1.Bölüm

250 32 48
                                    

   "Bizler farklıyız Melike. Ben evrendeki kuşların lideriyim sense insanların liderisin. İkimiz de biliyoruz ki biz türümüzün geri kalanlarından çok farklıyız. Biz ikimiz çok daha yetenekli ve güçlüyüz. Ve diğer bir özelliğimiz belki de en önemli özelliğimiz biz sevdiklerimizi koruyup kollayıp onlara önderlik ederiz. Diyelim ki senin hiçbir yeteneğin olmasa bile sıradan normal bir insan olsaydın yine de sevdiklerini korumak için her şeyi yapmaz mıydın?" diye sorunca ben de kendimi kandırdığımı anladım ve "Duruma bakılırsa kendimi veya seni kandırmanın hiç manası yok anlaşılan. Çünkü sen beni benden daha iyi tanıyorsun zaten. Haklısın ben ne olursa olsun herkesi korumaya çalışırdım" deyince başıyla onaylayıp "Biz çok yoruluruz biz çok emek harcarız herkesten fazla harcamak zorundayız ama bizi düştüğümüz o çukurdan yine sevdiklerimiz çıkarabilir Melike. Bizi tüketenler sevdiklerimiz olduğu kadar yükseltenler de yine sevdiklerimizdir. Ne yaparsak yapalım onlardan uzak duramayız biz" deyince başımla onayladım.
   "Yani her türlü savaşmaya devam diyorsun" deyince sırıtarak başıyla onayladı. "Ölüp kurtulmak gibi bir şansım yok o zaman" deyince bu seferde üzgün bir sıfatla başını sağa sola sallayınca üfledim. "Peki biz ne zaman dinleneceğiz? Ne zaman durup artık bitti, biz de huzura kavuşacağız diyeceğiz?" diye sorunca "Sorduğun bu soruların cevabını senin için bilmiyorum ama ben kendi cevaplarımı biliyorum" deyince anlamadığım için "nasıl yani? Sen öleceğin zamanı biliyor musun?" diye sorunca "Hayır ne zaman öleceğimizi yaratandan başkası bilemez. Ama görevimin, bu yorucu görevimin ne zaman biteceğini biliyorum artık" deyince merakla "ne zaman bitiyor senin görevin?" diye sordum.
   Etrafına bakınıp başını gökyüzüne kaldırdı ve derin bir nefes alıp verdi. Nefes verdiği anda yer bir anda sallanmaya başladı. Ben ne olduğunu anlamadan yere tutundum. Çünkü daha önce böyle şiddetli bir sarsıntıya maruz kalmamıştım. Bildiğin deprem oluyordu ama öyle böyle değildi. Galiba depremin şiddeti onun üstüydü. Gözlerim, sanki hiçbir şey olmuyor gibi sakin sakin oturan Anka ile aramda oluşmaya başlayan çatlağa takıldı ve o çatlak hızla büyümeye başladı. Anka ile aramdaki zemin büyük bir gürültüyle ikiye ayrıldı. Sarsıntılar durunca ayağa kalktım. Ama gördüğüm şeyle korkuyla iki adım geriye doğru attım. Anka Kuşuyla aramdaki çatlak en az on metre uzunluğunda ve genişliğindeydi. Ama işin ilginç yanı o çatlağı içi tamamen fokur fokur kaynayan alevli lavlarla dolmuştu. Neler oluyordu böyle lan? Ne olduğunu anlamadan Anka'ya döndüm. O ise yüzündeki gülümseme ile kanatlarını havaya kaldırıp "benim görevim şu anda bitti Varis" deyince sesimi duyması için bağırarak "Ne görevi Anka? Senin görevin neydi?" diye sorunca "benim son görevim senin yeniden doğacağın ateşi yakmaktı. Benim görevim Orbis'in yeniden dirilişini sağlayacak olan ateşi yakmaktı. Yaktım da o ateşi" deyince tekrar ateşe baktım.
   Ve hikâyeyi hatırlamaya çalıştım; Anka öleceğini anladığı zaman bir ateş yakar. Daha sonra da o ateşe girip yeniden dirilmek için ölürdü. Başımı kaldırıp "tekrar dirileceksin öyle değil mi? Yani ateşe girip öldükten sonra yeniden doğacaksın öyle değil mi?" diye bağırarak sorunca "Görevimin bittiği kısım tam olarak burası Melike. Benim son görevim seni sen yapacak gerçek sen yapacak olan ateşi harlamaktı. Ve o ateşi harladım gördüğün gibi" deyince tekrar ateşe baktım. "Peki bundan sonra ne olacak? Ne yapacaksın sen?" deyince "Sen bu ateşe gireceksin Melike" deyince korkuyla aşağı baktım tekrar. Manyak mıyım lan ben bu ateşe girecektim? "Başka çaren yok Melike. Eğer aileni, insanları kurtarmak istiyorsan bu fedakarlığı yapmak zorundasın. Benim son bir görevim kaldı" deyip ateşe çevirdi bakışlarını.
   "Hayır!" diye bağırdım. "Benim yüzümden ölmek zorunda kalacaksın. Buna izin vermiyorum, izin veremem" deyince "İkimizin de yerine getirmekle yükümlü olduğumuz görevlerimiz var. Sen gidip Orbis'i kurtaracaksın. Bu yüzden o ateşe girip ardından da o ateşten çıkıp sağ salim yaşaman gerekiyor. Yaşamak için mücadele etmek zorundasın Melike. Unutma bizim aldığımız nefes sevdiklerimizin aldığı nefeslerdir. Biz hiçbir zaman kendimiz için yaşamadık. Bizim için her zaman bizden başka herkes bir adım öndedir. O yüzden senin bu ateşe benim ardımdan gireceğinden eminim " deyip kanatlarını açtı. Ardından kanatlarını yavaş yavaş çırpmaya başladı ve ardından havalanmaya başladı. "Benim son görevim ise her zaman yaptığım şeyi yapmak, kendi yaktığım ateşe girip bu sefer farklı olarak yeni hayatlara, yeni umutlara ışık yakmak olacak. Bu anı binlerce yıldır bekliyorum ben Melike. Şimdi beni bu onurdan mahrum etme. Ve benden hemen sonra o yeni geleceğe adım at" deyip "yapma!" diye bağırmalarıma rağmen uçup hızla ateşe daldı.
   Bense ne yapacağımı bileme- "hayır. Ne yapacağını biliyorsun Melike. O ateşte ölme ihtimalin yaşama ihtimalinle aynı hatta birazcık daha fazla olabilir ama Anka nasıl ölmeyi göze alıp kendini feda ettiyse sen de öyle fedakârlık yapacaksın" deyip geriye doğru birkaç adım attım ve derin bir nefes alıp "ya özgürlük ya şehadet" deyip koşmaya başladım. O koştuğum kısacık anda toprağa bastığım her adımda Orbis'e gelişimi, Orbis'te yaşamayı kabullenişimi, Alpaslan'ı tanımayı, onunla evlenmeyi, onunla ayrı kaldığımız dönemi, çocuklarımı ilk kucağıma alışımı, onların gün be gün büyümelerini ve şu anda ne halde olduklarını bilmediğim koca ailemin hepsi gözümün önünden geçti. Son adıma gelince Anka gibi havaya zıplayıp ateşe doğru dalmaya başladım. O anda bir Anka Kuşu olduğumu hissettim. Ve galiba Anka'nın sona eren görevi ile benim yeni görevim başlamıştı. Kızgın ateşe hızla dalınca bunun elimizi yakan ateşten çok daha farklı ve çok daha fazla canımı yakacak olan ateş olduğunu anladım. Bu ateş ya beni öldürecek olan ateşti ya da beni Varisten bile öte bir canlıya dönüştürecek olan ateşti. Vücudumdaki tüm etlerimin yanıp buharlaşarak yok olduğunu hissettim. Saçlarımın ve en son da kemiklerimin eriyip bittiğini bile hissedebiliyordum. Ve beklenen oldu, bilincim yok oldu.
Öldüm veya kayboldum kim bilir.
  

Orbis-Yeni GeçmişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin