Normalleri günlük güzellik geçen, dışarıda sessiz sakin bir insan kalabalığına sahip olurdu Asterda ülkesinin geceleri. Ama bu gece diğerlerinden farklı olarak hiç de normal bir gece değildi.
Bu gece kimisi bizzat olay yerindeyken kimisi de o tatlı rüyalarındayken dışarıda güzelce bir hengame kopuyordu. Dışarıdakiler bu hengamenin sesinden kaçışıyordu. Tabii bu ses ölü olsa uyanır derecesinden bir ses olduğundan evlerdeki o tatlı rüyalara dalanların rüyaları da kaçıyor ve sahiplerini uyandırıp onlara adeta kalk emiri veriyorlardı. İşte o tatlı rüyaların sesten dolayı uyandırdığı kişilerden biriydi Ranet.
Ranet sesi hemen duymasıyla korkmuş bir şekilde uyandı. Ve sonra ne olduğunu anlamaya çalışmak için hemen yanı başında bulunan camı açtı. Ranet'in evi meydanın tamamını ayaklar altına alabilecek yükseklikte bir yerdeydi. Ve başını dışardan çıkardı. Sesleri hala duyuyordu ama net olarak orada ne olup bittiğini bilmiyordu. O yüzden daha iyi görebilmek için hemen yatak yanındaki komodinin alt çekmecesini açıp oradaki dürbünü aldı -Ranet bazı geceler yıldızları seyretmeyi severdi ve yıldızlara daha iyi bakabilmek için o dürbün oradaydı- Dürbünü aldıktan sonra hemen tekrar başını camdan çıkardı ve dürbünü gözüne getirerek meydandaki kalabalığı taramaya başladı.
Gördüğü manzara karşısında şaşırmıştı. O da neydi öyle dışarıda bir adam elinde bir şey ile insanların peşinden koşuyordu.
Ranet daha dikkatli bakışlarla adamın elindekinin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Biraz daha dikkatli baktığında onun bir silah olduğunu anladı. Ve sanki hediye dağıtır gibi havaya kurşun dağıtıyordu. Ranet acaba o silahtan çıkan kurşunlar birilerine gelir mi diye düşünürken bir pat! sesi duyuldu art arda dört tane kurşun sesiydi bu. O kaçışan insanlardan dördü hayatta değildi artık. İnsanlar o silahtan çıkan kurşunların isabet ettiği yere kanlar içinde yığılan cesetleri görünce zaten yüksek olan hengamenin sesi daha da artmıştı. Adam da kendi yarattığı eserleri görünce önce biraz şaşırıp kaldı sonra kaldığı yerden kurşun yağdırmaya devam etti. Ranet dürbünün görüş alanını adamdan çekip kaçışan insanlara doğru tuttu. Tam o sırada ilginç bir şey gördü. Herkes elinde silahlı adamdan kaçarken bu ilginçliği ayırt etmesini sağlayan birini, diğerlerinin aksine adamdan kaçan değil o adamın peşinden koşan birini hem de erkek değil kız olan birini.
Kafayı mı yemişti bu kız diğerleri kaçışırken bu neden adamın olduğu tarafa gidiyordu? Ne yapabilirdi ki?
Bir süre daha Ranet bu kızı izlemeye devam etti...
Adam ne tarafa gitse o tarafa gidiyordu. En sonunda adam durunca o da durdu. Adamda öyle bir yerde durmuştu ki Tam Ranet'in evinin altındaydı şu an. Ranet bir bağırsa hem kız hem de adam duyardı.
Kız ile adamın aralarında camdan hesaplanabildiği kadar neredeyse iki buçuk metre mesafe vardı. Sonra kız öfkeli ama odaklı bakışlarla bir yere bakakaldı. ''Korku nöbeti mi geçiriyordu acaba? Ama şimdi nöbetin sırası mıydı? Kurşunlar ona da gelip onu öldürebilir.'' diye aklından düşünceler geçti. Ranet daha fazla kendini tutamayıp bağırdı ''Kaçsana!''
Kızdan hiçbir tepki gelmemişti. Oysa duymaması imkansızdı. Acaba sağır mıydı? Bakışlarının da yönü de hala değişmemişti. Nereye bakıyordu bu kız bu kadar odaklanmış bir şekilde. Ranet bu sefer dürbünüyle kızın bakışlarını takip ederek bu bakışların nereye değdiğini görmek için harekete geçti. Ve o bakışların neye değdiğini gördü. Kız gözlerini adamın kafasının arkasına dikmişti. Salak mıydı bu kız? Neyi amaçlıyordu ki, bakışlarını onda tutarak telepatik iletişim yoluyla adamın kafasını kendisine mi döndürecekti sanki.
Ranet dürbünü tekrar kıza doğru çevirdi. Ve kız hala oradaydı ve kaçmaya da niyeti yoktu. Acaba gerçekten korku nöbetimi geçiriyor diye baştan aşağı süzdü onu Ranet -mavi saçlıydı ve açık tenli gibiydi. Sarı t-shirt, siyah deri ceket ve siyah bir pantolon vardı üstünde- Tam süzmeyi bitirmişti ki, kızda bir hareketlilik gördü. Ranet içinden kızın aklının başına gelip kaçmaya yeltendiğini geçirdi ama nafileydi. Kız adam ile arasındaki mesafeyi en az bir metre kapatacak kadar daha da gitti adama doğru. Eskisinden daha yakındı artık. Mesafeyi kapadıktan sonra yine bakışlarını adama doğru tuttu. Ranet ne yapmaya çalışıyor bu kız diye düşünürken bir güm sesi duyuldu. Bu ses doğrultusunda irkildi Ranet ve bu sefer dürbünü o güm sesinin geldiği yere doğru tuttu. Ki bu görüş alanını ayarlamak için dürbünle fazladan uğraşmasına gerek yoktu çünkü hemen kızın bakışını tuttuğu yerden geliyordu o güm sesi yani adamdan. Ve o an anlatsalar inanmazsın denilecek türden bir şey oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAMGALI DOĞANLAR
FantasySonsuz Mühürle Lanetlenen Kabilin Soyundan Damgalı Doğanlara Kadar Uzanan Bir Hikaye