Nochmal.

233 32 7
                                    

Keyifli okumalar...

*Seungmin*

Hyunjinin anlattığına göre kafede tanışıp sonrasında her gün ziyarete gitmişti jeongini. Ondan hoşlanmaya başlamış ve bunu ona söylemişti. Aldığı olumlu cevap karşısında sevgili olmuşlardı. Kendimi jeongine karşı daha sıcak bakmaya zorlamalıydım çünkü Hyunjinin anlattığına göre çok iyi biriydi. Okulun sonrasında Jeonginin yanına gidip onunla biraz vakit geçirmiştim. Samimi bir sohbeti vardı.

Jeonginin yanından ayrıldıktan sonra eve gelmiştim. Diğerleri çoktan evdeydi ve sanırım yemeklerini de yemişlerdi. Üstümü değiştirdikten sonra bende mutfağa gittim. Felixin önceden yapmış olduğu yemeklerden yedim hızlıca. Ardından odama geçip elime telefonumu aldım. Annem aramıştı. Hemde oldukça fazla aramıştı. Yiyeceğim azarı düşünerek derin bir nefes aldım. Yavaşça annemin numarasını tıklayıp telefonu kulağıma koydum.

"Seungmin sen nerdesin! Sana ulaşamadım nerelerdeydin!?"

"Anne duymamışım."

"Ne kadar korktum biliyor musun?"

"Biliyorum. Özür dilerim.."

"Bir daha olmasın."

"Tamam. Nasılsın, iyi misin anne?"

"Ben iyiyim. Sen nasılsın?"

Annem direk sen nasılsın diye sorduğunda bir an araba çarpaması olayını biliyor sanmıştım. Eğer biliyor olsaydı eminim daha çok kızardı.

"İyiyim anne. Burda zaman çok güzel geçiyor. Beni merak etmene gerek yok."

"Öyle mi.. Bugün okuluna gittin mi?"

"Evet. Harikaydı."

"Peki o zaman. Kendine dikkat et seni seviyorum bebeğim."

"Ediyorum anne. Merak etme ve bende seni seviyorum."

Karşı taraftan da ses gelmediğinde kapattım telefonu. Yapabilecek hiç bir şeyin olmaması o kadar kötüydü ki. Can sıkıntısından ölmek üzereydim. Odadan çıkıp evin içinde gezersem belki zaman geçerdi. Yataktan kalktım. Ev o kadar sessizdi ki kendimi bir an evde yanlız sanmıştım.

Mutfaktan gelen bir kaç ses duyduğumda oraya doğru yöneldim. Felix yine yemek yapıyorsa ona yardım edebilirdim.

"Felix.. yine mi tek başına yemek yapıyorsun?"

Tezgahta unlarla uğraşan kişi önünü döndüğünde Chris olduğunu farkettim.

"Aa sen miydin?"

"Felixi mi görmeyi bekliyordun?"

"Evet. Açıkçası mutfakta tek başına yemek yapan o oluyor."

"Ona söylüyorum ama beni dinlemiyor."

"Sen ne yapıyorsun?"

Konuyu değiştirip mutfak tezgahına doğru yaklaştım.

"Kurabiye. Felixin yaptıkları kadar olmasa da beğeneceğinizi düşünüyorum."

"Bende yardım edebilir miyim?"

Kurabiye yapmasına bayılırdım. Evde tek başıma olduğum zamanlar ya da canım sıkıldığında kalkar yapardım. Arkasından da Hyunjini bize çağırırdım ve beraber yerdik onları.

"Elbette."

Chris izin verdiğinde kollarımı sıvayıp yanına geçtim hemen. Zaten chris çoğunu yapmıştı. Sadece kurabiyelere şekil verme kısmı kalmıştı. Benim en sevdiğim kısmı da buydu...

"Bacağın arıyor mu?"

Chrisin sorduğu soruyla ona doğru döndüm.

"Hayır bugün gün boyu ağrımadı."

"Sargısını değiştirdin mi?"

"Kurabiyeler bittiğinde değiştireceğim."

"Ne? Hala değiştirmedin mi?"

"Değiştireceğim dedim chris."

"Çok geç olmadan değiştirmelisin... iltahap kapabilir."

"Merak etme işimiz biter bitmez gideceğim."

Kafasını salladığında son dokunuşları yapıyorduk. Kurabiyeler artık fırına gitmek için hazırlardı! Chris onları dikkatlice fırına koyarken onu izledim. Kurabiyeleri fırına koyduktan sonra bana doğru döndü.

"Ben buraları toplarım artık hadi sen sargını degistirmeye git."

Kafamı sallayıp odama gittim. Dolabın içinden çıkardığım sargı ve kremi alıp yatağıma oturdum. Bacağımdaki sargıyı yavaşça açtım. Sargıda biraz kan vardı. Sanırım biraz kanamış olmalıydı. Kremin kapağını açıp yavaşça yaranın etrafına sürdüm. Yakıyordu. Acısını biraz dindirmek umuduyla üfledim. Ardından yavaşça çok sıkmayacak şekilde yeni sargıyı bacağıma sardım. Işim bittiğinde kremin kapağını kapatıp yerine koydum. Ellerimi yıkayıp tekrardan odama geldim.

Günün geri kalanı çok sıkıcı geçmişti. Kurabiyeleri ve yine Felixin yaptığı yemekleri yemiştik. Onun dışında da yaptığımız çok bir şey yoktu. Oda da sıkıcı sıkıcı oturmuştum. Uykum geldiğinde de yatıp uyumuştum.

Ertesi sabah Hyunjinin zorlamalarıyla açmıştım gözümü. Üstümü değiştirdikten sonra kahvaltı yapmış ve evden çıkmıştık. Okula vardığımda direk sınıfıma çıkıp oturdum. Anlayacağınız çok sıkıcı zamanlardan geçiyordum. Bir iki ders sonra sınıfta oturmaktan sıkılmıştım. Masamdan kalktım ve bahçeye indim. Herkes neredeyse bahçedeydi. Havalar sıcaktı ve insanlar haliyle sınıfta kös kös oturmak yerine bahçeye inip hava alıyolardı. Ben o kadar saat nasıl sıramda oturdum bilmiyorum. İlerde diğerlerini otururken gördüğümde yanlarına gitmeye karar verdim. Ama bu kadar sıcakta soğuk bir şeyler içsem iyi olabilirdi. Oraya gitmeden önce kantine doğru gitmeye başladım. Kendime soğuk bir limonata aldıktan sonra yanlarına gittim.

"Nasılsınız?"

"Hiç iyi değilim. Erimek üzereyim. Çok sıcak!"

Gülerek Hyunjine limonatamdan uzattım. Reddetmeden bir kaç yudum aldı. Gülümsedim.

"Teşekkür ederim seungmin."

Konuşmak için ağzımı açtığımda arkamdan birinin adımı seslenmesiyle o tarafa döndüm. Koşarak buraya geliyordu.

"Seungmin neden burda olduğunu söylemedin?"

Yanımıza geldiğinde yanımdaki boş yere oturdu. Koşarak geldiği için yorulmuş nefes nefese konuşuyordu.

"Senin burda olduğunu bilmiyordum Chul. Nasılsın?"

Chul daha konuşamadan Felix birden ayağa kalktı.

"Ne Chul mu? Sen.."

Felixin birden gözleri dolmaya başladı. Chula baktığımda kafasını başka tarafa çevirmişti. Neler oluyordu?

"Felix noldu?"

Cevap vermeden arkasını dönüp koşmaya başladı.

"Ben ona bakarım, siz keyfinize bakın."

Hyunjin kalkıp Felixin arkasından koşmaya başladı. O da gittiğinde yavaş yavaş Chula doğru dönmeye başladım.

"Neler oluyor Chul?"

Kafasını bana doğru çevirdiğinde onunda gözleri dolmuştu. Birden kalktı.

"B-ben.. ben özür dilerim."

Akan burnunu koluyla sildi. Ardından oda koşarak gitti. Neler oluyordu?

Selamm. Zorlukla yazdığım bir bölümdü. Sizi bekletmek istemedim. Umarım beğenirsiniz. Diğer bölümü elimden geldiğince çabuk yazmaya çalışacağım.

Klenie Kinder | ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin