•Takım Elbise•

21 3 21
                                    

"Günaydın... Amane daha uyanmadı mı?"

"Sabah erken çıktı Annie. Kahvaltıya yetişeceğini söylemişti, herhalde birazdan gelir."

  Annemi başımla onayladım ve gözlerim oturma odasında oturup bir şeyler izleyen Alice, Andrew ve Sera' ya gitti. Bakındığımda babam yoktu. Bahçede olmalıydı. Uysal adımlarla bahçeye çıktım. Cidden oradaydı. Her zamanki yerine oturmuş gökyüzüne bakıyordu. Ne zaman bir şeyi fazla düşünsen burada oluyorsun... Yanına gidip oturdum. Bakışlarını gökyüzünden alıp bana çevirdi. Bana yorgunca bakarken gülümsedi.

"Günaydın Prensesim, iyi uyudun mu?"

"Evet... Sen uyumadın mı?"

"Uyku tutmadı."

"Dünkü olanları fazla mı kafana taktın..?"

"Takmak değil, sadece düşünüyorum. Lex' in hareketleri mantıklı değil ve sizlerin zarar görmesini istemiyorum... Bir yol bulmaya çalışıyorum."

"Yalnız düşünmene gerek yok Baba. Birlikte düşünebiliriz. Kendini bu kadar yorma."

"Benim küçük kızım büyümüş de sırtımdaki yükleri mi azaltıyormuş?"

  Gülüp saçlarımı karıştırdı. Ben de güldüm ve ona sarıldım. Bana sıkıca sarılırken saçlarımın arasına bir öpücük kondurduğunu hissettim. Bir anda kendimi gülümserken buldum. Bu kadar karmaşık olaylar yaşansa da Babamın hep yanımda olması ve bana sıkıca sarılması bütün sorunlarımı yok ediyordu.

"Annie! Andy Amca! Kahvaltı hazır!"

  Alice' in sesiyle birbirimizden ayrıldık ve ayağa kalktık. El ele eve girdik. Biz girdikten hemen sonra kapı çalmış ve Andrew kapıya bakmaya gitmişti. Bizler de masaya yerleşmiştik. Andrew yanında tanıdık ama bir o kadar yabancı görünen kızla yanımıza helince bir an için duraksadım.

  Amane uzun, düz saçlarını katlı kestirmişti ve şimdi saçları önceki halinden daha dalgalı görünüyordu. Tam ortadan iki tarafa ayrılan tatlı bir kahkül vardı alnında. Saç uçları pembeye boyanmıştı. Bizler onu şaşkınca incelerken o derin bir nefes alıp gözlerini yere dikti.

"Farklı bir şey denemek istedim..."

  Masadaki diğer kişilere baktığımda babamın gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Alice hayranlıkla Amane' ye bakarken Sera ona gülümsüyordu. Annemin de yüzünde gururlu bir gülümseme vardı. Andrew sanki bir şey hatırlamış gibi bakıyordu ama... ne hatırladığını bilemezdim elbette. Babam da sonunda gülümseyip hızlıca onun yanına gitti ve ona sıkıca sarıldı.

"Çok yakışmış güzelim. Hiçbir şey beni kendi yolunda yürumenden daha çok mutlu edemez."

  Amane de gülümseyip ona sıkıca sarıldı. Alice ile bir an için göz göze geldiğimizde bilmediğimiz bazı detaylar olduğunu anlamıştık. Bunu bir ara öğrenmemiz gerekti ama şu an bunun zamanı değildi. Çünkü açım. Babam ve Amane de masaya oturduklarında annem Amane' nin saçlarını okşadı. Bizler de, daha çok ben, kahvaltılarımıza gömüldük.

•••

"Okula gitmeyecek miyiz yani?"

"Bu hafta değil. Okulun toparlanması ve güvenlik önemlerinin arttırılması için bu süre gerekliymiş. Okula özel polisler gönderilecekmiş."

"Anladım... Bizler evde ne yapacağız?"

"Ders çalış Andrew. İşin ne?"

"Eee... Benim ocakta yemeğim vardı... Eheh..."

OblivionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin