-7-

275 20 55
                                    

"Colt.. Biz öldük mü?"
" Ben... Bilmiyorum Spike.."

Colt gözlerini açıp ne olduğuna baktı. Ne zaman Spike'a siper olmak için onu arkasına alarak sarıldığını anlamamıştı bile, bu çok ani olmuştu.

Delik deşik olmuş, üzerinden dumanlar çıkan kuru kafa şeklindeki hedef tahtasını farketti sonra. Edgar silahlardan çıkan dumanı üflerken Colt, "Yani derdin hedef tahtası mıydı?" dedi.

"Evet." diye cevap verdi Edgar. "Bu arada ne güzel sarıldın öyle. Kardeşi için kendini feda eden abi modeli. Ne kadar da tatlı~"

"Değer verdiğin birinin başı derde girseydi bizi çok iyi anlardın." dedi Colt. Hem Edgar'ın tavrından hem de alay edilmekten rahatsız olmuştu.

Edgar buna cevap vermedi, hedef tahtasının yanına gitti. Ne zamandır duvarın arkasından olanları izleyen Tara da onun peşinden gitti. Cebinden çıkardığı bir kalemle tahtanın üzerine kocaman harflerle "BELLE" yazdı. Hem o hem de Edgar aynı anda "mükemmel" işareti yaptılar.

Spike, Colt'un kollarını geri ittirdi. Merak ve heyecanla sordu:
- Yani siz aslında o beyaz saçlı kadını sevmiyor musunuz?!

"Hiçbir zaman sevmedik.." dedi Edgar. Colt ve Spike'ın yanına yaklaşıp silahlarını Colt'a geri uzattı:
- Al bunları. Keskin nişancı sensin. Biz hıncımızı az çok aldık.

Sonra kollarını kavuşturdu:
- Ama sen altınları geri almak istiyorsan biraz daha uğraşmamız gerek.

Colt:
- Neden ki? Altınlar sizde değil mi?
Edgar:
- Hayır.... Belle giderken onları yanına aldı.... Bak, sana her iki tarafın da istediğini yapabileceğimi söylemiştim, değil mi? Belle şu an ikinci bir soygun gerçekleştirerek kendi istediğini yapmış oluyor. Sen şu an arkadaşını geri aldın. Belle'i suç üstü yakalayıp altınları ondan geri alırsak senin istediğin de gerçekleşmiş olacak. Bu kadar basit.

Edgar sözünü bitirince Tara sırayla kendisi ve Edgar'ı; ardından Colt ve Spike'ı parmağıyla gösterdi. Ardından kasabayı işaret etti. "Hadi gidelim." demekti bu. "Tamam, biraz haydut peşinde koşma vakti." dedi Edgar. Tara arabaya doğru giderken onu takip etti:
- Hey siz ikiniz! Hadi, bir de sizi mi bekleyelim? Sonuçta altınlar sizin.

"Doğru." dedi Colt. Spike ile birlikte geldiği ata bindi ve dizginleri çekti. Dördü birden kasabaya doğru yol aldılar. Giderken Spike, Colt'a "Şimdi onlar bizim arkadaşımız mı oldu?" diye sordu. Colt gülümsedi:
- Sanırım öyleler..

••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
"Ugh! Yeter ama!"

Shelly oturduğu yerden bir hışımla kalktı ve brawler formuna girdi. Yanında oturan Barley'e baktı. Sesini alçalttı:
- Ü-üzgünüm, sana bağırmıyordum. Gerçekten....

Shelly, Colt'un evinden ayrılmış, durgun bir şekilde meydanda yürürken salonun önünden geçmiş; Barley de onu pencereden farkedip dışarı çıkmış, neler olduğunu anlatmasını istemişti.

"Gerginliğini anlıyorum." dedi Barley. "Haklısın da. Ama şu an herhangi bir şey yapamayız. Biliyorsun, eğer Colt'un sözünden çıkarsak daha kötü şeyler olabilir."

"Biliyorum.." dedi Shelly. "Ama çok uzun zaman oldu. Şimdiye kadar herhangi bir işaret vermiş olması gerekirdi. Ben daha fazla bekleyemem!"

Tam o sırada önlerinden hızla bir atlı geçti ve Shelly'nin saçlarını uçurdu. Atın üzerindeki beyaz saçlı haydut, bankaya doğru atını sürmeye devam ederken Shelly'ye seslenmeyi de unutmadı:
- Fazlasıyla bekledin bile, HAHAHAHAA!!

Haydut ile İşbirliği?!  (Brawl Stars)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin