Ein bisschen traurigkeit.

155 17 0
                                    

Keyifli okumalar...

*Seungmin*

Her zamanki klasik sabahlardan birini yaşıyorduk. Yani yine Hyunjinin zoruyla uyanmış, gözlerimi ovalarken kıyafetlerimi giymeye çalışıyordum. Sonunda giyindiğimde gözlerimi ovalamaya devam ederek lavaboyu buldum. Ellerimi yüzümü güzelce yıkadıktan sonra yavaş adımlarla mutfağa gittim. Hepsi çoktan oturmuş ama kahvaltılarına başlamamışlardı. Hep beni beklemeden başlarlardı bu sabah neden beklemişlerdi ki..?

"Bir sorun mu var, neden beni beklediniz?"

"Sende seni beklemesek benden önce yemişler diye trip atarsın beklesek neden beklediniz diye sorarsın."

"Beklemeniz güzel bi şey ama hep başlardınız şaşırdım yani."

Gülerek chrisin yanındaki sandalyelerden birini çekip yanına oturdum. Ardından ağzına peyniri tıkıp konuşmaya başladım.

"Hadi bakın başladım ben başlayın sizde."

"Ağızda bir şey varken konuşulmaz Seungmin."

Hyunjin gözlerini devirerek konuştuğunda ona inat ağzımı iki katı açmıştım.

"YA SEUNGMİN!"

Ağzımdaki peyniri yutup gülmeye başladım. Hyunjinin bu halleri kesinlikle görülmeye değerdi. Ben gülmeye devam ederken chris kulağıma yaklaşıp konuşmaya başladı.

"Beş dakika benimle gelir misin?"

Ona dönüp kafamı salladım. Ardından ağzıma bi kere daha peynir atıp sandalyeden kalktım. Arkamdan Chrisde kalktığında diğerlerinin bakışı değişmişti.

"Biz hemen geliyoruz."

"Ehe şey öpüşmeden gelmeyi- sustum."

Hyunjin kısık sesle konuşmaya çalışsa da herkes onu duymuştu. Chris alttan alttan gülerken ben kıpkırmızı olmuştum.

"Siz ona bakmayın hadi yumurta soğumadan konuşup gelin."

Felix yüksek sesle konuştuktan sonra Hyunjin'in kafasına vurmuştu hafiften. Kesinlikle Felix olmasaydı bu ikisinin üstesinden tek başıma gelemezdim. Gülümseyerek chrisin odasına girdim. Arkamdan o da girip kapıyı kapattı. Kapıyı kapattığında korkmaya başlamıştım. Ne diyecekti ki..? Ya da ne yapacaktı? Yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. Ben de birden arkamı dönüp chrisin yatağına oturdum. O da gelip yanıma oturdu. Ardından yavaş hareketlerle elini elimin üstüne koydu.

"Seungmin sana bir şey söylemem lazım."

"Seni dinliyorum."

"Sabah annem aradı babam rahatsızlanmış ve gelmem gerektiğini söyledi. Normalde arayıp çağırmazdı. Ciddi bi şey olmuş olabilir. O yüzden birazdan yola çıkıp yanlarına gideceğim. Ne zaman geri dönerim bilmiyorum."

İstemsizce gözümden bir damla yaş düşmüştü. Hemen elimin tersiyle sildim. Sesimin titrememesini umarak konuşmaya başladım.

"Git tabii ki. Umarım ciddi bir şey yoktur."

"Seungmin yapma böyle."

Elini yüzüme koyup baş parmağını yavaşça kımıldatmaya başladı.

"Elimden geldiğince çabuk dönmeye çalışacağım, söz veriyorum."

Gülümseyip kafamı salladım. O da gülümseyip kafasını yaklaştırdı.

"Şimdi alabilir miyim..?"

"Neyi?"

"Bunu.."

Klenie Kinder | ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin