Kelimeler de kurşun olabilir bazen.....Çok uzun zaman olmuştu onu görmeyeli. En son beni suçladığı ve ona kendimi anlatmaya çabaladığım gün karşılaşmıştık. Hakan bey vardı karşımda elini tuttuğu bir hanımefendi ile birlikte. Abi demek gelmiyordu artık içimden. Kabul ediyorum onu suçlayamazdım ancak onu kendi abim yerime koyduktan sonra beni hiç tanımamış gibi tavır göstermesi çok kırmıştı beni, hele ki kocaman karnımla birlikte hayatta yalnız kalmışken. Zaten sonrasında da yeğenleri olacağını bilmesine rağmen ne çocukları görmek istemişti ne de bir kere olsun bir şeye ihtiyacın var mı diye bana sormuştu. Aramızda ki sessizliği o bozmuştu. Yüzünde gerçek olduğunu bildiğim tebessüm ve aynı zamanda da şaşkınlıkla konuşmuştu.
-Afra, çok şaşırdım ve sevindim nasılsın?
Sahte bir gülüş yerleştirmiştim yüzüme. Bu kadar yıl sonra nasılsın diye sorması çok absürt kaçmıştı.
-Gördüğünüz gibiyim Hakan bey, siz nasılsınız?
Yüzünde ki tebessüm solmuştu.
-Bey mi , gerçekten mi?
Ben cevap vermeden yanında ki hanımefendi tatlı bir şekilde bakarak söze girmişti.
-Hakan bizi tanıştırmayacak mısın sevgilim ?
Hakan bey hemen ilgisini hanımefendiye vermişti. Eliyle beni göstererek devam etti:
-Tabii ki hayatım, Afra...
Biraz duraksamıştı , belli ki nasıl devam edeceğini bilememişti. Yardımcı oldum ben de hemen.
-Eski bir aile dostu diyebiliriz.
Yüzüme biraz baktıktan sonra sevgilisine döndü.
-Evet aile dostu. Merve sevgilim.
Kız çok tatlıydı, yüzünde ki sevimli tebessümle birlikte elini uzattı tokalaşmak için.
Çok bekletmeden uzattım bende elimi.
-Memnun oldum.
Gözü çocuklara dalmıştı.
-Maaşallah ne kadar tatlılar senin çocukların mı?
Onun tebessümü bana geçmişti şimdi.
-Evet, Kızım Ömür ve oğlum Alparslan.
Tabii ki benim çok bilmişler yerinde duramadı ve ikisi birlikte uzattılar ellerini aynı anda söze girdiler.
-Meymun oldut bişde.
Merve yüzünde ki kocaman gülümsemesi ile çocuklarla aynı boya inerek onlarla tokalaşmıştı.
Hakan beyin ilgisi de çocuklara kaymıştı. Pür dikkat onlara bakıyordu. Bu ilgisinin beni şaşırttı açıkçası çünkü varlıklarını bilmelerine rağmen ne annesi ne de kendisi bir kere bile çocukları sormamışlardı. Gerçi onlar benim ikizlere gebe olduğumu da doğal olarak bilmiyorlardı.
O da sevgilisi gibi çocuklarla aynı boya inerek onlarla konuşmak istediğini belli etti. Elini tokalaşmak istediğini anlatırcasına uzattı çocuklara.
-Merhaba, ben Hakan. Ben de sizinle tanıştığım için çok mutlu oldum.
Oğlum adeta bu ailenin erkeği benim dercesine, tehlike olarak gördüğü hemcinsine karşı sözü kimseye bırakmadan devralmıştı. Yüzümdeki tebessümle onlara bakıyordum.
-Bişde meymun oldut Hatan bey.
Hakan bey şaşırmış bir şekilde Alparslan'a bakıyordu. Ona bey demesini beklemiyordu muhtemelen. Ama çocuklarımda en sevdiğim özelliklerden birisi de ben birisine'' bu şekilde hitap edin'' demediğim sürece yeni tanıştıkları insanlara ben nasıl hitap ediyorsam öyle hitap ediyorlardı. Zaten Alparslan da Hakan beye hitap ettikten sonra tekrar benden onay almak istercesine bana bakmıştı. Bende gözlerimle onay vermiştim ona. Hakan bey Alparslan'ın ona bey demesinden hoşlanmamıştı belli ki. Ve beni de şaşırtan o cümleler dökülmüştü dudaklarından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıllar Geçmiş Üstümüzden
Literatura FemininaGözden ırak olunca gönülden de ırak olur sanıyorsun ya, aslında öyle de oluyor. "O çok eski bi' sevdaydı bitti" diyorsun, "Varla yok arası hatırlamıyorum bile" diyorsun. Unuttum sanıyorsun ama biri yanından geçerken onun gibi yürüyor, onun gibi bakı...