en azından bulunduğu yerin neresi olduğunu sormayı düşündü ama yoldan geçen kimseye soru sormaya cesaret edemiyordu. Şuanda sınavda olduğu için Minho'ya da ulaşamazdı.

Her şekilde kendi başının çaresine bakmalıydı fakat sanki hiç sorunu yokmuş gibi bir de panik atak geçirmesi an meselesiydi.

Sakin kalmaya çalıştıkça daha da paniklemeye başlıyordu. Caddeden geçen arabaların seslerini boğuk bir şekilde duymaya başlayınca kaldırımın kenarına oturup bacaklarını kendine çekti. Başını dizlerine gömüp nefes alış verişini düzene sokmaya çalışırken sırtında bir darbe hissetti ve aynı anda bir çığlık duydu.

Hemen ayağa kalkıp arkasına döndü ve kaldırımda yatan genci gördü. Kendi yaşlarında gibi görünen genç uzun boyluydu, siyah saçları ve şekilli dudaklarıyla oldukça yakışıklı bir yüze sahipti.

Hemen yanında kendisine bakan Jisung'u fark etmemişti, sağ kolunu eliyle ovalayıp sızlanıyordu.

Jisung onun başında endişeli bir şekilde dikilirken başka bir genç koşarak yanlarına geldi.

Yavru köpekleri andıran şirin bir yüzü vardı ama davranışları hakkında aynı şey söylenemezdi. Yerdekinin bacağını ayağıyla dürterek "Hyunjin ne yapıyorsun sen?" diye çemkirdi.

Onun geldiğini gören yerdeki Hyunjin isimli genç yüzünü buruşturarak ayağa kalktı ve kolunu diğerinin gözünün önüne soktu. "Sanırım kolum koptu Seungmin! Yürürken bir şeye takıldım ve kolumun üstüne düştüm. Bu kadar acıması normal değil!"

Seungmin göz devirip "Bir şeye takılmadın," eliyle Jisung'u işaret etti, "birine takıldın seni aptal."

Hyunjin başını çevirip aydınlanmış bir ifadeyle Jisung'a baktı, onun orda olduğunu daha yeni fark etmişti.

Hala az önce ne olduğuna anlam vermeye çalışan Jisung, tüm dikkatin kendisine çekilmesiyle gerildi. Bugün birçok kez olduğu gibi yine ne yapacağını bilmiyordu.

Belki de özür dilememi bekliyorlardır diye düşünerek kısık ve güvensiz bir sesle "Özür dilerim." dedi.

Fakat uzun boylu olanın ikinci bir çığlık atmasından dolayı kimse bunu duymadı. "Americanolarım... Hepsi dökülmüş Seungmin!" Yerdeki, içine amerikanoların dökülmüş olduğu, poşetin önünde diz çöktü. Yumruklarıyla yeri döverek bağırmaya başladı.

Jisung suçluluk duygusuyla eli ayağına dolaşmış bir şekilde onun yanına çöktü ve içeceklerin hepsi dökülmüş mü diye poşetin içine baktı. Kayda değer bir şey bulamayacağını anlayınca mahcupça başını yere eğdi.

"Gerçekten çok özür dilerim. Yanımda biraz para var, istersen yenilerini alabilirim?"

Seungmin Jisung'un yanına geldi. Gülümseyerek elinden tuttu ve onu yerden kaldırdı. "Hayır canım senin bir suçun yok, bu salak önüne bakmadan yürüyordu. Sadece fazla abartıyor." Jisung onun rahatlatıcı
gülümsemesinden cesaret alıp başını aşağı yukarı salladı.

Bu sırada Hyunjin yerden kalkıp yanlarına gelmişti. "Evet senin suçun değil, bu ayakkabıların suçu." dedi ayaklarını göterip, "Tabanları çok kaygan."

"Kesin öyledir Hyunjin."

Kendisine laf atan Seungmin'i görmezden gelerek Jisung'a elini uzattı

"Ben Hwang Hyunjin, tanıştığıma memnun oldum ve kısmen üzerine bastığım için özür dilerim."

Jisung kendine uzatılan ele bir süre kararsızca baktı. Sonunda eli sıkıp sadece "Han Jisung." dedi.

El sıkıştıktan sonra Hyunjin, "Çok havalı bir isimmiş." deyip yanındakinin koluna girdi. "Bu da Kim Seungmin, kendisi sevgilim olur. Sence de bana çok aşık bakmıyor mu?"

Seungmin'in kaşlarını çatmış bir şekilde sevgilisine baktığını gören Jisung kıkırdadı. Hayatında ilk defa eşcinsel bir çift görüyordu. Yetimhanede farklı yönelimde  insanların olduğunu ilk duyduğu zaman bunu çok garip bulmuştu ama gerçekte böyle bir çift görünce gözüne gayet normal görünmüşlerdi. Hatta çok tatlı bir çifte benziyorlardı.

"Hyunjin rica ediyorum, birkaç dakikalığına ciddi ol." Seungmin sevgilisi tarafından esir tutulan kolunu çekip Jisung'a döndü. "Tanıştığıma memnun oldum Jisung. Bir sorunun bir yok değil mi, az önce pek iyi gözükmüyordun?"

Jisung tereddütle Seungmin'e baktı. Az önce sakinleşmeye çalışırken kendisini görmüş olmalıydı. Onu hiç tanımıyordu ama gelip kendisine bir şeyi olup olmadığını sormuştu. Ayrıca gerçekten endişeli gözüküyordu, sadece laf olsun diye sormadığı belliydi.

Normalde olsa geçiştirip bir şey olmadığını söyler ve hızla ordan uzaklaştırdı. Ancak şuan bunu yapabilecek durumda değildi. Daha nerde olduğunu bile bilmiyordu. Bu sevimli ikili iyi insanlara benziyordu. Onlara durumunu anlatmak en iyisiydi.

Çift kendisini izlerken başını yere eğip elleriyle oynayarak zar zor konuştu, "Aslında bu civarlarda bir kafeye gitmem gerekiyor, elimde adresi var ama daha önce hiç kendi başıma bir yere gitmemiştim. Kayboldum."

Seungmin tam bir şey söyleyecekken Hyunjin atıldı, "Baştan söyleseydin ya, biz seni götürebiliriz. Ver bakalım adresi."

Jisung onları meşgul etmek istemediğine dair bir şeyler mırıldanırken Seungmin itiraz ederek başını iki yana salladı, "Hiç önemli değil seni burada öyl-" derken lafı sevgilisi tarafından ikinci defa kesildi.

"Ah, tatlı şey, seni burada öylece bırakamayız" dedi Hyunjin, Jisung'un yanaklarını sıkarak.

"Hyunjin lafımı kesmezsen ben de konuşacağım!"

"Tamam hayatım konuş sen."

"Sonunda izin verdiğin için teşekkürler. Her neyse, Jisung kafenin adı ne biliyor musun?"

"Aussie Kafe."

"Adını duymuştum ama nerede olduğunu tam bilmiyorum. Adresi gösterir misin?"

Jisung tuşlu telefonunu cebinden çıkarttı ve mesajlar kısmına girip adresi Seungmin'e gösterdi.

"Buraya çok fazla uzak değil ama taksiyle gitsek daha iyi olur."

Hyunjin sevgilisinin dediklerini onaylayıp telefonla taksi çağırdı. Taksi gelince Seungmin ve Jisung arkaya kotluklara oturdular, Hyunjin ise ön koltuğa geçip adama gidecekleri adresi söyledi.

Yaklaşık yirmi dakika süren yolculuktan sonra araba durdu. Jisung ve Seungmin'in taksi parasını ödeme tartışması, onlar tartışmakla meşgulken çaktırmadan parayı Hyunjin'in ödemesiyle son buldu.

Kafenin önüne doğru yürüdüklerinde Jisung onlara nasıl en iyi şekilde teşekkür edeceğini düşünüyordu.

Yeni tanıştığı çifte karşı hem çok mahcup hem de çok minnettardı.

***

"Bundan sonra seni sık sık ziyaret edeceğiz Jisung. Söz veriyoruz."

hallucination - minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin