× 22 × Karşı Konulamaz

1.1K 95 369
                                    

Meerhabaaa!!! Yeniden bir kitap rekoru kırııp en uzun bölümü yazdıım!! Bu bölüm tam 5702 kelime ve özenle, sizler için, bu nefis parmaklar tarafından beş gündür bölüm yayınlamıyor oluşumun telafisi olarak hazırlandı ♡ Sizleri çok seviyorum, okuduğunuz ve bu hikayeye ortak olduğunuz için çok ama çok teşekkür ederim. Harikasınız! ♡

▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎ ▪︎

Giriş ekranına adımı yazdım: Ceyla Deniz.

Parmaklarımın klavyenin tuşuna çarparken çıkarttığı sesler sabahın bu derin sessizliğini bozuyordu. Dışarıda yeni bir günün doğduğunu haber veren kuş sesleri bu huzurlu sabahı motifliyor gibiydi.

Birkaç gece önce olan fırtınadan beri Abant'ta hava çok güzeldi. Sabah meltemi esiyordu açık pencerelerden içeriye. Beyaz perdeler uçuşuyordu.

Kulağımdaki kulaklıktan 'No Land' müzik grubunun 'Düşünme Kaybolursun' şarkısı çalıyordu son ses.

Kulağımdaki kulaklıktan 'No Land' müzik grubunun 'Düşünme Kaybolursun' şarkısı çalıyordu son ses

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir iki gündür üzerinde çalıştığım tercih listemde yeniden göz gezdirdim. Araştırma yaptığım sayfalar hala yan sekmelerde açık duruyordu. Önümdeki defterden ilk başlığa baktım: 'Sanat Tarihi'. Benim için oldukça ilgi çekici bir bölümdü.

Günlerimi geçirdiğim bu eski çiftlik evi başta güzel gelse de, tek başıma yapacak bir şey bulamadığım için sıkılmaya başlamıştım. Annem ve Can Bey'in benim yüzümden yarım kalan bir balayıları vardı ve bu yüzden arada bir onları yalnız bırakmak için göl kenarında vakit geçiriyordum. Zaten Aksel de sıkılıp gitmişti. Hoş, olsa bile benim için onun bir önemi yoktu ki! Boş ver Ceyla, sana ne?

O gece neden öyle apar topar gittiğini merak etmiştim sadece. Daha önceden mi karar vermişti buna? Çünkü 'Siz geldiğinize göre burada daha fazla kalmama gerek kalmadı' demişti. Benimle geçirdiği zamanları, beni yalnız bırakmamak için bir zorunluluk olarak mı görüyordu Aksel? Yoksa sadece söylediği gibi, 'Alina' denen o kız her kimse onun başına bir şey geldiği için endişelendiğinden mi gitmişti?

Aksel gittikten sonra Can Bey bu konu üzerine bir yorum yapmıştı bir ara. 'Aksel'in düzensiz ve darmadağınık hayatına güneş gibi doğup onun kendine çeki düzen vermesini sağladı' Aman ne hoş cümle! Hoştan ziyade boş ya aslında.

Yani sonuçta Aksel'in ilişkileri beni herhangi bir şekilde ilgilendirmiyor ama onun bozuk kişiliğini hiçbir insanın toparlayabileceğini düşünmüyorum. Bir buçuk sene birlikte olduktan sonra Can Bey'in sebebini bilmediği bir biçimde ayrılmışlar. Belki yeniden barışırlar diyordu şimdi. İyi, barışsınlar. İlgimi çekmiyor. Bana ne ki...

Ama yine de, dünyada Aksel'den en son bekleyeceğim şey birisiyle böyle uzun bir ilişkiye yaşamak olurdu herhalde. Bir kere, onun karakteri sadık değildi. Bencil ve küstahtı. Kendine aşıktı. Kendinden başkasını sevmesi bile mümkün değildi ki Aksel'in! Ne diye o kızla o kadar uzun süre birlikte olmuştu acaba merak ettim.

▪︎Güzeştâh ▪︎ || - d e v a mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin