Annie zihni gerçekliğe geri dönerken kıpırdandı. Bedeni bir taş kadar ağırdı ve kendinj kaldıracak gücü bulamıyordu. Başını yasladığı yerin yumuşaklığı ve sıcaklığıyla yavaşça gözlerini araladı. Saçlarındaki ellerin sahibine götürdü gözlerini ancak Sera' yi hemen burnunun dibinde görmeyi beklememişti. Biraz sonra da Sera' nın kucağınca olup ona yaslanarak uyuduğunu farketmişti. Sera dikkatlice kendisine bakıyordu.
"İyi misin Annie?"
"İyiyim... Neler oldu?"
"Ortalık baya karıştı. Abin ve Alice kardeşini bulmaya gittiler."
"Onlar iyi mi?"
"Gayet iyiler. Kardeşinin de güvende olduğuna eminim. Sen nasılsın?"
"Yorgunum..."
"Böyle olman çok normal. Biraz daha dinlen ve kendink zorlama. Öğrencileri hala tahliye etmeye başlamadılar."
Sera' nın sözleriyle başını tekrardan yerleştirdi ve gözlerini kapattı Annie. Bedeni bu kadar ağırken ve başı bu kadar ağrırken böyle bir teklifi reddetmeyecekti elbette. Okul sanki çok normalmiş gibi bir de Satanas çıkmıştı başına ve bunların üstesinden nasıl geleceğini bilmiyordu... Geri uykuya dalacakken yaklaşan ayak sesleriyle dikkatini seslere verdi.
"Annie hala uyanmadı mı?"
"Uyandı ama yorgun duruyordu. Tekrardan uyumasını söyledim. Kardeşin nerede?"
"Az önce mesaj attı. Spor salonunda kalmışlar ama iyiymiş. Yanında birilerinin olduğunu söyledi."
"Sevindim."
Andrew yorgunca yanlarına oturdu ve iç çekti. Amane için fazla endişelenmişti ve neredeyse kalbininin duracağını sanmıştı. Alice yanına oturup elini onun omzuna koydu ve ona gülümsedi. Andrew Alice' in bu hareketi karşısında kalbinin az önceki gibi hızlandığını hissetti. Şu kargaşada bile güzel ve düşünceli olmayı nasıl başarabiliyorsun Alice? Başını iki yana sallayıp düşüncelerinden sıyrıldı. Bunu düşünmek ve sevdiği kıza hayran hayran bakmak için doğru zaman değildi. Zaten okuldan gelen anonsla dikkatli diger herkes gibi okula dönmüştü.
"Tüm öğrenciler, lütfen teleaşa kapılmadan yacaşça okuldan çıkın. Birbirinizi ezmemeğe dikkat edin lütfen."
"Sonunda... Annie' yi alsam iyi olur."
"Sorun olmaz Andrew. Ben halledebilirim."
"Ailen merak etmez mi?"
"Benim ailem yok, yalnız yaşıyorum."
"Anladım... O zaman sen de bizimle gelsen iyi olur Sera. Zaten ortalık şu sıralar pek güvenli değil, bir de yalnız kalıp tehlikenin daha da içinde olmanı istemeyiz."
"Teşekkür ederim. Büyük mutluluk duyarım."
Sera Annie' yi kucaklayıp dikkatlice ayağa kalktı. Kalktığınca Annie refleks olarak ona tutunmuştu. Annie' nin bu hareketiyle gülümsedi Sera. Bana gerçekten güveniyorsun, değil mi güzelim? Andrew ve Alice de ayağa kalkarlarken Andrew hızlıca Amane' yi aradı ve oldukları yere gelmesini söyledi.
Amane biraz sonra yanında dün gördükleri çocukla beraber geldi. Hepsi şaşkınca onlara bakarken çocuk samimice gülümseyip onlara el salladı. Amane her zamankinden daha sessiz duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oblivion
Fantasy"Tatlı Annie... Eğer beni benimsersen senin iyilik meleğin, benden mefret edersen senin şeytanın olurum... Gerçi elindeki güçlerle sen meleğin olmam biraz zor gibi duruyor..." "Güçler mi..? Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum..." En sonunda ay...