「Before it can get back to you

780 84 120
                                    

part one|eiji's letter. 

⧼ 20 Aralık 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⧼ 20 Aralık 

Aslan Jade Callenreese

Ona zarar vermek istemiyordu, onu bir daha asla görmek istemiyordu. Bu yüzden Havalimanına bile onu uğurlamaya gitmedi.

Aslında gitmek istiyordu fakat öyle yapmak zorunda olduğunu hissediyordu. Yanında olduğu süre boyunca Eiji, kendi tabiriyle, onun yüzünden hep ölümden dönmüştü. Onu en son görüşünde hastanedeydi, onun yüzünden. Her ne kadar Ash'i korumak istese de ölebilirdi. Ama Ash onun ölümünü görmektense kendinin ölmesini tercih ederdi, çünkü Eiji'den başka kaybedecek artık hiçbir şeyi yoktu.

Elindeki zarfı sakince açtı. Ve bir Japonya uçak bileti? Ona zarar vermek istemediğini onu onun yüzünden hayatının riske girdiğini bile bile bileti atmadı ve cebine koydu. Japonya'ya Ash'in gelmesini çok istiyordu. "Orada silaha hiç ihtiyacın olmuyor Ash!"

Zarfın içinde birde bir mektup vardı. Bunu ona Eiji yazmıştı;

❝Ash,

Seni sağ salim halde göremediğim için hala çok tedirginim.

Bana bir keresinde, "Biz farklı dünyalarda yaşıyoruz," demiştin. Gerçekten öyle mi acaba? Ten rengimiz de göz rengimiz de doğduğumuz ülke de hep birbirinden farklı. Ama biz dostuz, yetmez mi? Daha neye ihtiyacımız olsun ki?

İyi ki Amerika'ya gelmişim. Burada bir sürü yeni arkadaş edindim. Ama hepsinden öte seni tanıdım, Ash...

Bana defalarca sordun, "Benden korkuyor musun?" diye. Ben senden hiç korkmadım. İlk tanıştığımız günden beri bir kere bile senden korkmadım. Ama hep senin benden çok daha acı çektiğini, ruhunun benimkinden çok daha yaralı olduğunu hissettim. Böyle hissetmekten kendimi alamadım.

Ne tuhaf, değil mi? Sen benden hem daha akıllısın, hem daha irisin hem de daha güçlüsün. Yine de... Ben hep seni korumam gerektiğini hissettim.

Ama acaba seni neye karşı korumak istedim?

Galiba seni kendi kaderinden korumak istedim. Seni adeta sel gibi önüne katıp sürükleyen kaderinden.

,,,

Ash derin bir nefes aldı ve yerinden hızlıca kalktı. Kalbine bu acıyı çektirmeye izin veremezdi. Bunu daha fazla engel olamamıştı ve havalimanına doğru koşmaya başladı. O uçağa gitmeli ve Eiji'yi uğurlamalıydı, ona tüm duygularını itiraf etmeliydi.

Her zaman her şeye karşı temkinli olan Ash Lynx bu kez, önüne dahi bakmadan koşuyordu, bu yüzden ona çarpan şeyi görmedi. Canı acıyana dek bunu fark etmemişti. Artık fiziki olarak da canı acıyordu.

Silahını çıkardı ve kim olduğunu görmeden onu bıçaklayan kişiye defalarca sıktı. Karşısındaki ölmüştü ve yine elini kana bulamıştı. Kendisinin ve Eiji'nin en nefret ettiği şey. Ve hayır bu duruma asla alışamamıştı. Elini kana bulamak onu oldukça kötü hissettirirdi, bu hep böyle olurdu. Lao ölmüştü, sonradan fark etti ki onu bıçaklayan ve az önce öldürdüğü kişi Lao'ydu.

Bıçaklandığı yerden akan kanı önemsemeyerek koşmaya devam etti, canı çok acıyordu. Yolda herhangi birini görmek için tanrıya dualar etti. Onu kurtarabilecek biri; Sing, Max, Bones veya Alex, fakat sonra hatırladı ki hepsi havalimanında Eiji ve Ibe'yi uğurlamaya gitmişti. Yalnızdı. Kendini artık kurtarabileceğini sanmıyordu.

Yavaşladı ve mektubu okumaya devam etti,

Bana Hemingway'in kitabındaki leoparın hikayesini anlatmıştın, hatırlıyor musun? Dağın tepesinde ölen o leoparın dağdan asla geri inemeyeceğini bildiğini söylemiştin. Ben de sana, "Sen leopar değilsin. Kaderini değiştirebilirsin," demiştim.

Tekrar söylüyorum. Kaderini değiştirebilirsin, Ash.

Yalnız değilsin. Ben yanındayım. Ruhum daima seninle.

"Ruhum daima seninle."

Bu cümleden sonra yere yığıldı. Çünkü artık daha fazla ilerleyebileceğini sanmıyordu.

mr loverman | asheijiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin