Verpflichtung.

232 32 8
                                    

Keyifli okumalar...

*Hyunjin*

Seungmin arkasına bakmadan gittiğinde peşinden koştum. Kızmakta haklıydı evet ama ona dün söyleyecektim. Eğer ona araba çarpmamış olsaydı söyleyecektim. Rahatsızdı, uyuması gerekiyordu bu yüzden susmuştum. Hatta onu bugün jeonginle tanıştırmayı düşünüyordum. Belki de tanıştırmalıydım. Siniri geçer miydi? Denemekten zarar gelmezdi değil mi? Tekrar koşup jeongini sınıfından aldım. Seungmini de sınıfta tek başına otururken bulduğumda yanına gittik hızlıca.

"Seungmin."

"Ne var Hyunjin?"

"Bak seni Jeonginle tanışmak istiyorum."

"Neden?"

"Çünkü o benim sevgilim."

"Ne? Sevgili misiniz?"

"Evet. Sevgilimin ismi Yang Jeongin."

"Ne zaman sevgili oldunuz?"

"Bu sabah."

"Şey hyunjin ben sınıfıma gitsem de siz konuşsanız?"

Elleriyle oynarak konuşmuştu Jeongin. Utandığı belliydi. Ona kafamı salladım. Seungmine selam verip gitti. O gider gitmez Seungmin bana doğru döndü.

"Tek bir şeyi merak ediyorum. Nasıl aşık oldun? Daha da önemlisi önceden sevgilin kızlardı ne ara erkeklerden hoşlanmaya başladın?"

Omuz silktim.

"Onları gerçekten sevmemiştim. Ama bak Jeonginle nasıl tanıştığımızı anlatacağım sana."

Heyecanla yerimde kıpırdandım. Ardından konuşmaya başladım.
___

Tek başıma bir kafeye gitmiştim. O kafenin içeceklerini çok övmüşlerdi. Bende merak ettim ve içmeye gitmiştim. Yanıma garsonu çağırmıştım. Garson benden küçük duruyordu. Miyon tiplimiydi?

"Ne istersiniz efendim?"

Sadece yere bakarak konuşuyordu. Yüzünü bile net görememiştim.

"Sizin meşhur içeceğinizden istiyorum."

Kafasını sallayıp gitti. İlginç biriydi ve oldukça dikkatimi çekmişti. Onu izlemeye devam ettim. Birkaç masadanda siparişleri alınca lavaboların olduğunu tahmin ettiğim yere doğru gitti. Kalkıp o tarafa doğru gitmeye başladım. İki tane kapı vardı. Birisi lavabolara açılıyordu. Diğeri ise büyük ihtimalle kafenin patronunun odasıydı. Çünkü kapısı hafif aralıktı ve içeriye baktığımda bir adamın az önceki garsona kızdığını görmüştüm. Dikkatlica dinlemeye başladım sesleri.

"Sana daha kaç kere söyleyeceğim Jeongin! Az önce içerde kırdığın bardak kaçıncı? Ben artık saymayı bıraktım."

"Özür dilerim efendim."

"Bu kaçıncı özürün! Yeter artık jeongin sürekli bardak kırıp duracaksan işten çık."

"Hayır. Hayır efendim lütfen bu işe ihtiyacım var. Söz veriyorum.. söz veriyorum bir daha olmayacak."

Garsonun sesinde o kadar yalvarış vardı ki ben burdan paramparça olmuştum.

"Sana yeterince şans verdim!"

"Efendim lütfen-"

Garsonun sesini bir tokat sesi bölmüştü. Tokat? Adam garsona tokat mı atmıştı? Kapıyı açıp içeri girdim. Garson yere düşmüştü. Diğer adam ise sinirli sinirli soluklar alarak garsona bakıyordu.

Klenie Kinder | ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin