8┊Devotion

431 76 46
                                    

Kafeye biri girmişti. Duyulan gürültünün sebebi ise yere düştüğü için içindeki eşyaların yere saçılmış olduğu bir bavuldu. 

Gelen kişi söylenerek bavulunu topluyordu. Seungmin'in kuzeni olmalıydı.

Jisung onun iyi bir ilk izlenim bırakmadığını düşündü. Sonuçta kafeye küfrederek girmişti. Biraz agresif ve soğuk biriymiş gibi izlenim veriyordu ve dış görünüşü fazla iyiydi.

Üçgen biçimine benzer bir çene yapısı vardı. Kuzgun karası saçları, giymiş olduğu simsiyah kıyafetleriyle baştan aşağı belalı birine benziyordu. Kısa boylu olmasına rağmen yapılıydı.

"Hoş gelmedin Changbin hyung."

"Hoş bulmadım Hyunjin aptalı."

İkili birbirlerine ters bakışlar atarken Seungmin eliyle alnını tokatladı.

Changbin onu umursamayıp bavulunu toplamaya devam ederken Felix masadan kalktı ve yanına gidip uzağa saçılmış eşyalarını alıp ona uzattı.

"Merhaba ben Felix."

Işık saçan gülümsemesiyle siyahlar içindeki adama bakarken dışarıdan tamamen zıt görünüyorlardı. Biri Güneş diğeri Ay'dı.

Changbin'in gözleri ona yardım eden tatlı gencin gülümsemesinde takılı kalsa da toparlanıp kendisine uzatılan eşyalarını aldı.

"T-teşekkür ederim." konuşurken kekelemişti.

Onun kekelediğini duyan Hyunjin koca bir kahkaha patlattı. Büyük olanın Felix'ten etkilendiğini anlamıştı. Sevgilisi masanın altından kendisini çimdikleyince ağzına fermuar çekme haraketi yapıp sustu.

Changbin Hyunjin'e öldürücü bakışlar atarak bavulunu kaldırdı ve kenara koydu. Bu sırada Chan da ayağa kalkmış ve onu selamlayıp oturması için masaya yeni bir sandalye çekmişti.

Chan ve Felix yerlerine oturduğunda Changbin de kendine ayrılan yere geçti ve Seungmin onu herkesle tanıştırdı.

"Arkadaşlar bu kuzenim Changbin. Kendisi Incheon'da oturuyor ama okul zamanı okulu burada olduğu için bizde kalmaya geliyor. Bugün bize gelecekti ama Jisung ve Minho biraz daha durmamız için ısrar edince eşyalarını bırakamadan buraya gelmek zorunda kaldı, kusura bakmayın az önceki şey için."

Diğerleri de kendilerini tanıttılar ve yeniden uzunca bir sohbet başladı.

Jisung'un düşündüğünün aksine Changbin oldukça sıcak kanlı, espirili ve komik biri çıkmıştı.

Çaktırmadan Felix'e kendini övüyor ve havalı davranışlar sergileyordu ama Hyunjin onu sabote etmeye çalışıp karizmasını çiziyordu.

Bu küçük savaş Jisung'un çok komiğine gitmişti. O sürekli kıkırdayıp dururken Minho ise küçüğünü hayranlıkla izliyor, yüzündeki gülümsemenin hiç solmamasını diliyordu.

Gece yarısına doğru bir şekilde Minho ve Jisung'un nerede kalacağı konusu açıldı. Chan ve Felix hala kendilerinde kalmaları için ısrar ediyordu.

"Gerçekten yük falan olmazsınız. Ailemiz sadece ara tatillerde geliyor zaten."

Minho Chan'ın ısrarlara karşı kafasını iki yana salladı. "Olmaz dedim hyung. Siz beni yeterince idare etmeye çalışıyorsunuz, bu kadarı yeterli. Israr etmeyin lütfen."

"İyi de Minho, başka nerede kalacaksınız?"

"Bizde kalabilirler."

Seungmin'in dediği şey üzerine herkes başını ona çevirdi.

"Bizim evde bir tane boş oda var. Eğer içiniz rahat etmezse size sadece o odayı kiralayabilirim. Sizi çok sevdim ve yardımcı olmak istiyorum."

"Evet, canım hayatım aşkıma katılıyorum."

Minho cevap vermeden konuşmanınen başından beri susan Jisung konuştu, "Ama Seungmin, sizde Changbin hyung da kalıyor. Çok kişi oluruz rahatsızlık vermeyelim."

"Benim için hiçbir sorun olmaz. Evde bu iki salaktan başka birileri olması hoşuma bile gider." dedi Changbin.

Seungmin kuzenine göz devirip masanın üstünden Jisung'un elini tuttu.

"Jisung, kapımız size ardına kadar açık. Daha yeni tanıştık ama kalbindeki iyiliği sadece yüzüne bakarak bile anlayabiliyorum. Minho hyung'un da. Kısacık sürede size değer vermeye başladım ve yardımcı olmak istiyorum. Kabul etseniz de etmeseniz de şuandan itibaren sizi bırakamam ben."

Jisung alt dudağını ısırıp fikrini belirtmesi için Minho'ya baktı. Minho ise küçüğünün Seungmin'in elini tutmasina izin vermesine şaşırmıştı. Temastan çekinirdi ama demek ki gerçekten Seungmin'e güvenmişti.

Bunu görünce küçüğüne bakıp başını aşağı yukarı salladı. Kabul etmek şuan için en iyisiydi.

Büyüğünden aldığı işaretle Jisung Seungmin'e geri döndü.

"Pekala kabul ediyoruz. Ama bir şartla, oda için kira vereceğiz tamam mı?"

Seungmin gülümseyerek onaylarken Hyunjin coşkulu bir sevinç çığlığı attı.

"Artık evi tek başıma temizlemem gerekmiyor!"

Seungmin dışındaki herkes gülmüştü.

Saat daha da geç olmadan birbirlerine iyi geceler diledler. Minho mutfak tarafından hazırladığı küçük bavulunu almaya giderken Changbin, Felix'le konuşuyordu.

"Buraya sık sık gelmeye karar verdim. Güzel mekanmış. Mekan güzel olmasa da içindeki insanların güzelliği yeter zaten."

Felix utanarak başını eğerken Chan boğazını temizleyerek yanlarına geldi.

"Biz de seni sık sık görmek isteriz Changbin."

Hyunjin, Seungmin ve Jisung sessizce onlara gülerken Minho geldi. Fazla kişi olduklarından Chan'ın arabasını ödünç aldılar.

Minho direksiyon başına geçti, Changbin Hyunjin'le aynı yerde oturmak istemediğini bahane ederek ön koltuğa oturdu, diğerleri ise arka koltuğa oturdular.

Araba gecenin sessizliği içinde ilerlerken Hyunjin Changbin'den torpidoyu açıp evin anahtarını vermesini istedi. Changbin ona anahtarı fırlatırcası verince Hyunjin muzip bir şekilde sırıttı.

"T-teşekkür ederim." Changbin'in taklidini yapmıştı.

"Ağzına ayakkabımın girmesini istemiyorsan kes sesini Hwang Hyunjin!"

***
"Sandığımdan daha da kötüymüş."

hallucination - minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin