sarışın, kapının yanındaki aynasında son bir kez nasıl göründüğünü kontrol etti. tatilde olabilirdi, fakat yine de güzel görünmeliydi.
görünüyordu da.
güneş gözlüğü sarı saçları arasındaydı, üstünde pembe bir tişört ve kot bir şort vardı. sade olsa da yine de güzelliği dikkat çekiyordu.
ayrıca... dün sahil kenarından ayrıldığından beri mor saçlıyı görmemişi, yani, merak ettiğinden değildi tabii ama, onu akşam yemeğinde de görmeyi beklemişti.
telefonunu cebine attıktan sonra odasından çıktı, tam koridora dönmüştü ki aklını çalmış olanı karşısında buldu.
sırılsıklam bir jaehyun, odasının kapısını açmaya çalışıyordu.
sesi duyduğunda o da taeyong'a doğru döndü, ellerini ıslak saçlarından geçirdi. saçlarından, üstünden, şortundan sular damlıyordu; ince, beyaz üstü göğsüne yapışmıştı. "günaydın."
sessizlik.
"günaydın." taeyong sonunda dikkatini cümlesine vermeye çalıştı, fakat karşısındaki görüntü işini zorlaştırıyordu.
sanki dikkatini mor saçlı adamın yüzünde tutmak yeteri kadar zor değilmiş gibi.
jaehyun gülümsedi, fazlasıyla iştah açıcı görünen bedenine kısayla yüzü çok tatlı görünmüştü yanaklarında çıkan gamzelerle.
ufak bir vedadan sonra taeyong yoluna devam etti. öylece, kendini belli edemezdi değil mi?
biraz ağırdan alması gerekirdi.
otelin restoranında, açık büfeden yiyecek birkaç şey alıp masalardan birine yerleşti.
kısa bir süre geçmişti ki, karşısındaki sandalye çekildi. "oturabilir miyim?"
taeyong jaehyun'u gördüğünde gülümseyip başını salladı, en azından artık kıyafetleri kuruydu. alnına dökülen saçları hala ıslaktı ama, idare edilebilirdi.
mor saçlının kendine odaklı bakışları altında hissettiği gerginlikle bir konu açma gereği duydu. "saat çok erken değil mi, bu saatte yüzmeden nasıl dönüyorsun?"
jaehyun boğazındaki lokmayı yuttu. "sabahları deniz bir başka oluyor, hiç denemedin mi?"
taeyong başını iki yana salladı, yüzmeye genel olarak bayıldığı zaten söylenemezdi, bir de bunu sabah sabah yapacak değildi.
"bir de..." merak ettiğini belli etmek istemezdi ama kendini tutamadı. "dün akşam, yemekte göremedim seni."
jaehyun sandalyesinde arkasına yaslandı. "evet, kasabaya inmiştim."
taeyong kaşlarını kaldırdı. "kasabaya?"
"kasabanın kendisi de çok güzeldir. hiç gitmeyi düşünmüyor musun?"
"neden böyle bir şey yapayım ki?" taeyong çatalıyla tabağındakileri didiklerken sordu.
jaehyun önemli bir şey diyecekmiş gibi masaya yaklaştı. "tanrı aşkına! çok şey kaçırıyorsun. bütün tatilini otelden çıkmadan geçirmeyi mi planlıyorsun yani?"
taeyong geri çekildi. bunun nesi kötüydü ki?
mor saçlı başını iki yana salladı, diğerine kasabayı göstermeyi aklına koymuştu. "bu akşam benimle gelmek ister misin?"
sarışın tereddüt etti; huzurlu geçirmeyi düşündüğü tatilini, bu enerji dolu adamın ellerine bırakmak mantıklı bir karar mıydı emin olamamıştı.
ama bakışlarını karşısındaki adamın büyük gülümsemesine ve heyecanla parıldayan gözlerine çevirdiğinde, içten içe vereceği cevabın ne olduğunu çoktan anlamıştı.
"olur."
🥞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hotel | jaeyong
Fanfiction"buna gerçekten bir otel diyebilir misiniz, yastığımda bir naneli şeker bile yoktu!"