1. Bölüm

1.8K 152 58
                                    




Eylem Aktaş- Kömür Gözlerin

***


Odam sabahları deli gibi güneş aldığı için çok erkenden uyanıyor ve öğlene kadar da asla odamda yatılmıyordu. Yine sabahın 8'inde uyandırmıştı vicdansız. Of çekip yataktan kalktım. Camımı açtım hiç çaresiz belki biraz eser diye. O sırada gözüm çarprazımızdaki pencereye takıldı her camıma ulaştığımdaki gibi. Salih.

Sabah sabah bir anda kalbim gümbürdemeye başladı. Elimi kalbime atmak istedim hızla, dur, ne olur yavaşla demek isterdim. Ama anlamazdı. Kalbim beni anlamayı bırakalı çok oluyordu. Öyle başına buyruk öyle ayrıksıydı zihnimden.

Uzaktan, Aynasına bakarak üzerine bir gömlek geçirdiğini sezdim. Bedeni açık seçik belli olmasa da gözlerimi kaçırmaya çalıştım, olmadı. Öylece yüzümde kaslarımı zorlayan gülümseyle izledim düğmeleri hızlı hızlı kapatışını. 10 dakika sonra çıkacaktı muhtelemelen ve yine muhtelemelen 10 dakika önce uyanmıştı, uyanması çok zordu. Yani kız kardeşi ve annesi hep öyle söylerdi. Benim onunla ilgili bir şeyleri ondan öğrenmem çok zordu,  çok yan yana gelirdik aslında ama beni gördüğü söylenemezdi. En yakın arkadaşının kardeşiydim en nihayetinde sadece. Eskiden bu kadar mesafe yoktu aramızda sanki yıllar git gide duvarlar örüyordu aramızda, bende çaresizce duvarların ardından bakıyordum ona. İki kelamı da başkaları varken etmeye başlamıştık zamanla.

Sabahları 8.30'da evden çıkar akşamları 7 gibi bir işi yoksa evde olurdu. Sevgilisi ile ayrıldıklarından beri genelde akşamları evde olurdu. Kalbim bununla hep bir ikileme düşerdi. O kızdan sonra kendini dışarı kapatması mı daha çok canımı yakardı,  yoksa acı çekip kendini ondan ona bırakması mı ?

Cevabını bir türlü veremiyordum. Tek bildiğim her koşulda canı yanan ben oluyordum. 1 yıla yaklaşıyordu ayrılıkları.

Salih, benim kalp yangınımdı. Çocukluğum, gençliğim, geçmişim, geleceğim. Canımın yangını. Ama en çok da imkansızımdı. Olacağı yoktu ama Allah biliyor ya çok istiyordum. Ne olursa olsun benim olsundu, sonunun bir önemi yoktu.

Çıkışını izledim sessizce penceremin kıyısından, arabasının kapısını açarken bakmaya çekindiğim gözlerini ovuyordu. Bir kez bile dönüp de pencereme bakmadı çünkü bakmazdı. Kaçırmadıysam, gidişini izlerdim. Hep ardından baktığım gibi. Usulca penceremin kenarından çekildim, yatağıma kıvrılıp düşünmemeye, umut etmemeye çalıştım. Sevdiğinde umut etmemek mümkünmüş gibi.

***

Odamda ders çalışırken kapım vurulunca irkilip saate baktım. Saat akşam yediye geliyordu. Annem kapıyı açıp kızgın gözlerle bana baktı. "Kızım ben sana pastaneye git tatlı al demedim mi saatler önce ?" Yatağımın kenarındaki komidinin üstündeki bitmiş meyve tabağı ile boş kahve fincanına çevrildi gözleri sinirle eline alıp söylenmeye başladı.

"Kaç yaşına geldin hala çocuk gibisin. Bir evi çekip çevirmezsen sen. Yok !" Kapıdan çıkmadan önce bağırmayı da ihmal etmedi. "Çabuk kalk git bir kilo tatlı al şöyle tazesinden. Boş mu gidelim insanların evine ? Hadi bakma öyle ben mi gideyim bu yaşımda ?"

Öfledim. "Sanki yabacı yer anne."

"Devirme gözlerini öyle bana. Örf adet diye bir şey de kalmamış sizde."

Kitabı kapatıp ayaklandım. "Ben çıkıyorum. Sende tatlıyı alıp oyalanmadan gel. Yardım et Aysel'e. Orada da öyle oturma kös kös. Bir işin ucundan tut, ayıp."

Cevap vermeyip ayaklandım. Boy aynamdan kendime ilişti gözlerim. Üstümde bordo askılı penye bluzum, yüksek bel açık buz mavi kotum vardı. Saçlarım tepeden sıkı sıkıya topluydu. Daha da özenli mi olmalıydım acaba ? Sonra onun hiçbir şey ifade etmeyeceğini bildiğim için boş verip telefonumu alıp çıktım odadan. Zaten farkıma bile varmıyordu.

SAUDADE-KALP YANGINI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin