-1-

536 30 46
                                    

Sonbahar olmasına rağmen  fazlasıyla sıcak bir sabahtı. Kasabanın şerifi yatağında bir o yana, bir bu yana dönüp duruyordu. Rüyasında olmasını en çok istediği şeyi görüyordu.

Uykusunda mutlulukla yastığına sarılmıştı ki, küçük ev arkadaşı onu hızla sarsmaya başladı:
- Colt! Uyan! Çalar saatin pili bitmiş, geç kaldık!

"Geç kaldık!" cümlesinden sonra Colt, ani bir hızla yastığını bir tarafa, yorganını diğer tarafa fırlatarak kalktı yataktan:
- Geç mi kaldık?! S-spike, çabuk üzerine uygun bir şeyler giyin de gidelim..

Bunu söyledikten sonra çorabını ayağına geçirmeye başladı:
- Bizi orada bulamayınca Shelly çok üzülecek.......Hey Spike?! Sen ne ara giyindin?!

Spike mor yeleğini düzeltti ve yeşil saçlarına elleriyle şekil verdi:
- Kasabada şerif kıyafetlerinle gezebilirsin Colt, bunu biliyorsun. Başka kıyafetle uğraşma. Söylediğin gibi, biraz daha geç kalırsak Shelly çok üzülecek.
Bunun üzerine Colt da "Brawler" formuna girdi. Geçen gün hazırladıkları sepeti mutfaktan kapıp buluşacakları yere doğru koşmaya başladılar..

"Biraz daha istiyor gibi görünüyorsun şirin şey. Al bakalım."

Shelly yanında getirdiği fazladan kaba biraz daha süt koydu ve küçük siyah kedinin sütü içerek serinlemesini izledi. Bir süredir iki arkadaşını bekliyordu. Bu küçük kedicikle ilgilenmek onu hem oyalamış, hem de eğlendirmişti.

Biraz sonra uzaktan arkadaşlarının o tarafa doğru koştuğunu gördü, sepetindeki yiyecekleri çıkardı. Kollarını kavuşturarak ters tarafa yüzünü dikti.
Birkaç saniye sonra Colt ve Spike, Shelly'nin yanına varmıştı. Spike yorgunluktan yere oturdu, Colt da ayakta hızlı hızlı nefeslendi.

"Bugün erkencisiniz(!)" dedi Shelly. Hiç de memnun görünmüyordu.
Colt tam "Açıklayabilirim." diyecekti ki Shelly lafa atlayarak "Yine uyuyakaldınız değil mi?" dedi. İç çekti sonra:
- Kaç gündür görüşmüyoruz, sizinle vakit geçirmeyi özledim. Geç kalınca da biraz hayal kırıklığı yaşadım..

Getirdiği kurabiye tabağını ileri itip "Hadi, ben açım." dedi. Colt ve Spike da getirdikleri sepeti boşalttılar ve üçü birlikte güzel bir kahvaltı ettiler.

Kahvaltının ardından kasaba meydanına doğru yürüdüler. Hepsinin yüzü bir tuhaftı ama. Sanki bir şeyden rahatsız olmuşlar gibiydi. En sonunda Shelly dayanamayıp ağzından baklayı çıkardı:
- Colt............Ben.. ben..
Colt:
- Evet?
- Ben sanırım kurabiyelere şeker yerine tuz koydum!

Bu sözün ardından Spike hemen Colt'un elindeki sepete davrandı ve bulduğu ilk su şişesini sonuna kadar içip bitirdi. "Oh be.." dedi. "Ben de neden rüzgar beni serinletmiyor diyordum."

Shelly mahcup mahcup yere baktı:
- Uh......bir türlü doğru pişirmeyi beceremiyorum.....

"Problem değil." dedi Colt. "Bence zamanla daha iyi olacak. Hem kurabiyelerin tuzu fazla bile olsa bizi düşünerek yaptın. Benim için önemli olan da bu."
Colt bunu söyleyince Shelly'nin yüzüne bir gülümseme yayıldı:
- Teşekkür ederim.....

Bu sırada Spike da afal afal konuşmayı dinliyordu. Colt bu kadar süslü sözleri nasıl söyleyebilmişti? Bu işin içinde başka bir iş vardı.
İki arkadaşı konuşurken kenarda sessiz kalınca sıkıldı Spike. Lafa girmek için öne atıldı:
- Hey, bugün üçümüz birlik-

Tam bu sırada büyük bir gürültüyle birlikte büyük bir duman ortalığı kapladı. Yakınlardaki bir yapıda patlama olmuştu!

Bulundukları yerin birkaç metre ötesindeki bankadan gelmişti ses. "Neler olduğuna bakacağım!" dedi Colt. Adım atacaktı ki Shelly bir anda onu geri çekti:
- Dikkat et! Ezileceksin!

Önlerinden bir atlı geçti hemen sonra. Bir bezle yüzünü kapatmıştı, bu yüzden kim olduğunu göremediler. O geçtikten hemen sonra banka bekçisi koşarak yanlarına geldi:
- Haydutlar.... Altınları çalıyorlar!!

Duman çekiliyordu o sırada. At ile birlikte giden haydut halen görünürdeydi. "Durduralım onu!" dedi Colt. Bankanın demirine bağlı olan, bekçinin atını çözdü ve hemen üzerine atladı:
- Atını bir süre ödünç alacağım!

Shelly o anda brawler formuna girip "Yalnız gitme, ben de geliyorum!" dedi ve Colt'un arkasına geçti. "Yardım etmek istiyorum."
Colt başıını "tamam" anlamında salladı ve dizginleri çekti. "DEH!!"
At şahlanarak son hızıyla koşmaya başladı. Dimdirek haydutun peşinden gittiler.

Haydut düzlük alanda atını bir süre koşturduktan sonra kayalık alana doğru döndü. Alan daralınca bir anda atlayıp koşmaya başladı. Colt ve Shelly de bindikleri attan inip takiplerine devam ettiler.

Kayalıkların en yüksek yerine geldiler. Shelly, haydutun bir çırpıda yukarı tırmandığını gördü göz ucuyla. O kayalığın altına gitti ve Colt'a seslendi:
- Ellerini birleştirip beni yukarı fırlat! Onu halen yakalayabilirim!
Shelly o kadar ciddi bakıyordu ki Colt bu sözü ikiletmedi. Shelly yukarıya ulaşınca kendisi de tırmanmak için bir kayayı tuttu.

Bu tür suçluları durdurmak aslında Colt'un göreviydi ama Shelly yapabildiği kadar ona yardım etmek istiyordu. Böyle bir görevin sorumluluğu büyüktü, sonuçta o bankada kasaba halkının altınları vardı.

Kayaların üzerinde bekliyordu haydut. Shelly'nin geldiğini anlayınca arkasını döndü. Sırıtırken ağzındaki altın diş parladı:
- Kolay pes etmiyorsun.

Shelly tüfeğini ileri doğrulttu ve hayduta doğru yürüdü:
- Pes etmek mi? Daha yeni başladık. Şimdi kıpırdama ve işleri zorlaştırma.

"Peki, sen nasıl istersen." dedi beyaz saçlı, altın kollu haydut kadın. "Sabitim."

Shelly ona doğru birkaç adım daha attı. Tam bu anda bir şeyin üzerine bastı ve değişik bir acı bacağını titretti. Adım atmak istiyor ama hareket edemiyordu.
Sinsice kıkırdadı Belle:
- Seni tuzağa düşürmem için kıpırdamama bile gerek kalmadı acemi..
Şok silahını kaldırdı:
- BENG!!

Haydut ile İşbirliği?!  (Brawl Stars)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin