Sinemanın içi boğucu mısır patlağının kokusuyla bulanmıştı.
Gişede bulunan bilet satan çocuk, Brian ile yaşıt görünüyordu. Sarah ve diğer polis memurlarını gördüğü anda rengi bir anda soluvermiş, eli ayağı dolanmıştı.
Sarah kuşkuyla gişeye doğru yaklaştı. Uzun, zayıf oğlan çocuğunun, körpe sakalları terle kaplanırken, gözleri korkuyla büyümüştü.
"Merhaba," rozetini çocuğa gösterdi. "Brian Teller hakkında konuşmaya geldik." diyerek arkasındaki diğer polisleri işaret eden Sarah, yumuşak bir tonda konuşuyordu.
Çocuk, gişeyi diğer bölmeyle ayıran kapağı kaldırıp onların olduğu tarafa geçti. "Brian'a bir şey oldu değil mi?" dedi üzüntüyle.
"Bu konu hakkında ne biliyorsun?"
Etrafa ürkek bakışlar atarken Sarah ve diğerlerinin peşinden gelmesi için işaret etti, arka taraftaki acil çıkış kapısını ileriye doğru iterek, ara sokağa bakan karanlığa çıktılar. Dolunay tam tepelerinde olmasına rağmen fazlasıyla ıssızdı.
En fazla 18 yaşında olan çocuk cebinden çıkardığı sigarayı yaktı. "Bir şeyler olacağını biliyordum, biliyordum!" sağa, sola dönen adımlarıyla yerinde duramaz haldeydi. "O kız yüzünden olmalı, garip bir kızdı, White."
"Whitney White mı?" dedi şaşkınlıkla Sarah.
"Evet. Buraya gelip gittikçe Brian'a bir şeyler oldu. Şu garip hippilerle takılmaya başladı. Kızın kaldığı ayrılmış arazideki çiftlik evine giderdi. Galiba onunla bir ilişkisi vardı." bir an duraksadı ve sigarayı yere atıp söndürdü. "Brian iyi mi? Delice bir şey yapmadı değil mi?"
"Deliceden kastının ne olduğuna bağlı?" dedi Rafi, tuhaf ergenlerin, tuhaf dünyasını hiç anlayamıyormuş gibiydi.
"Beyazları öldürmeye kalkmak gibi, dolunayda ırkçılık savaşlarının başlayacağını söylemek gibi ve bunlara cesaret edebilmiş olması..."
Sarah, not defterini çıkarıp çoktan not almaya başlamıştı.
"Irkçı bir propagandaya mı dahil olmuştu?"
Çocuk kahkahalar atmaya başladı. Karnına ağrı girmiş gibi elini üzerine bastırırken gözleri gülmekten yaşarmıştı. "Keşke propaganda olsa, kafayı yemiş bir tarikata üye olmuştu, tekrar söylüyorum kafayı yemiş hepsi, çıldırmış, esrar kafası falan olamaz, başka bir şey olmalı!"
"Tarikat mı!" soru öylece dudaklarından firar etmişti ancak kimsenin böyle bir şey beklemediği ortadaydı.
"Evet, o lanet terk edilmiş çiftlik evinde yaşayan hippilerin tarikatı." çocuk yeni bir sigara yaktı, kafasını çevirip dolunaya baktı. "Brian iyi mi?" diye yineledi sorusunu.
"Brian intihar etti." diyen Rafi çocuğun ağzından sigarayı çekip yere attı. "Kaç yaşındasın sen, bunu kullanman yasal mı?"
Çocuk bir anda ciddileşti. "17."
"Bu çiftlik evine daha önce gittin mi?" dedi Sarah, not defterinin diğer sayfasına geçmişti.
"Bir kez, güzel kızlar olduğunu söylemişti Brian, anlarsınız ya giyinmeyi pek sevmeyen kızlar..." pis bir sırıtma izlemişti cümlenin sonunu. "ama bu civarlarda orayı bilmeyen yoktur. Lunaparkın üst tarafındaki patikadan gidiliyor, zaten o arazinin sonunda görebileceğiniz tek ev."
Sarah not defterine hemen söylenenleri karaladı.
"Kaç kişi yaşıyorlar, kaç yaş grubu?"
"Belki 15, belki 20, bilmiyorum ama genel olarak genç hepsi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FALCININ KEHANETLERİ
Mystère / Thriller1971 yazında, Los Angeles'ın kavruk sıcağında ilk görevine başlayan Dedektif Sarah Russel, bir dizi intiharın arkasında yatan tüyler ürpertici gerçekleri araştırmaya başlar. WattpadMysteryTR yarışması haziran ayı kazananı*