6.BAKIŞ

203 33 35
                                    

Diğerlerine göre çok daha uzun bir bölümle karşınızdayım. Mm'de 4 ana karakter var. Iyi okumalar..

Koşarak otelin merdivenlerinden çıktım. Muhteşem kral dairemizin kapısını çaldım. Ama Selin kapıyı açmıyordu. Neyse ki cebimde olan anahtar aklıma geldi. Hemen anahtarı cebimden çıkarıp kapıyı açtım. İçeri girdim. Televizyonun sesi açıktı. "Seliiinn." Diye seslendim ama ses vermedi. Televizyonun olduğu odaya girdim. Nee? Masum kuzum televizyon izlerken koltukta uyuya kalmış. Gerçekten o kadar masum görünüyordu ki... Açık mavi renk askılı badisi ve altına giydiği yün pantalonuyla tatlı bir rüküştü o. Kusura bakma o tatlı uykundan uyandırmalıyım seni.
"Selin, hadi uyan. Geldim bak. Boynun tutulacak hadi ama..."

Selin'in yavaş yavaş uykudan uyanmasını beklerken komadaki bir hasta uyanıyormuş gibi hissettim. Aman Allah korusun be!
"Ah, Melek geldin mi tatlım?"
"Hayır."
"Ha tamam ıyi o zaman" dedi ve geri uyumaya başlayacaktı ki uyandırdım.
"Ya kızım saçmalama gelmediysem nasil konşuyoruz?

Çok şükür artık uykusunu almıştı saanırım.
"Melek, niye bu kadar geç kaldın?"
"Laf lafı açtı sonradan farkettim geç olduğunu.."
"Nasil geldin peki?"
"Tolgahan getirdi arabasiyla"
"Tolgahan da kim?! Yav Melek benim Alexime o kadar laf attin. Sen bir günde iki erkekle tanıştın!"
"Konuşmalarına dikkat et Selin! Hem, ne oldu senin Alexine?"
"Ben onunla tüm bağlarımı kopardim. "
"Allah Allah, neden acaba?"
"Onu aradığımda beni tanımadığını söyledi. Ben unutulacak insan mıyım Melek?"

Gerçekten duygulu görünüyordu. Uykuyla uykusuzluk arasında kalmış gözleri morarmıştı.
"Hadi Selin sen de yatağına yat. Boynun tutulacak burada"
"Ya Melek, ben acıktım ya."
"Sakin ben gelene kadar yemek yemedim deme!"
"Ya, erken gelirsin diye düşündüm."
"Pekala canım arkadaşım için kilo almayı göze aldim ve yalnız kalmaman için seninle yemek yiyeceğim. Ama yemekten sonra uyuyacağız anlaştık mı?"
"Tamam anneciğim(!)"
"Şapşal şey"
**********

Afiyetle yemeğimizi yedik . Yatmadan önce James'dan, Tolgahan'dan ve, Çağatay adına Nazife annemden iyi geceler mesajı aldım. Seviyorum sizi ya! Yani, romantik anlamda bir tek Çağatay'ı seviyorum yanlış anlaşılmasın.

***************

Bugün Selin ile aynı anda kalktık ve saat erkendi. Geç kalkmıştık ama uykumuzu almıştık. Saat erken olduğu için süsümüze püsümüze özen göstermiştik.

Selin kot pantolonun üstüne açık mavi ince bir gömlek giyip saçını dağınık topuz yapmıştı. Çok sevimli görünüyordu. Bense dizimin biraz altına uzanan kırmızı bir elbise giymiştim. Saçımı dalgalı bırakmıştım. Ama hiç şüphesiz, ikimizin de mutluluğu gözlerimizden okunuyordu.

*********

İşe vardığımızda Sandra yerinde yoktu ama eşyaları vardı. Herhalde lavaboya gitti diye düşündük. Nihayet biz yerimize kurulduğumuzda Sandra patronun odasından çıktı. Sanırım bugün patron gelmişti. Benden önce Selin davrandı:
"İs there a boss today?(bugün patron var mı?)
Sandra:"yes and our boss calling you for meet( evet ve patron tanışmak için sizi çağırıyor)"

Biz de Selin ile yerimizden kalkıp patronun odasına girdik. Kapıyı çaldığımızda "Girin!" Dedi bana tanıdık gelen bir ses.

İçeriye girdik ve ne gördük? Yani gördüğüme şaşıran bir tek bendim. Çünkü Selin Tolgahan'ı tanımıyordu.

Evet yanlış anlamadıniz. Patronumuz Tolgahan'dı.

Bu iyi bir şey miydi kötü bir şey miydi bilemedim.
"Merhaba ben müdürünüz Tolgahan AYAZ. Eveet, a bir dakika Melek sen de mi burada çalışıyorsun?"

Ne diyeceğimi bilemedim. Kekelememek için konuşmamı geciktirdim.
"Evet Tolgahan.... Bey. E şey özür dilerim."

İçten bir gülüş attı.
"Hehe, biz iş dışında dostuz. Ama işte saygını kaybetmeyeceksin Melek."

O nasıl bir gülüştü? Tatlı,...... Ne diyorum ben ya? Nişanlısın sen Melek dedim kendi kendime.
"Peki efendim."

Yine güldü. Ve Selin'e döndü.
"İsmin ve soyismin nedir?"
"Selin SOYSAL efendim"
"Sana güveniyorum değerli çalışanım. Şimdi çıkabilirsin."
"Peki efendim."

Selin bana gülümseyerek odadan erken çıktı. Tolgahan benim de ismimi alıp gönderecek sandım
"Sevgili Melek, soyadın ne?"
"Savaş. Melek Savaş."
"Melek Savaş? Adındaki garipliği daha önce farkettin mi ?

İnanın ne demek istediğini anlamadım. Hafif sarı saçları yukarı dikilince çok zeki ve düşünceli görünüyordu.
"Hayır, hiç farketmedim. Nedir acaba?"

Ayağa kalktı ve konuşmaya başladı.
"Bir Melek kusursuzdur, günahsızdır. Savaşmaz. Savaşır mı? Hayır. Adın ile soyadin arasında çelişki var. Bence senin soyadin A..."
"Tolgahan bey çok işim var, izin verirseniz işimin başına dönmeliyim."
"Tamam git. Ama benden kurtulduğunu sanma. Burada patronunum , dışarıda dostun. Kısacası her yerde beraberiz. " dedi ve sanırım çok sevdiği gülüşünü tekrarladı. Ben de "peki efendim." Deyip gülümsedikten sonra çıktım. Tolgahan gerçekten iyi bir arkadaştı. Iyi bir patron gibi de duruyordu. Suphelenicek bir tip değildi o, kısacası az sayıdaki erkekten biriydi. Tek bir şey benim aklımı karıştırıyordu:Bana bakışları...

SABIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin