3┊İnception

569 83 52
                                    

21 Ekim 2014

Jisung on bir yaşına bastığında hayatı boyunca hiç mutlu olamayacağından emin olmaya başlamıştı.

Yatakhanedeki çocukları geçin tüm yurttaki çocuklar arasından bile hiç arkadaşı yoktu. Zaten gittiği okul da yurdun okuluydu bu yüzden orda da aynı kişiler vardı.

Bunun suçlusu biraz da kendisiydi.

Ya da tamamen.

Jisung'un küçükken oluşan güven sorunu büydükçe neredeyse hastalık boyutuna ulaşmıştı. Yalnız olduğunu görüp onunla yakınlaşmaya çalışan iyi niyetli kişilere şüpheyle yaklaştığı için garip davranıyor ya da uğraşmak istemeyip görmezden geliyordu.

Hatta diğer insanlarla en küçük temastan bile kaçınıyordı. Bir keresinde Jisung'un sınıfından biri ona sadece şaka yapmak istemiş ve Jisung her zaman tek başına oturduğu yer olan okul bahçesindeki çınar ağacının altına doğru yürürken Jisung'un sırtına atlamıştı.

Yaşına göre fazla sıska ve çelimsiz olan Jisung aniden üstüne binen yük karşısında ayakta kalamamış, sırtına atlayan çocukla beraber yere düşmüştü. Yaralanmamasına rağmen Jisung bu ani haraketten çok korkmuş ve panik atak geçirmişti. Etraftaki çocuklar onun panik atak geçirdiğini anlayamadıkları için yaralandığını düşünüp nobetçi öğretmeni çağırmışlardı. Nöbetçi öğretmen de onu revire götürmüştü.

Revirdeki hemşire Jisung'un fiziksel olarak hiçbir yara almadığını fark edip onu çok fena azarlamıştı. Üstüne ortalığı karıştırarak dikkat çekmeye çalıştığını söylemişti. Jisung öyle bir ortamda kime güvensindi ki? Birisi sırtına atlıyor, birisi onun dikkat çekmeye çalıştığını söylüyordu.

Yine de haline şükrediyordu. En azından birkaç sunbaesi dışında kimse ona bulaşmıyor, sadece garip garip bakmakla yetiniyorlardı. Bu durum Jisung'u kötü anlamda pek de etkilemiyordu çünkü küçüklüğünden beri istenmemeye alışmıştı.

Yine de diğer çocuklara özeniyor, bir arkadaşı ya da bir yakını olsun istiyordu ama bunun bir gün gerçekleşeceğine dair inancı yoktu. Ölene kadar yalnızlığın esiri olacağına emindi. Artık umut ettiği tek şey ölmekti. Ölünce yalnız olmayacak, annesini görebilecekti.

Fakat yakında onu çileli yalnızlığından çekip çıkaracak ve daha mutlu bir hayat sunacak olan kurtarıcısından habersizdi.

***

30 Ekim 2014

Jisung akşam yatmadan önce yoklama almak için gelen görevliyi bekliyordu. Yatakhane arkadaşları beraber çene çalarken kendisi yatakhanedeki diğer çocuklardan birinden aşırdığı deftere resim çiziyordu.

Defterin kapağının dokusu deriyi andırıyordu ve koyu kırmızı renkteydi. Jisung bu renkten nefret etse de elindekilerle yetinmesi gerektiğini düşünüyordu. Sürekli tek başına olduğu için sıkılınca resim çizmek onun için en iyi seçenek oluyordu. Hem yalnız yapabileceği nadir aktivitetelerdendi hem de çizim yapmayı seviyordu. Ayrıca son günlerde başı çok fena ağrıyordu ve resim çizmek onu anlamsızca rahatlatıyordu. Kısa sürede neredeyse tüm sayfaları doldurmuştu. Pek de fazla boş sayfa kalmamıştı.

Jisung sonunda yaptığı çizimi bitirip defteri yastığının altına koyacakken görevli geldi. Jisung elinde defterle onun yoklama almasını beklemeye başladı ama görevli yoklamayı almadan önce yatakhaneye bir çocuk getirdi. Kahverengi saçları, aynı renkteki iri gözleri ve ortalama bir boyu vardı. Eğer o güzel iri gözleri ruhsuzca bakmasalar çok daha tatlı bir çocuk olurdu diye düşündü Jisung, ona hayran kalmıştı.

hallucination - minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin