Sarah, katliamın yapıldığı evdeki duvarlardan alınan yazıları tekrar tekrar okurken içinin karardığını düşünüyordu.
"Whitney ve Brian'ı o civarlarda, eski bir minivanda görenler olmuş. Plakayı bulduk, San Francisco da kayıtlı bir araç. Sahibi ise daha çok ilgini çekecek biri..." diyerek odaya dalan Rafi'ye merakla baktı Sarah. "Agatha Kingston."
"Lunaparkdaki falcı(!), gittikçe tuhaflaşıyor..."
Rafi, başını yavaşça sallayarak onu onayladı.
Sarah o gün içerisindeki hareket planını çoktan yapmıştı. Vakit kaybetmeden LAPD'den ayrılmaya karar verdiğinde, Rafi'nin arabası ile önce lunaparka gideceklerdi, ardından da lunaparkın arazisinden ayrılan patikadaki çiftlik evine.
Kısa süren yolculuklarının ardından, sıcağın dokunduğu her nesneyi buharlaştırmaya çalıştığı o gün, lunapark inanılmaz kalabalıktı. Agatha'nın çadırının önünde uzun bir kuyruk vardı. Birbiriyle konuşup gülüşen gençlerin arasından kuyruğun sonuna gelip, kalın perdeyi aralayarak içeriye girdi.
Agatha onları fark ettiğinde, kapalı gözlerinin ardından görmüş gibi sinsi bir gülümsemeyle onları karşılamıştı.
Rafi, çadırın içindeki gençleri çıkmaları için uyarırken, Sarah, Agatha'nın önünde ona meydan okuyan bir tavırla, ellerini beline yerleştirmiş bir halde dikiliyordu.
"Tekrar görüşeceğimizi söylemiştim Dedektif..." ses tonundan gereksiz bir mutluluk saçılıyordu.
"Bu da mı bir kehanetti?" diye soran Sarah'nın sesinde alay yüklüydü.
Falcı, buna her tınısında ayrı bir delilik gizli olacak şekilde gülmüştü.
"Ahhh, hayır, hayır..." kulakları tırmalayan ses tonu rahatsız ediciydi.
"Whitney ve Brian hakkında konuşmaya geldim. Hani şu kendini dönme dolabın tepesinden atıp özür dilediğini söyleyen kız, hatırladığını düşünüyorum, sonuçta sana her gelene ecel kartı çekmiyorsundur..." diyerek iğneleyici bir tonda konuştu.
Agatha Kingston'ın yüz ifadesi karanlığa büründü. Çekik ve yoğun makyajlı iri gözleri yarı kapalı bir haldeydi.
"Ayrıca, sana ait olan minivanın görüldüğü Hollywood'da, 8 kişi katledildi, iki çocuğun intihar etmesinden önce. Sana ait kısmının altını çizmem gerektiğini düşünüyorum, ne de olsa süslü laflarla göz boyayan, kafası kıyak yaşlı bir kadınsın!"
Agatha tepkisizdi.
Sarah bu tepkisizliğinin üzerine gitmesi gerektiğini bilerek devam etti."Evde kanla duvarlara yazılmış yazılardan ikisinin sahibi belli, Brian ve Whitney."
Falcının bakışları, Sarah'nın bal rengi gözleriyle buluştuğunda meydan okuyan ok gibi kirpikleri ve buğulu bakışlar ürkütücüydü.
"Bütün bunlarla ne alakan olduğunu açıklamak sana düşüyor Agatha..." dedi geriye adım atmayacağını belli eden bir tonda.
"Bana tepeden bakarsan bir aptal görürsün, bana aşağıdan bakarsan Tanrı'yı ama bana tam karşımda durup bakarsan kendini görürsün... Buraya gelenlere sadece içlerinde olanları gösterdim. Ellerine ben vermedim bıçağı, ben vermedim silahı, ben yapın demedim... "
Agatha oturduğu yerden kalktığında, hiç belli olmayan kamburu ve uzun boyu ortaya çıkmıştı. Eski elbisesinin içindeki ince bedeniyle bir iskeletten farkı yoktu.
Sarah söylediklerini sindirmeyecekti çünkü bu bir çeşit itiraftı. Bunları çocukların zihnine aşılayan, onları ortaya attığı düşüncelerle zehirleyen biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FALCININ KEHANETLERİ
Misteri / Thriller1971 yazında, Los Angeles'ın kavruk sıcağında ilk görevine başlayan Dedektif Sarah Russel, bir dizi intiharın arkasında yatan tüyler ürpertici gerçekleri araştırmaya başlar. WattpadMysteryTR yarışması haziran ayı kazananı*