jaehyun, ıslak saçlarını elindeki havluyla kurulamaya çalışırken banyodan dışarı çıktı.
beline sarılı bir havlu balkona doğru adımladı. serin hava üşümesine neden olsa da, gözüne takılan bedene odaklandı.
sarışın sahilde, kumların üstünde oturuyordu.
jaehyun iç çekti, ters giden bir şeyler vardı. dün gece onu öylece öptükten sonra sarışına bir haller olmuştu. bütün gün ondan, neredeyse, kaçmıştı. kahvaltıda veya akşam yemeğinde yoktu, mesaj attığında görmemişti.
ama onu öpen de o değil miydi?
yanına gitmeye karar verip odasına döndü. üstüne rahat kıyafetlerini geçirdikten sonra, saçlarının ıslak kalmasını umursamadan kumsalın yolunu tuttu.
kumlu zemine gelip de, yanına oturduğunda sarışın irkilmişti. "üzgünüm, korkuttum mu?"
taeyong koyu gözlerini tekrar denize çevirirken mırıldandı. "sorun değil..."
hayır, kesinlikle bir sorun vardı.
jaehyun diğerinin dizlerine yasladığı güzel yüzünü biraz inceledi, onu rahatsız eden bir şeyler olduğunu belliydi. "iyi görünmüyorsun."
taeyong güldü. "beni tanımıyorsun bile."
jaehyun'un bir an için yüzü düştüğünde sarışın dememesi gereken bir şey söylediğini anlamıştı ama jaehyun konuşmaya devam etti. "bir sorun olduğunu anlayabilecek kadar tanıyorum."
"seni rahatsız eden her neyse," jaehyun ağırlığını geriye doğru verdi. "benimle konuşabilirsin. lütfen, dürüst ol."
"seni sadece birkaç gündür tanıyorum..."
taeyong kollarını, kendine çektiği bacaklarına sararken kısılmış sesiyle konuşmaya başladı.
"ama seni öptüm, hiç düşünmeden.""yani... kötü mü hissettirdi?"
"hayır, anlamıyorsun." taeyong başını dizleri arasına gömdü. sesi boğuk çıkıyordu. "iyi, hatta çok iyi hissettirdi! sorun da bu."
mor saçlı diğerine yanaştı. "taeyong.."
sarışın başını kaldırdı, kollarına yasladı. jaehyun onun gözlerinde yaşlar birikmeye başladığını görebiliyordu.
"ya eğer sana çok bağlanırsam, o zaman ne olacak?" taeyong titreyen sesiyle sordu. "eve geri döndüğümde... darmadağın olacağım."
sarışın ona dönük olmasa da jaehyun gülümsedi. "daha başlamadan böyle endişelenirsen nasıl keyif alabilirsin ki?"
taeyong diğerine doğru döndü, dolu dolu gözleriyle bir çocuk gibi görünüyordu. "senin için söylemesi kolay. sen çok rahatsın."
jaehyun diğerinin alnına düşen sarı tutamları kulağının arkasına sıkıştırdı. bakışları boncuk gözlerinden pembe dudaklarına inmişti. "bak."
"beni öptüğünde sonuçlarını düşünmemiştin, değil mi? yine de iyi hissettirdiğini söyledin."
taeyong yanaklarının ısınmaya başladığını hissedebiliyordu. başını yanağındaki ele doğru yasladı. "ama şimdi..."
"bunun kolay olmadığını biliyorum ama," jaehyun gülümsedi. "kendini biraz rahat bırak."
"hah, sen nasıl böyle rahat olabiliyorsun ki?"
"istediğin bir şeyi düşün. aklına bir sürü kötü senaryo geliyor, değil mi?" sarışın başını salladı. "söylemen gereken tek bir şey var."
jaehyun önemli bir sır verecekmiş gibi diğerinin yüzüne doğru eğildi.
ve fısıldadı.
"siktir et."
taeyong gözlerini devirdiğinde mor saçlı bir kahkaha attı, yine de diğerinin gülümsemesini bastırdığını görebiliyordu. "iyi miyiz?"
sarışın cevap vermedi, gözlerini tekrardan sakin denize çevirmişti. fakat elini, kumların üstündeki elle birleştirdiğinde jaehyun alması gerek cevabı almıştı bile.
elleri birbirlerine kenetli, huzurlu sessizliklerinde oturmaya devam ettiler.
odalarına dönene kadar taeyong'un aklında diğerinin söyledikleri dönüp duruyordu.
istediğin bir şeyi düşün.
eli kapı kolunu bulduğunda arkasına döndü, anatharını arayan mor saçlıyı biraz izledi.
aklına bir sürü kötü senaryo geliyor, değil mi?
ona seslenmek için kendini hazırladı, kapı kolundaki eli sıkılaşmıştı.
"hey."
söylemen gereken tek bir şey var.
jaehyun anahtarını deliğinde bırakmış, merakla ona doğru dönmüştü.
siktir et.
"içeri gelmez misin?"
🐚
sizce fluff fluff dedigim kitaba smut
yazmis miyimdir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hotel | jaeyong
Fanfiction"buna gerçekten bir otel diyebilir misiniz, yastığımda bir naneli şeker bile yoktu!"