2. Bölüm

1.3K 106 79
                                    

Bazı anlar vardı. Ölmeyi, utancınıza yeğlerdiniz. Tam o andaydım. Salihle göz göze gelince gözlerimi odanın içine başka bir yere çevirip konuşmaya başladım el mecbur. "Özür dilerim, ben kapı açıktı sadece. Açık olunca istemsiz... Afedersin. Ben gideyim." arkamı döndüğümde gür bir sesle sakince konuştu. Kalbim ağzımdaydı sanki. Adamın poposuna bakarken yakalanmıştım. Yanlış anlar mıydı acaba ?

"Sorun yok. Benim salaklığım kapıyı açık bırakmışım hem bir dakika, ağladın mı sen ?" gözlerimi yumdum, arkamı dönemedim. Kıyafet sesleri geliyordu muhtemelen altını giydi. "Dön bakayım sen bir yüzünü bana." derince nefes alıp döndüm. Alt eşofmanını giymiş, üstüne beyaz bol bir düz tişört geçiriyordu. Vücuduna bakarken tekrar özür diledim.

"Özrü falan bırak şimdi. Niye ağladın ?" Kolumdan tuttuğu gibi odasına çekti. Tişörtünü giymeseydi keşke... Biraz teselli bulurdu gözlerim.

Yatağının ucuna oturttu beni kendi de çalışma masasının sandalyesini çekti tam karşıma.

Saçları, kirpikleri hala ıslaktı. Yüzü suyun sucaklığından olsa gerek yer yer kırmızıydı. Bacaklarını yanıma uzatıp dönen sandalyesinde geriye yaslandı sağ eliyle ıslak saçlarını geriye yatırınca alnı, kara gözleri daha bir ortaya çıktı. "Dökül bakalım abim, niye ağladın ?" Dedi saçlarını minik havluyla kurulamaya çalışırken.

Artık gerçekten katlanamıyordum. Dakikalar önce hiç ağlamamışım gibi gözlerimden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Artık sınırlardaydım. Dayanamıyordum o kelimeye. Beni küçük görmesine. Beni hiç görmemesine...

Ağladığımı fark edince ayaklarını çekti. "Zeynep, ne oldu ?" Bu sefer sesi çok gürdü. "Korkma, anlat. Biri seni rahatsız mı ediyor ? Korkma kızım anlat."

"Evet biri beni çok rahatsız ediyor." Hınçla baktım yaşlanmış gözlerimle gözlerine. Keşke şu an regl olmasaydım belki bu kadar dürtüsel olmaz daha mantıklı sakin davranırdım.

Dikeldi aniden, öne doğru eğilip sertçe tısladı. "Kimmiş o seni rahatsız eden ?" Gözleri çok öfkeliydi. Dudaklarımdan ruhsuz bir gülüş firar ederken kaşları gülüşümle iyice çatıldı. Gözyaşlarımı elimin tersiyle ittim o bana merakla bakarken.

"Zeynep, çok gerilmeye başladım ben bak. Çok ! Kim bu seni rahatsız eden ve ne yapıyor ? Anlatsana sen şunu ayrıntısıyla, hemen."

Nasıl anlatabilirdim ki ? Ne diyebilirdim ben ona ? Yıllarımı gözlerine bakmaya bile çekinerek geçirdiğimi anlar mıydı ?

Dalgınca Gözüm çalışma masasının üstündeki resimlere kaydı. Ağabeyim ve Tufan ağabeyimle deniz kenarında rakı balık yaparken çektikleri fotoğrafı izledim. Salih kolunu ağabeyimin omzuna atmış çekene gülümserken ağabeyimin keyfi yok gibiydi. Salihi ara sıra böyle keyifli görürdük, onun dışında dümdüz yaşayan bir adamdı. Sakin, dingin, sade, bir adım sonrasını tahmin etmesi kolay bir adamdı, büyük büyük laflar etmezdi, Tufan ağabeyim gibi enerjik değildi bir ağırlığı vardı kendine has, bende buna tutulmuştum sanırım. Mesela uzun uzun kahkalar atmaz ama bol bol tebessüm ederdi. Bir tebessümü dünyadaki tüm kahkaha seslerinden daha büyük bir desibele sahipti kalbimde, can veresim geliyordu sevgimden.

"Kızım niyetin beni çıldırtmak mı senin ?!" Yüzümü resimden ona çevirdim. "Bir soru sordum sana. Boş boş yüzüme bakıyorsun."

"Kim çekti o fotoğrafı ?" Sesim az önce ağladığım için sanırım boğuk ve kısık çıkmıştı.

Çenemle işaret ettiğim resme baktı. Gözlerini kapatıp eliyle kirli sakalını sıvazladı. "Allahım sen bana sabır ver..."

SAUDADE-KALP YANGINI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin