1. BÖLÜM

885 22 5
                                    


Çoook acemiyim bunu göze alarak değerlendirirseniz çok sevinirim. Keyifli okumalar🖤

Karşımdaydı . Sanki ardan 5 yıl geçmemiş de yine
her zaman ki soğukluğu ile işten çıkıp eve gelmiş gibi karşımdaydı. Bu mümkün müydü? İnsan bu kadar yıl görmediği halde hala aynı hissedebilir miydi ? Ya da hala aynı hissettirebilir miydi ? Hem acı, hem sevda, hem de hasret öyle bir kucaklamıştı ki kalbimi nefesim kesildi neredeyse. yurt dışından ne zaman gelmişti acaba ,ne zamandır aynı havayı soluyorduk , aynı gökyüzü altında kaç gecedir uyuyorduk acaba ?  Gerçi şu an daha mühim konular vardı hayatımızda . Ve aramızda dili ilk çözülen o oldu;

- Senin burada ne işin var ?

Yani insan boşandığı kocasıyla her yerde karşılaşabilir ancak buna müvekkilinin evi dahil olmamalıydı ya. Ses tonu ilk evlendiğimiz günle aynıydı. Tek kelime ile hissiz. Tabii ben o zamanlar bunu anlamamak kabul etmemek çok çabalamıştım kabul ediyorum. Aşıktım arkadaşlar yargılamayalım please.

-Kerim beyin avukatlığını yapıyorum. Ya sen, senin ne işin var burada?

-Kerim benim üniversiteden arkadaşım. Onu görmeye geldim.

Lafı çokta uzatmak istemediği açıktı aslında. Benimle uzun zamandır böyle konuşuyordu zaten . Yani 5 yıl önce öyle konuşurdu. Gerçi bende bir an önce kurtulmak istiyordum bu ortamdan.
Bizi karşılamak için gelen hanımefendiye hitaben ;

- Kerim bey ne zaman gelir acaba ? Benim başka randevularım da var da .

Kadın hafif tebessüm ederek ;

- Birazdan burada olur efendim. Dedi.

- Teşekkür ederim.

Kadın salondan çıktıktan sonra aramızda derin bir sessizlik oldu. Ve sonunda sessizliği yine o bozdu;

- Demek bitirdin okulu. Avukat olmayı başardın.

Ses tonundan şaşırdığı belli oluyordu .Benimle herhangi bir şekilde gönüllü iletişim kurması da beni şaşırtmıştı . Zira zorunda olmadıkça konuşmazdı benimle. Şaşkınlığımı sesime yansıtmadan cevapladım onu;

- Evet. Bitirdim okulu. 2 yıldır da mesleğimi yapıyorum.

Birbirimizden öyle bir gitmiş ki biz hiçbir izimiz kalmamış gibiydi. Benden onda bir şeyler kaldığını bilmek, bir şeyler hatırlaması özellikle beni sevmediğini ağzından duyduktan sonra garip hissettirmişti. Kimi kandırıyordum ki sevinmiştim işte. Ama bunu yansıtmamayı çok iyi öğrenmiştim.

Öyle zamanlar yaşadık ki mutluluğumu da hüznümü de kendime saklamayı öğrendim.
Tüm hislerini kendi başına yaşamaya alışmak diye bir şey var ; en mutlu anında da, acıdan nefes alamazken de yalnızsın. Ama öyle bir yalnızlık ki tek kaldıkça duruşunu dikleştiriyor. Bir yerde okuduğum, hayatımın neredeyse ortasına koyduğum ,çok sevdiğim bir söz vardı '' sırtını kendine yaslayan dik yürür '' diye. Tam olarak böyle oluyor. Kırdıkları yerden yeşerdim ben ,kökleri uzun, ayakları yere sağlam basan ,her ihtiyacını kendi halledebilen çok güçlü bir kadın oldum. Bir insanı en çok yıkan şeyin beklentiler olduğunu öğrendim mesela. Beni seveceğini beklemek, beni özleyeceğini beklemek, şimdi değil ama yanımda olmak isteyeceğini beklemek..... Hep bekledim , hep. Sonra anladım ki beklemek Ankara'ya deniz, Adana'ya kar beklemek gibiymiş, ve beklentiler her zaman üzermiş.

- Tebrik ederim.

Dedi yine aynı hissiz ses tonuyla. Bir an önce gitmek istiyordum buradan. Yoksa içim dışıma çıkana kadar oturup ağlayacaktım. Ve bunu onun karşısında yapmak en son isteyeceğim şey bile değildi . Hadi ama kimse aşkından ölerek ayrıldığı kocasıyla tekrar karşılaştığı ilk anda virane bir şekilde görünmek istemez.

- Teşekkür ederim .
Dedim kısaca . Tam o sırada Kerim bey girdi içeri. Önce bana dönerek ;

- Hoş geldiniz Avukat hanım. Dostum sen de hoş geldin. Tanıştırayım avukatım Afra hanım ve üniversiteden arkadaşım Merih Saraç.

Tam zaten tanıştığımızı söyleyecekken

-Memnun oldum avukat hanım.

Dedi. Beni hiç tanımıyormuş gibi yaptı. Hiç bozmadım, kendi bilirdi. Bu saatten sonra zaten hayatıma dahil olur mu acaba beklentisini düşünemezdim. Yıllarımı acabalar ile harcamışken bir yenisine daha katlanamazdım. Yeterince yıpranmıştım. Sonra Kerim bey düştü aklıma.
Gariptir ki Kerim beyi düğünümüzden de hatırlamıyorum, muhtemelen gelmemişti. Çünkü hiçbir detayı silinmemişti aklımdan  düğümüzün. Onun ise zerresini hatırlamadığına emindim.
Bende onun gibi yaptım ve ;

-Bende memnun oldum.

Dedim kısaca. Daha sonra Kerim beye dönerek

-Kerim bey ben benden istediğiniz antlaşmaların hukuki boyutlarını inceledim, değiştirilmesini istediğiniz noktaları tekrar düzenledim. Başka bir isteğiniz yoksa bana müsaade, başka görüşmelerim de var da.

Diyerek ortamdan bir an önce kaçmak istedim.

- Her şey için teşekkür ederim Avukat hanım. Bir kahvemizi içseydiniz.

Dedi tüm kibarlığıyla. Ancak içimde ki fırtınalar dışarıda kopmadan buradan uzaklaşsam iyi olacaktı.

- Çok naziksin. Teşekkür ederim ancak dediğim gibi başka görüşmelerim de var size iyi günler görüşmek üzere.

Dedim ve Merih'in yüzüne hiç bakmadan çıkışa yöneldim. Evden çıkıp arabama bindiğimde içeride ki tüm hissizliği ile duran kadın gitmiş yerine tüm kırılganlığı ile bir kız çocuğu gelmişti. Nefesim kesilene kadar ağladım. Ne ilk ağlayışımdı onun İçin bu , ne de son olacaktı biliyorum. Çünkü benim imtihanım hep o olacaktı. Ve işin en kötü yanı ben ondan başkasının olmasını da hiç istemedim ve istemeyecektim.

Ben Afra Deren. Kendi celladına vurgun, kendi acılarına sadık bir kadınım. Benim hikayem bitti sandığım yerden başladı.





Eleştiri ve yorumlarınızı bekliyorum 🤍

Yıllar Geçmiş ÜstümüzdenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin