Çağatay'dan
Ağır ağır açılan gözlerimin hızını artırmak istedim. Ama kendimde o gücü bulamayınca gözlerimi kendi haline bıraktım. Gözümü açtığımda gördüğüm ilk kişi annem, ikinci kişi ise Cansu oldu. Yanımda insanların olması yüzümde gülümsemeye neden olmuştu. Ama Cansu'nun olması.. Aynı şeyleri söyleyemem. Ama bunu ben istedim. Melek'in ihanetine karşılık kös kös oturamazdım. Acaba bunlar kötü bir rüya mı? Birazdan uyanacağımı bilsem hiç üzülmezdim. Bir film izler gibi izlerdim uzaktan hayatımı. Rüyaları da bu yüzden seviyordum zaten. Sıkıcı ve sadece Melek'in renklendirebileceği hayatıma heyecan katıyordu. Aynen bir film gibi.... Türü bazen romantik, bazen aksiyon, bazen de korku.... Ama heyecanlı ve sonu var. Ama sanki bunun sonu yok gibi ha? Hayatıma Melek'ten başka birini sokmayacağıma dair yemin etmiştim. Ama bu yeminimi bozmama neden olan kişi yine Melek'ti. O yüzden ben günahkâr sayılmam değil mi?
Burnuma çok tuhaf kokular geliyordu. Sonra ameliyattan çıktığımı hatırladım. Gözümü açar açmaz annem konuştu:
"İyi misin yavrum? Artık yürüyebileceksin çok şükür oğlum. Sen yat kalk dua et yalancı Melek'ten kurtulduk da Cansu kızımızı bulduk."Annemin sürekli Cansu ile Melek'i kıyaslamasından bıkmıştım.
"Yeter anne!" Diye bağırdım. Anneme her bağırdığımda ardından özür dilerdim ama bu sefer durum farklıydı.
"Yalan mı oğlum?" Diye sordu annem. Vay, annem de ilklere imza atıyordu. Daha önceleri her bağırdığımda susar , ve durumu kabullenirdi. Durumlar annemi bile allak bullak etmişti. Aslında onun üzülecek bir durumu yok. Gelini ona çay yapsın, hizmet etsin yeter. Kim olduğunun önemi yok. Ben yine cevapsız duramadım."İnsanların kalbi parasıyla ölçülmez anne. Cansu daha zengin ve daha erken para buldu diye daha mı iyi oldu şimdi?"
Bunları söylerken Cansu ile aynı ortamda olduğumuzu unutmuştum. Cansu bozuldu tabi ve ekledi:
"Melek ile benim aramdaki iyilik farkını anlamayacak kadar aşk körü müsün? Melek seni aldattı. Tamam parayı hemen buldum seni ameliyat ettirdim. Ama eğer Melek gibi parasız olsaydım ben de para kazanmak için giderdim ama namusumla geri dönerdim."
Olaylar iyice karıştı.
"Ben Melek daha iyi diye bir şey demedim. Melek kötü, evet, ama fakir olduğu için değil, kalbi kötü olduğu için."
Cansu'nun cevap vermesine müsaade etmeden annem çok alakasız konuştu:
"Oğlum, artık kekelemeden konuşuyorsun!!"
Anne gerçekten konuyla çok alakalı bir cümle kurdun. Bir dakika!! Artık kekelemeden konuşuyorum!!
"E-evet." Dedim anneme heyecanla. Bu sefer heyecandan kekeliyordum.
Annem:
"Cansu sana uğurlu geldi." Diyerek yakıştırdı hemen. Acaba küçükken «Seni oğluma alacağım.» falan mı demiş Cansu'ya. Anlamıyorum hiçbir şeyi. Hiç kimseyi. Kimse göründüğü gibi değil. Kimsenin yüzüne gülerken içinden ne düşündüğünü bilemezsin. Ben, kendimin bile ne düşündüğünü bilmiyorum. İçimde bir oyuncu var sanki. İçimi o oynuyor. Dışarıya ben yansıtıyorum. Ben gerçekten Cansu ile evlenmek istiyor muyum? Belki de kalbi temiz olan sadece Melek değildir. Belki de Cansu ile sevgiliyken o kaza gerçekleşseydi beni o da kabul edecekti. Her şeyi kendim ettim kendim buldum. Ben Cansu'yu aldatmasayım Cansu beni hiç bırakmayacaktı ve şimdiye kadar evlenmiş olacaktık. Ben Melek'i hiç tanımayacaktım ve aldatılmayacaktım. ALDATTIM, VE ALDATILDIM. Acaba Stv'ye satsam kaç para eder bu konu?Bir süre sonra içeriye doktor girdi. Üçümüze de selam verdi ve konuştu:
"Çağatay Bey kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SABIR
Romance03.04.2013 "Her şey çok güzel olacak sevgilim. evleneceğiz ve çok mutlu olacağız. Ben gelene kadar bekleyeceksin değil mi?" Evet anlamında başını salladı. Çıkarken Nazife annemin elini öptüm. Çağatay ile konuşmalarımızı duymuş "O seni nasıl bırakab...