Tam uykuya dalacagım sırada cama vuran bir taş sesiyle irkildim. Yanlış duyduğumu zannedip tekrar gözümü kapattım ama aynı ses tekrar geldi. Sanki birisi cama ufak bir taş atıyordu. Babama baktığımda babam yerinde yoktu, bu nasıl olmuştu? Ben dahaca uyumamıştım ve babam uyanıp yerinden kalksaydı illaki duyardım. Kalkıp camdan dışarı baktığımda babam bahçedeki çardak benzeri ufak yerde oturuyordu, sırtı bana dönüktü. Ben biraz daha dışarı baktıktan sonra babam arkasını dönüp bana bakarak eliyle "Gel" dercesine işaret etti. Odadan çıkıp tam kapıya doğru yöneldiğim esnada "Dur" diye bi sesle irkildim. Arkamı döndüğümde Yahya hoca biraz arkamda eliyle bana "Dur" işareti yaparak içinden bir şeyler okuyordu. "Hocam bir şey yok babam dışarı çıkmış beni çağırıyo onun yanına gideceğim" deyip tekrar önüme döndüğüm anda korkuyla 2 adım geri attım. Bize kapıyı açan ve sofra falan hazırlayan o çarşaflı kadın kapının önünde durup benim cıkmamı engelliyordu. "Bu nasıl ben görmeden benim önüme geçti?" diye düşünürken Yahya hoca okumasını bitirmiş benim yanima gelmişti.
Yahya Hoca: O dışarıda gördüğün baban değil evladım baban hala odada uyuyor.
Ben: Nasıl babam değil hocam? Camdan gördüm bana eliyle gel işareti yaptı.
Yahya Hoca: Geç odaya bak anlayacaksın.
Odaya girmemle Yahya hocanın haklı olduğunu anladım. Babam hala yatagında uyuyordu. Cama gidip tekrar dışarı baktım ama çardak boştu. Yahya hocanın yanına döndüm.
Ben: Hocam neler oluyor? Yemin ederim az önce babam dışardaki çardakta oturuyodu beni yanına çağırdı.
Yahya Hoca: Gördüklerin gerçek değildi evladım. Bu evi yıllar önce tılsımladım ben, bu eve ben davet etmeden hiçbiri giremez veya müdahale edemezdi ama bu kabile çok güçlü. İçeri giremiyolar ama seni etki altına alabiliyorlar. Senin gözlerine perde indirip uyuyan babanı görmeni engelleyip seni evden dışarı çıkaracaklardı. Eğer yardımcım bunu fark edip beni uyandırmasaydı çok kötü şeyler olabilirdi.
Ben: Hocam bu nasıl güç ki sizin tılsımlarınız bile tam etki etmiyor? Burada bile güvende değil miyim yani?
Yahya Hoca: Evladım bu kabile cinler arasında en güçlü kabilelerden biri. Ömrüm boyunca yüzlerce cin vakası gördüm ama bu kabilenin musallatına uğramış 2-3 kişi anca görmüşümdür. Bunların musallatına uğrayıp kurtulabilen kişi sayısı azdır. Bakalım seninle dertleri neymiş, onu öğrendikten sonra anlaşma yapmaya çalışıcam.
Yahya hocanın yanına gelirken kurtulacağıma dair büyük umutlarım vardı ama hocanın anlattıklarından sonra pek umudum kalmadı diyebilirim. "Peki hocam" diyerek kafamı eğip babamla yattığımız odaya geçtim. Yahya hocanın tılsımına rağmen beni etkileyebilmeleri yine korkmama sebep olmuştu. Sabah ezanına kadar uyumayacaktım. Telefonumu çıkarıp biraz instagramda dolaşıp kafa dağıtayım dedim ama şebeke neredeyse hiç yoktu. İçimden "Nereye geldim ben interneti geçtim birini aramak istesem arayamıyorum" deyip biraz da küfür ettikten sonra oyun oynamaya karar verdim. Birkaç saat sonra telefonumun şarjı bitti ve benimde iyice uykum gelmişti. O sırada Yahya hoca kapıyı tıklatıp "Samet uyudun mu evladım? dedi. "Yok hocam buyrun gelin" dedim ve Yahya hoca içeri girip elindeki muskayı bana uzattı "Bunu tak, uyumadan önce bildiğin duaları oku sonra rahat rahat uyuyabilirsin" diyerek odadan çıktı. Muskayı boynuma taktıktan sonra birden bana bi rahatlama geldi, sanki üzerimden 1 ton yük alınmıştı ve ben kuş gibi hafiflemiştim. Çok fazla dua bilmiyordum zaten, bildiğim duaları okuduktan sonra yatıp uyudum.
Sabah uyandığımda çok enerjiktim, mis gibi uyumustum. Günlerdir böyle bir uyku çekmemiştim. Kalkıp elimi yüzümü yıkayıp dışarı çıktım. Babam ve Yahya hoca bahçedeki çardakta oturmuş sohbet ediyolardı. Yanlarına giderek güleryüzle "Günaydın" dedim. Benim güldüğümü gören babamda gülmüştü. Yahya hoca "İyi uyumuşsun anlaşılan" dedi gülerek, herkesin yüzünde tebessüm vardı. "Hocam sayenizde günler sonra ilk defa güzel bir uyku çektim çok sağolun" dedim. Yahya hoca "Estağfurullah evladım gel otur kahvaltımızı yapalım" dedikten 2 dakika sonra o çarşaflı kadın elinde bir tepsiyle gelip tepsiyi masaya bıraktıktan sonra tekrar içeri girdi. Kadın diyorum ama aslında ne yüzünü gördüm ne de sesini duydum. Sadece bir erkeğin çarşaf giyip peçe takmayacağını düşündüğüm için kadın diyorum. Kahvaltımızı yaptıktan sonra babamla Yahya hocanın bahçe işlerine yardım etmeye başladık. Evin altında samanlık gibi bir kısımda kütükler vardı, onları kesip yakılacak hale getirdik. Ben ağaca çıkıp biraz elma topladıktan sonra bu şekilde vakit gecirdik ve hava kararmaya başladı. Yahya hoca "Hadi bakalım akşam ezanı okunmak üzere önce namazımızı kılalım sonra bizi zorlu bir gece bekliyor" dedi ve babamla gidip abdest aldık. Yaklaşık 20 dakika sonra akşam ezanı okunmaya başlamıştı. Hoca önde babamla ben arkasında ufak bir cemaat yaparak kıldık namazımızı. Namazdan sonra akşam yemeğini yedik. Daha sonra hoca her zamanki yerine oturup beni de karşısına oturttu. Yine birkaç dakika sonra hocanın yardımcım dediği kadın elinde bir tepsiyle içeri girdi. Bu sefer tepsinin içinde tas falan yoktu. Birkaç kısa halat, iğne, bez gibi şeyler vardı. Yahya hoca bana "Muskanı çıkarıp babana ver evladım" dedi. Korkmuştum "Emin misiniz hocam?" dedim. Hoca çoktan bir şeyler okumaya başlamıştı ve başını evet dercesine salladı. Muskamı çıkarıp babama verdim. Yahya hoca bi 5-10 dakika okuduktan sonra babama dönerek " İsmail çocuğun ellerini ayaklarını bağla ve kolunu da vücuduna sabitleyecek şekilde bağla" dedi. Babamla kısa süre birbirimize baktıktan sonra babam kalkıp ellerimi ve ayaklarımı bağladıktan sonra kollarımıda vücuduma sabitleyecek şekilde bağladı. Yahya hoca "Samet hiçbir şeyden korkma ben buradayım" diyerek benim cıkardığım muskayı babamın takmasını istedi. Babam muskayı taktıktan sonra hoca yine bir şeyler okumaya başladı. Hoca okudukca içimde bi nefret oluşuyo, kulaklarımda bi uğultu oluyodu. Tam gözlerim kararmaya başlamıstı ki bi acıyla kendime geldim. Hoca elindeki iğneyi işaret parmağıma batırmıstı. Hoca okudukca üzerine atlayıp onu boğasım geliyodu resmen. Bu şekilde yaklaşık 30-45 dakika kadar devam etti. Ne zaman bayılacak olsam işaret parmağıma iğne batırıp beni ayıltıyodu. En son gözlerim yavaşça kapandı ve bayıldım.
Kendime geldiğimde duvar dibindeki minderlerin üzerinde yatıyodum. Başım çok ağrıyordu ve parmağımda bi sızı vardı. Yavaşça doğrulup baktıgımda sol elimin işaret parmağı delik deşik olmuştu. Babam ve Yahya hoca odanın kösesinde bir şeyler konuşuyolardı. Kalkıp yanlarına gittim.
Ben: Hocam neler oldu? Başım çok kötü ağrıyor, parmağım delik deşik olmuş.
Yahya Hoca: Geçer birazdan evladım gel otur şöyle
Ben: Hocam beni niye bagladınız? Sürekli tam bayılacağım esnada parmağıma iğne batırıp beni kendime getirdiniz. Neler oldu?
Yahya Hoca: Sana o muskayı cıkarttım ve seni baglattım çünkü sana musallat olan kabilenin liderinin senin bedenine girmesine izin verdim. Bu şekilde onunla iletişime geçtim. Seni baglatma sebebim o varlık senin bedenindeyken sana ve bize zarar vermemesi icindi. Parmağına iğne batırma sebebim o varlık bedenine girene kadar senin uyanık olman lazımdı.
Ben: Hocam siz dua okurken içimde size karşı bir nefret oluştu birden. Elimde değildi ama siz okudukca sizi öldüresim geliyodu resmen.
Yahya Hoca: Biliyorum evladım seni bağlatmamın bir sebebi de oydu zaten.
Babam: Oğlum zaten bir süre sonra hocaya etmedik küfür bırakmadın, elin ayağın bağlı olmasına rağmen zor tuttum seni o halde hocaya saldırmaya çalıştın.
Babamın dediklerinden sonra afallamıştım, bunları hatırlamıyordum ben. Babam bunları söyledikten sonra mahçup olmuş bir şekilde hocaya bakarak kafasını önüne eğdi. Ben de mahçup olmuştum, bana yardım etmeye çalışan insana bi ton küfür edip, saldırmaya çalışmışım. Yüzüm kızarmıştı.
Ben:Hocam kusura bakmayın bunları hatırlamıyorum ama bilerek yapmadım hicbirini.
Yahya Hoca: Biliyorum evladım, onları söyleyen sen degildin. Ben okurken için nefret doldu çünkü bu evde olsan bile hala musallat devam ediyor. Küfür edip saldırmaya başladığın an o şerli senin bedenindeydi. O da okumamdan rahatsız olup küfürler edip saldırmaya çalıştı.
Ben: Hocam peki öğrenebildiniz mi benden ne istediklerini?
Yahya Hoca: Evladım orası çok karışık ve sıkıntılı bir durum. Senin deden yani babanın babası da benim gibi bir hocaymış. Hatta o benden iyi olacak ki bu kabilenin musallatına uğrayan birini kurtarıp o cini de yakmış. Bu kabile çok kindar bir kabiledir oğlum. Yüzyıllar geçse bile unutmazlar kendilerine yapılanları. Deden o cini öldürdükten sonra dedenden intikam almak istemişler ama deden bu konularda çok bilgili ve güçlü biri olduğu için dedene saldırmaya cesaret edemeyip beklemişler. Deden eceliyle öldüğü icin de bunların nefreti soğumamış ama onların da ahireti var evladım durduk yere kimseye musallat olmaya cesaret edemezler. Dedenin bütün soyunu izlemeye baslamışlar, onlara bilerek veya bilmeyerek kötülük yapan kişilerden alacaklarmış dedenin intikamını. Sen de birgün küçük abdestini banyoda yaparken küvetteki cinlerden birkaçını öldürmüşsün. Yani artık senden hem dedenin hem de o öldürdügün cinin intikamını istiyorlar.
Duyduklarım karşısında ne diyeceğimi bilemiyordum. Dedemin hoca olduğunu annemden ögrenmistim ama bu derece güçlü bir hoca olduğunu bilmiyordum. Aslında dedemle gurur duyuyordum bir yandan, böyle bir kabileden birini yakmış ve dedemden intikam almaya cesaret edememişlerdi. Dedeme kızma şansım da yok, tamam onun onlardan birini öldürmesinden sonra her şey baslamıştı ama ben küvete işemiş olmasaydım bana bir sey olmayacaktı. "Ah keske annemden 3 gün azar yeseydim de bunlar başıma gelmeseydi" diye geçirdim içimden ama artık yapacak bir şey yoktu.
Ben: Peki hocam anlaşma yapmaya çalışacağım demistiniz yapabildiniz mi?
Yahya Hoca: Ben senin onlardan birkaç kişiyi öldürdüğünü bilmiyordum evladım. Bu durumda sadece kısas istiyolar, kan istiyolar. Bu yolda bütün kabilesi ölse bile senin peşini bırakmayacaklar.
"Keşke bu gerçekleri ögrenmeseydim" diye geçirdim içimden. Çünkü bilmiyoken bu kadar korkmuyodum. Artık her dakikamı paranoyok olarak "Acaba ne zaman gelecekler?" düşüncesiyle geciricem. Artık korkum kat be kat artmıstı. Ne olacaktı şimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korku Evi
TerrorBir arkadaşımın başından geçenleri hikayeleştirip sizlere aktaracağım.