Etrafı hafifçe sis perdelerinden oluşan bir meydanın içinde fırtınalar kopuyordu. Bir yandan rüzgarlar delicesine eserken bir yandan da dejavu misali tanıdık bir kargaşa sesi geliyordu. Neyin nesiydi bu ses diye düşünceler yükseliyordu akıllardan.
Birden bu ortamda iki çift kahverengi göz açıldı. Bu gözler oluşan seslerin kaynağını görüyordu. O da neydi? Bir adam elinde silahla insanları kovalıyordu ve geçen bir kovalamaca merasiminin ardından kurşun alayı başlamıştı. Şeker misali kurşun dağıtılıyordu insanlara. Artık kaçışan insanlardan birkaçı yoktu. Aklına takılan bir şey vardı bu bir çift gözün, herkes kaçışırken neden kendisi mıh gibi olduğu yerde duruyordu, neden o da kaçmıyordu?
Bu soru selinin barajını tıkayan bir ses duyuldu. Bir pat sesi. Bu sesin nereden geldiğini anlamak için kafasını çevirdi ama bir şey daha olmuştu o sırada tam kafasını çevirdiği esnada yeri değişmişti başka bir konumdaydı. Sanki kendisi bir kuklaymış da yukarıdan ipleriyle onu kontrol eden bir kuklacı varmış gibiydi. Bir anda olmuştu her şey. Nerede olduğunu anlamak için yine etrafına bakındı ve anlayamadıdı. Şu an tam da pat sesinin geldiği noktanın oradaydı bunu da sesin bir daha onun yerinin değiştiğinde tekrarlanmasıyla birazdan yaşanılacaklar doğrultusunda her şeyin farkına varacaktı. Tabii ses onun yer değiştirmesiyle birlikte tekrarlanmasıyla irkilince sesin geldiği kaynağa bakmıştı. Arkasını döndüğünde karşısındaki manzara tüylerini diken diken etmişti. Sanki üstüne kan yağmuru düşmüş gibi kanlar içinde olan adamın dehşet bir biçimde yere yatışını izliyordu. Başkası olsa bu manzara yüzünden çoktan irkilip kaçmıştı ama Ranet ne irkilmişti ne de kaçmıştı. Orda dikine durup yerde iki seksen yatan adamı aşağıdan yukarı doğru süzüyordu. Sıra adamın kafasına doğru geldiğinde işte o zaman irkilmişti adamın süzülecek kafası yoktu, o pat sesi bu adamdan çıkmış olması gerek diye düşündü Ranet. İşte tam da o sırada anlamıştı bu gözler nerede olduğunu. Bu gözler dün gece kopan kıyametin tam da içindeydi. Ama neden?..
Ranet azca bir zaman geçtikten sonra bir şeyin daha farkına varmıştı. Eğer bir tekrarın içindeyse, hem de dün geceye ait olan bir tekrarın içindeyse, o zaman bir şeyi daha görebilirdi. O bir şeyi, bir kişiyi görebilmek için hemen sağa sola bakındı ve tam önüne dönerken gözlerinin önünde duran apaçık ayrıntıyı fark etti. Hem bu adamın öldüğü yerin oradayken ayrı zamanda birinin de arkasındaydı, mavi saçlı ve sarı giysili bir kızın arkasında. Ve işte aradığını bulmuştu bu gözler. Dün gece Ranet'in gözüne takılan bakışlarıyla bir şeye sebep olan kızdı bu. Dün gece ki gibi kız sahnesi bekleyen rolünü en iyi şekilde ezberlemiş bir aktör edasıyla yerini aldı. Önce adamın olduğu yere doğru gidip durdu sonra adama doğru eğildi ve büyük ihtimal şimdi de adamın cesedine muzip bir gülümseme atıyordu sonrasında da bir şeyler fısıldayacaktı. Arkası dönük olduğu için anlamıyordu ama dün gecenin şahidi olduğu için biliyordu bu kahverengi gözler orada ne olduğunu...
Ve şimdi sıra o malum sahnedeydi kızın kaçış sahnesinde. En son fısıldamayı da yaptıktan sonra seke seke kaçmaya başladı kız.
Ayakları sıkıcasına düğümlü o gözlerinde ayakları çözülmüştü ve kaçan kovalanır misali başlamıştı o da kaçanı kovalamaya. Asterda Meydan Parkı'na doğru geldiğinde oradaki yolun içinden girmişti kız, kahverengi gözlerde oraya girdi ve o yola girdiğinde kız ortalıktan kaybolmuştu. Yolun sonuna gelindiğinde duvara dayalı bir ayna vardı. Gözler yolun sonuna vardığında aynanın karşısına doğru gelince durmuştu. Kendine bakıyordu. Kendi aynada görünce gözler değişmişti o gözler artık Ranet'in bedeniydi. Ranet bir anda kendini aynada görünce korkmuştu, terler akıyordu bedeninden. O korkuyla girdiği yoldan çıkmak için arkasını dönmüştü. Gidiyordu girdiği yolun sonuna doğru. Varmıştı artık. Ve tam o anda karşısında biri vardı ama bu biri fiziki değil manevi biriydi, etten kemikten değil ruhaniydi. Ranet bu ruhu çok iyi tanıyordu. Bu ruh dün gece ona göğe yükselirken bakış atıp gülümseyen ruhtu. Ama burada ne işi vardı ki? Sahne kurallı gidiyorsa eğer onun şu anda göğe yükselmesi gerekiyordu. Ranet bu soruyu anlaşılan sesli düşünmüş olması gerekiyordu ki karşısındaki ruh cevap verdi;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DAMGALI DOĞANLAR
FantasySonsuz Mühürle Lanetlenen Kabilin Soyundan Damgalı Doğanlara Kadar Uzanan Bir Hikaye