İşler Gittikçe Sarpa Sarıyor!

13 3 1
                                    

Ben: Hocam neden yardımcınızın cin olduğunu söylemediniz bize? Ben onu sizin kızınız sanıp dilsiz olduğunu düsünmüştüm, konuştuğunu hiç görmedim siz de ona bir şey söyleyeceğiniz zaman sadece elinizle anlatıyodunuz. Kendi aranızda bi işaret dili oluşturduğunuzu sanıyordum.

Yahya Hoca: Evladım sana kötü şerliler musallat olmuştu. Eftal'in de cin olduğunu öğrenip huzursuz olmanı istemedim. Eftal konuşabiliyor ama sadece onun duymasını istediği kişiler duyabilir onu ve Eftal benim zihnimi okuyabildiği için benimde konuşmama gerek kalmıyor. Bu arada sen suan musallata uğradığın için onu görebiliyorsun. Babana sorsan günlerdir bu evde 3 kisi olduğumuzu başka kimsenin olmadığını söyler.

Hoca dediklerinde haklıydı. Eğer Eftal'in cin olduğunu bana söyleseydi her ne kadar müslüman bir cin olsada huzursuz olurdum, korkardım. Az önce yaşananlardan sonra artık ondan korkmuyorum çünkü benim için kendi hayatını ortaya atmıştı. Eftal'e dönerek.

Ben: Peki artık konusacak mısın benimle? Az önce yaptığın şeyi görmesem hocamın dediği gibi korkardım senden ama sen benim için kendi hayatını tehlikeye attın.

Eftal: Evet artık kim olduğumu öğrendiğin için seninle konuşacağım. Benim adım Eftal 746 yaşındayım, Nusaybin cin kabilesine mensubum. Yıllar önce benim kabilem ve kafir bir cin kabilesi arasında savaş vardı. Onlar bizden güçlüydü ve cok fazla kayıp vermiştik. Sonra hocam bu savaşta bize destek oldu ve Allahın da yardımıyla savaşı biz kazandık. O günden itibaren hocamın emrine girdim ve onun yardımcılıgını yapıyorum.

"746 yaşında mısın?" diyerek gözlerimi büyüterek Eftal'e bakıyordum. O sırada Yahya hoca gülerek söze girdi.

Yahya Hoca: Cinlerin zaman kavramı bizimkine göre çok farklı evladım. Onlar yüzlerce yıl yaşayabilirler.

Ben: Hocam Eftal beni kurtardı ama onlardan 2 şerli öldürdü ve siz de Eftal'i kurtarmak için onların bir kısmını yaktınız. Şimdi eskisinden daha öfkeli olacaklar ve daha fazla saldıracaklar. 19 yıl boyunca yaşamadığım tehlikeleri şu 10 günde yaşayıp defalarca kez ölümden döndüm. Hala alısamadım ama eskisi kadarda korkmuyorum artık,  benim yüzümden durduk yere size de bela olmalarını istemiyorum. Müsadeniz olursa ben babamla konuşup İstanbul'a geri döneceğim. Daha fazla belaya bulaşmanıza gönlüm razı olmaz. Elinizden geleni yaptınız zaten.

Gerçektende az önce yaşadıklarımdan sonra eskisi kadar korkmuyordum onlardan ama Yahya hocanın ve Eftal'in başına benim yüzümden bela gelsin istemiyordum. Yahya hoca çok bilgili biri buna artık inanıyordum ve Eftal'de çok güçlü bir cin, az önce buna da şahit olmuştum ama karsılarındaki kabile kafir cinler arasında en güçlü kabilelerden biri olan Cühenna kabilesi. Çok kalabalık ve cok güçlüler. Yahya hoca gülerek konuşmaya başladı.

Yahya Hoca: Sen bu ihtiyarı hafife alma evladım. Bu kabile ile çok fazla karsılasmadığım için net konuşamıyordum sizinle ama senin anlattıklarından sonra her gece bir şeyler aramaya çalıştım. Eftal'inde yardımıyla birkaç sonuca ulaştık.

Ben: Ne sonucu hocam? Kurtulabilecek miyim?

Yahya Hoca: İlk başlarda rüyalarında sürekli aynı evi gördügünden bahsetmiştin ve anladığım kadarıyla bu evi hiç görmedin değil mi?

Ben: Evet hocam o evi 1 hafta boyunca rüyamda gördüm ama ne gerçek hayatta gördüm ne de kimin olduğunu biliyorum.

Yahya Hoca: Anladım evladım, bu sorunun cevabını baban biliyor galiba.

Ben: Nasıl yani hocam?

Yahya Hoca: Sabah olsun her şeyi anlayacağız evlat. Sen şimdi al bu muskayı ve boynundan hiç çıkarma, gidip rahatlıkla uyuyabilirsin. Eftal'den korkacağını düşündüğüm için onu senin yanında bırakmıyodum ama artık onun kim olduğunu öğrendiğine göre sorun kalmadı. Eftal sen uyurken başında bekleyecek. Artık sana oyun oynamaya calışsalar bile Eftal sana yardımcı olacak.

Muskayı boynuma geçirip "Sağolun hocam Allah rahatlik versin" diyerek odaya gittim. Yatağa girdiğimde Eftal beni korumak için başımda bekliyordu. Önceden olsa gercekten korkardım ama suan kendimi aşırı güvende hissediyordum. Tüm gece uyumadığımdan ve yaşadıklarımdan dolayı çok yorgundum. Kafamı yastığa koyar koymaz uykuya daldım.

Sabah babamın kahvaltıya çağırmasi ile uyandım. Sanki dün gece hiçbir şey olmamış gibi rahat bi uyku çekmiştim. Kahvaltıyı yine bahçedeki çardakta yapacaktık. Babama ve Yahya hocaya selam vererek oturdum yanlarına. Eftal hemen Yahya hocanın yanıbaşında bekliyordu. Ona bakarak tebessüm ettim. Babam "Hayırdır Samet bu sabah bi neşeli uyandın, etrafa gülücükler saçıyosun" diyerek güldü. Hocam dün gece babamın Eftal'den haberinin olmadığını söylemisti o yüzden ben de bahsetmedim ondan "Buraya geldiğimizden beri korkularım azaldı, Yahya hocam sağolsun bana sanki kendi torunuymuşum gibi yardım ediyor. Ben de artık onu dedem olarak görüyorum" dedim ama halbuki buraya geldiğimden beri daha fazla saldırmaya başlamışlardı ve babamin bunlardan haberi yoktu. Sonra Yahya hoca söze girdi.

Yahya Hoca: İsmail evladım, Samet 1 hafta boyunca rüyasında aynı evi gördügünden bahsediyordu ama eve dair hiçbir bilgisi yok. Samet bu rüyayı onlar yüzünden görüyor ve o ev de öylesine bir ev değil, sen biliyor musun o evi?

Babam: Hocam Samet rüyalarından bahsediyordu ama ilk başlarda Samet'e musallat olduklarını anlamadıgım icin pek üzerinde durmamıstım. Samet tekrar anlat bakalım şu evi.

O an içimden babama kızmıştım aslında. Ben de musallata uğradığımı bilmiyordum ama umursamadıgını duymak kızdırmıştı beni. Sonra rüyalarımdaki evi gördüğüm kadarıyla anlattım. Babam biraz şaşkın şaşkın bana baktıktan sonra konuşmaya başladı.

Babam: Hocam Samet'in bahsettiği ev benim doğup büyüdüğüm köy evi. Babam bu tarz cin olaylarıyla uğraştığı için genç yaşlarda evi terk etmiştim. O günden sonra o evi ne ben gördüm ne de Samet gördü. Sizce bu nasıl olabilir?

Yahya Hoca: Suan bilmiyorum ama o eve gitmemiz lazım. Bazı soruların cevabı o evde ve burdan halledemem.  Yola çıkmadan önce yapmam gereken birkaç şey var. Siz buralarda oyalanın ben yapmam gerekenleri yapayım sonra yola çıkalım.

Yahya hoca eve girdi, ben de gündüz gözüyle köyü gezmek istedim. Geleli 3-4 gün olmuştu ama çevreyi hiç gezmemistim. Babama biraz etrafı gezeceğimi söyledim o da "Tamam fazla uzaklaşma" dedi ve köye doğru inmeye başladım. Yahya hocanın evi köy merkezinden yürüme mesafesiyle yaklaşık bi 10-15 dakika uzaklıktaydı. Köyün her yeri ağaclarla çevriliydi. Köye doğru yaklaştıkca hayvan seslerinide duymaya başladım. Biraz etrafta dolandıktan sonra köy kahvesine oturup bi çay söyledim. Köy halkı yabancı insanlar görmeye pek alışık değildi galiba çünkü neredeyse herkes bana bakıyodu. En son içlerinden yaşlı bir amca "Seni ilk defa görüyoruz yeğenim kimin nesisin? diye sordu. Ben de başımdan geçenleri anlatmak istemediğim için Yahya hocanın bir akrabası olduğumu ve onu ziyarete geldiğimi söyledim. Herkes teker teker hosgeldin diyordu. Birkaç çay ictikten sonra kahveci abinin yanına gidip "Abi çayın çok güzelmiş eline sağlık benim borcum ne" dedim ama çaycı abi "Biz misafirlerden para almayız yeğenim afiyet olsun yine bekleriz" dedi ve kahveden çıktım. Kış aylarına girdiğimiz için havanın soğuk olmasi normaldi ama köy aşırı soğuktu. Biraz daha gezmek istiyordum. Adımlarımı köyün dışına yönlendirdim, birazda oraları görmek istiyordum. Köyün dışında da biraz gezdikten sonra bi sesle irkildim "Yahya hoca seni bekliyor yola çıkacaksınız". Bu Eftal'in sesiydi, bir anda arkamda görünce istemsizce korkmuştum "Tamam geliyorum" diyerek eve doğru yürümeye başladım. Eve vardığımda babam "Tam zamanında geldin birazdan yola çıkacağız" dedi. Yahya hoca elinde bir cantayla evden çıkarak "Hadi bakalım gidelim şu eve" dedi ve hep beraber arabaya binip yola koyulduk.

Korku EviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin