bu kadar uzun zaman keyfim bozulmadı, sürekli gülüp durdum diye felaketin beni bulacağını biliyordum. bugünün gelip çatacağını biliyordum ama ben hala hazır değilim ki, hiç hazır değilim tüm bunlara.
gideceğine hazır değilim, her yerinde seninle bir anımız olan bu dairede kendi başıma kalacağıma hazır değilim, seni görmemeye, kokunu soluyamamaya, ellerimi öldüğüm beline saramayacak olmama, benden gidecek olmana hazır değilim.
olmayacağım da.
asla.
bunun bu kadar zor olduğunu bilmiyordum. bana gelip "los angeles'a çağırıldım! aylardır başvurumu kabul etmelerini bekliyordum. öyle mutluyum ki!" diyerek sevinçle boynuma atlamanın bu kadar zor olduğunu bilmiyordum.
başvuru yaptığını da bilmiyordum.
şu an hiçbir şey bilmiyorum, kapına gelip gitmemen için yalvarmak veyahut son bir haftayı seninle geçirmek yerine salak gibi kağıda bir şeyler yazıyorum. asla okumayacağın saçma salak cümleler. edebiyatım iyi bile değil benim, niye böyle boktan bir şeye kalkıştım onu da bilmiyorum. bundan sonra ne yapacağımı ve sana şu bir haftada nasıl davranacağımı bilmiyorum.
senin üst katımda, sürüklediğin bavul seslerin kulaklarıma dolarken ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. yalnızca sigara ve senin birkaç saat önce getirdiğin portakal suyunu içiyor, içine göz yaşlarımın damlamasına izin veriyorum.
bitik durumdayım, tam anlamıyla bitiğim. ne yapacağım sensiz? nasıl nefes alacağım, nasıl devam edeceğim?
görüşür müyüz ki, ister misin benimle konuşmak?
ya da seninle taşınmamı ister misin?
bu çok bencilce biliyorum ama taehyung... aklıma hiçbir şey gelmiyor. gidersen ölürüm. gidersen mahvolurum.
bir daha kaldıramam bunu, gidişleri taşıyamıyor bedenim yemin ederim ki.
çok aşığım sana, tapıyorum her zerrene ve deli gibi seviyorum seni.
keşke bilebilsen ama kapına gelip bu cümleleri sarfetmek bir hayli zor. beni istemezsin, benim gibi birini istemezsin.
bu yüzden gelmiyorum. çilekli suyunu kapına bıraktıktan sonra eşyalarını toplamana yardım etmeden ve her akşam yaptığımız rutinleri yerine getirmeden uyumaya gidiyorum.
uyuyunca her şey geçiyor. sen dedin bunu. belki bunun bir kabus olduğunu görürüm. değil mi?
benden gitmemen dileğiyle, seni seviyorum.