-3-

269 21 31
                                    

"Sen......sen.." diye sayıkladı Colt. "Sen o haydutlardan birisin!!"
 
Sokak lambasının direğine dayanmış genç, her nasıl yapıyorsa dokunmadan atkısını hareket ettirdi ve ellerini kullanmak yerine atkısıyla alkışladı:
- Güzel...anladığına sevindim.

Colt ne yapacağını şaşırmış, öylece bakakalmıştı. Bu haydutları nasıl yakalayacağını düşünüp içi içini yerken şimdi onlardan biri hiç uğraşmadan yanındaydı.
Bu fazla ani olmuştu, ellerini kemerinde olan silahlarına götürdü:
- Sakın kıpırdayayım deme!! Sen bir suçlusun. Hiç acımam!!!

Garip meksikan kıyafetli haydut kıkırdadı:
- Öyle bir şey olmayacak..
- Neden? Şu an kaçma şansın neredeyse yok, aramızda en fazla beş metre var.
- Keşke o kadar kolay olsaydı...... Sana teslim olmaya falan gelmedim. Eğer beni vurursan patron yeşil kafalı arkadaşına pek de iyi davranmaz.
 
Sonra arkasında sakladığı mor yeleği gösterdi:
- O ufak şeye bir şey olsun istemezsin. Senin için gayet önemli gibi. "Colt bunu yanınıza bırakmayacak." dediğine göre de sana bayağı güveniyor.

Colt, ayağını hızlıca yere vurdu:
- Altınları zaten çaldınız, istediğiniz bu değil miydi? Arkadaşımdan ne istiyorsunuz?!?!

"Hey, hemen bağırmaya başlama. Ben gayet sakin konuşuyorum." dedi haydut. Yüzünde halen o çileden çıkarıcı pis sırıtış vardı.
Colt:
- Dalga geçmeyi bırak da neyin peşinde olduğunu söyle seni adi-
- Hey! Ben hakaret etmiyorum. Üstelik senin gibi bir adım da var.
- ????
-....... Edgar..
- Pekala Edgar, şimdi amacını söylersen çok iyi olur.

Edgar anlatmaya başladı:
- Senin çalınan altınlarını geri istediğini biliyorum. Ama bildiğim bir şey daha var ki o da patronun yalnızca bu kadar altınla yetinmeyeceği. Bende ise iki tarafın da istediğini yapacak bir fikir var.
 
Colt pek memnun bakmıyordu:
- Sana neden inanayım ki? Daha bu sabah bir banka soygununa yardım ettin.
 
"Bilemezsin." dedi Edgar. "Ama şu an bana inanmaktan başka çaren yok. Unutma, arkadaşın elimizde. Hem kim bilir, belki de iyi biriyimdir.."
-.... Ne yapmam gerek?
- Güzel, anlaşmaya başlıyoruz demek. Öncelikle şu bizi basmak için topladığın ekip-
- Onu nereden biliyorsun?!?! Bizi mi izliyorsun?!?!
- Fazla çabuk tepki veriyorsun şerif.. Seni konuşturmak için öyle söyledim, aslında bunu bilmiyordum. Ama planını açıkladığın iyi oldu.
 
Yaslandığı direkten kendini hafifçe ileri atıp düz durdu:
- O ekibin fazla coşmadığından emin ol. En azından ben söyleyene kadar.. Her neyse. Şu anlık yalnızca bu kadar. Yine geleceğim, ama seninle konuşacağımız yer burası olmayabilir. Mesela şurası iyi gibi....

Colt o sırada Edgar'ın gösterdiği yere baktı ve başını tekrar Edgar'a çevirdi ama beklemediği şekilde Edgar artık orada yoktu. Nereye gideceğini anlamaması için Colt'un dikkatini başka bir yere çekip kaşla göz arasında gitmişti..

Bacakları kaskatı bir şekilde evine girdi Colt. Birkaç dakika önce yaşadıklarının hayal olmasını umarak içeriye seslendi:
- Spike! Ben geldim!
Normal zamanda Spike, Colt'un bu söylediğini duyduğu gibi kapıya fırlar, ona küçük kardeş gibi sarılarak hoş bir karşılama yapardı. Ama bu kez ses seda yoktu evin içinde. "Belki de uyumuştur." diye düşünerek yatak odasına  girdi. Sonra mutfağa.... Sırayla bütün odalara baktı. Spike gerçekten de yoktu..

"Hey! Üşüyor gibi duruyorsun."
" Beni yalnız bırak! Sana bir daha diken fırlatırım!!"

Edgar çukura, Spike'ın yanına atladı:
- Eğer beni tekrar dikenlemeye çalışmazsan sana bir şey vereceğim. Ama diken yok. Söz mü?
 
Spike gerginlik ve sinirle başında dikilen hayduta baktı:
- Canımı yakmayacak isen dikenlerimi kullanmam.
  "Peki, peki.. Seni incitmeyeceğim." dedi Edgar. Spike'ın yanına gitti ve koltuk altına kıstırdığı battaniyeyi ona uzattı:
- Bana söylenen seni burada tutmam. Bunun dışında istediğimi yapabilirim küçük adam. O yüzden al bunu. Üzerindeki kıyafet ile sabaha grip olmuş olursun.

Spike yüz ifadesini değiştirmeden battaniyeyi aldı hemen onu üzerine sardı. Her ne kadar gergin olsa da ısındığı için  bu iyi gelmişti.
O battaniyeye sarılırken Edgar da ters tarafa yöneldi. Bir iki adım geri geldi, sonra çukurun dışına zıpladı:
- Ses çıkarma ve uyu. Sen uyuyana kadar burada bekliyor olacağım.
(Bu arada zıplarken ulti atıyor çünkü derin bir çukur orası)

Spike söylenileni yaptı ve ses yapmadı. Konuşmaya hali yoktu zaten, yaşadığı şok ona yetmişti. Yavaşça yere uzandı ve battaniyeyi üzerine çekti. "Beni burada bırakmayacaksın değil mi Colt?" diye düşünürken göz yaşlarına hakim olamadı..

"Şerife söylediklerini aynen ilettim patron. Herhangi bir ekibin üzerimize gelme ihtimali artık yok. Durum böyleyken ikinci bir soygun daha öneririm. Sonuçta artık bizi tehdit edebilecek herhangi bir etken yok."

"Çok güzel." dedi Belle silahını temizlerken. "Sen yürüyen taco bayağı işe yarıyorsun..... Her neyse, küçük çocuğun kaçamayacağından emin ol."
 
"Tabi." diyerek kapıdan çıktı Edgar. Yüzünde hem sevinç hem de endişeyi andıran bir ifade vardı..

Haydut ile İşbirliği?!  (Brawl Stars)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin