3. BÖLÜM

1.8K 120 72
                                    



Medayada Salih.. siz istediğiniz gibi hayal edebilirsiniz genel hatlarıyla kara kaş kara göz esmer bu şekilde bir adam Salih. 🖤

***


"Sen yemin ederim çıldırmışsın." Sırtı üstü yatıp 101 oynamak yormuş olmalı ki Elif yüz üstü döndü yatağımda. "Sen kesinlikle kendine acı çektirmekten zevk alıyorsun. Ben anladım artık."

Aynadan onu izleyen gözlerimi kendi silüetime çevirdim. Siyaha dönük koyu kahve saçlarımı maşa yapmıştım. Saks mavisi tek omuzlu dar bir bluz giymiş, savaş boyalarımı sürünmüş pufun üstünde öylece cehennemimi bekliyordum.

"Ne yapsaydım sen söyle ? Ağabeyin resmen gel diye yalvardı."

Elif ters bi bakış atıp oyununa döndü. "Randevum var. Kusura bakma ağabey gelemem deseydin ya. Kudururdu belki hem." Alayla güldüm.

"Umrunda olacağımı sanmıyorum." Pufun üzerinden kalkıp parfümümü almak için dolanımdaki çantama eğildim. Popoma yediğim şaplakla irkildim.

"Hey yavrum hey. Ağabeyimin bunları kaçırdığına inanmak istemiyorum ben ya. Bazen şöyle bir sarsmamak için zor tutuyorum kendimi."

"Terbiyesiz." Gözlerimi kaçırdım. Aklıma doluşan şeylerle yüzüm yanmaya başladı cama yürüyüp esen rüzgarla serinlemeye çalıştım.

"Gerçekten üzülmene dayanamıyorum. Gelmek zorunda değilsin. Ben idare ederim Zeynom."

"Ne fark eder ki. Gelmedim diye canım yanmayacak mı sanki ? Görmek istiyorum. Canım yansın istiyorum. O kadar yansın ki. O kadar içim paramparça olsun ki ona dair bir şey kalmasın artık. Çok yoruldum." Ağzını açacakken araya girdim. Konuştukça içim yanıyordu.

"Muratla nasıl aranız ?"

"Bir aramız yok da denebilir artık kanka. Bugun etekle gittim gördüğün üzere okula. Baktım kıvranıyor, çıkar dedim dilinin altındaki baklayı. Bana, sen hep böyle kısacık mı giyinirsin dedi ? Ama nasıl sesi, yüzü mosmor resmen. Siktir ordan dememek için zor tuttum kendimi. Sanane dedim kalktım yanından. Sonra da mesaj attım. Bizden asla olmaz diye." Dudak büktüm.

"Hayırlısı, akıllısı bizi bulmaz zaten. Olur gibi biri gelmişti bana." Dilini çıkardı aman dercesine.

"Aman ya uğraşamam hiç öyle çocukça şeylerle. En nefret ettiğim şey kıyafetime, tercihlerime karışılması. Bugün kıyafetim yarın bambaşka bir şey... Haddini en başında bildirmezsen ezer durur bu erkek milleti, yerini bilmeyenle işim olmaz."

"Haklısın tabiki, daha sevgili bile değilken böyle davranıyorsa kim bilir ilerde ne kadar sıkardı canını."

"Aman umrumda bile değil, buz gibi soğudum resmen." Ayaklanıp sarıldı bana. "Abim mesaj atmış, aşağıda bekliyormuş bizi." Bende sıkıca sarılıp geri çekildim gülümseyip.

"Çok canın sıkılır dayanamayacak gibi olursan söyle bana. Bir yalan bulurum ben. Kalkarız. Orada her şeyi görebilirsin çünkü. Ağabeyim kıza ilgi duyabilir, hiç umrunda da olmayabilir." Yüzüme şefkatle bakıyordu. Beni öyle zor zamanlarımda görmüştü ki bu hassasiyetini normal karşılıyordum.

"Kaçmak istemiyorum artık." Sinirle yüzüme baktı.

"Kaçmak değilki bu. Seni hasta edecek olan  yağmura şemsiye açmak gibi düşünebilirsin."

"Ya artık şemsiyemi açmak istemiyorsam ? Ya artık kaçmak istemiyorsam ? Ben ağabeyini dün sevmedim. Dün hissetmedim ki bu duyguları. Elim kolum gibi oldu bu hisler, bana içimdeki yara, bedenimde parçam oldu. Ne olacaksa olsun artık. Sabrım kalmadı."

SAUDADE-KALP YANGINI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin