KISASA KISAS

180 2 1
                                    

"Kaan?"

Kaan'ın burada ne işi var ? Hem de sabahın bu vaktinde ? Ki bize gelse bile babaannem onu hayatta eve almaz. Rüya falan mı görüyorum acaba ?

"Hayır Deniz rüya görmüyorsun. Ayrıca babaannen bahçede yoksa beni eve gönüllü bir şekilde almayacağını sen de biliyorsun. "

Ondan uzaklaşıp soğuk tutmaya çalıştığım sesimle "Ne istiyorsun Kaan ?" dedim. Onu gördüğümden beri her zaman yüzünde olan bilmiş sırıtışı bugün yoktu. Yeşil iri gözleri oldukça ciddi görünüyordu. Sanırım bu iyi bir şey değildi. 

"Şu sandalyenin üstüne koyduğum elbiseni ve yerdeki ayakkabıları giy. ben yan odada bekliyorum ve mümkün oldukça acele etmeye çalış." dedikten sonra kapıyı sakince kaaptıp gitti. Bir süre boş boş kapının arkasından baktıktan sonra hazırlanmaya başladım. İlk olarak lavaboya gidp yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Evet Kaan beni bu zombi halimle görmüştü. Kalpli pijamalarımı hiç saymıyorum bile ! Kaan'ın seçtiği elbiseyi elime alınca fazlasıyla şaşırdım. Çünkü bu benim en özel günlerde giydiğim , giymeye bile kıyamadığım mor elbisemdi. Elbiseyi yavaş hareketlerle üstüme geçirdikten sonra saçımı yapmaya başladım. Zaten çok uzun olmadığı için pek fazla uğraşmam gerkemedi. Lila rengi farı göz kapağıma sürdükten sonra dudaklarıma da pembe parlatıcımı sürdüm. Bej renkli sandaletlerimi de giydiğimde hazırdım. Tam odadan çıkacakken kapı tıklandı. Sanırım zamanlaması fazla iyiydi...

"ığğ şey sa- sanırım hazırsın... Gidelim ."

Hayretle tek kaşımı kaldırdım. Kaan Sert ve kekelemek ?

"Ne bakıyorsun işte çok güzelsin hadi yürü "

Oo yoksa bir iltifat mı? Tabi bir Alya değiliz de neyse. 

Babaannemi bir şekilde ikna ettikten sonra bir süre yürüdük. Gidene kadar hiçbir şey konuşmadık, hoş nereye gittğimizi de bilmiyordum. En sonunda parktaki banklardan birine oturduk. Ben şaşkın şaşkın bakarken Kaan elindeki poşeti yüzüme doğru salladı. Yüzünde hala gram mimik yoktu.

"Simit almıştım yeriz diye. Gün uzun o yüzden acele etmeliyiz. Çabuk ol-"

"Kaan amacın ne ?" sorduğum soruyla yüz ifadesi biraz yumuşadı. Daha sonra elimi tutup konuşmaya başladı

"Bak Deniz bugünü iyi geçirelim. Alya'yı unut, olanları unut. Gün bittikten sonra olanları konuşuruz tamam mı ?"

Normal şartlarda inat edip şimdi konuşmak isterdim ama yüzündeki yorgun ifadeyi gördükten sonra daha fazla üstüne gitmedim ve başımla onayladım. 

"Şimdi ilk olarak bize gidiyoruz."

Kıpkırmızı kesildim. Tövbe estağfurullah Allahım sen beni koru yarabbim. 

"Kaan tövbe de haram öyle şeyler"

Kaan öyle bir kahkaha attı ki o ana kadar dinlediğim bütün şarkılar yanında anlamsız kaldı. Ses kaydı yapıp tekrar tekrar dinlemek istedim

"Kaan bi daha gülsene kaydedicem."

"Anlamadım?"

"Diyorum ki hadi gidelim malum gün uzun. Ay hava da bi sıcak bi sıcak."

Ve yine o bilmiş gülüş... Çok bilmiş Kaan is back !

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Kaan'lara gidene kadar tereddütteydim, hatta kapıdan içeri girene kadar. Kapıyı annesi açtı. Annesi... Evde miydi yani ? Ben onunla tanışmaya hazır değildim ki! Allahım sen beni nelerle sınıyorsun... 

Boş boş gözlerle annesine bakıyordum. Mimiklerim beni ele vermiş olacak ki annesi sıcak bir gülümsemeyle "Hoşgeldin kızım" dedi. Orta yaşlarındaydı sanırım. Açık kumral saçları ve yeşil gözleriyle Kaan'ın kopyası diyebilirdik. Yada Kaan onun kopyasıydı. Her neyse... En sonunda kadını incelemeyi bırakıp  samimi olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle "Hoşbulduk " dedim. Kaan da " İçeri girmeye niyetin yok herhalde " dedi muzip ses tonuyla. Bi kere de lafa atlama Kaan , bi rahat dur Kaan , bi uyuzluk yapma Kaan demek yerine gözlerimi devirip içeri girdim. Zaten direkt Kaan'ın odasına geçtik. 

"Pes oynamaya ne dersin? İyi oynar mısın ?"

Ya bu çocuk beni kankası falan mı zannediyor ? Allahtan Can sağolsun baya oynamayı öğrendim sayesinde. 

"Tabii neden olmasın. Yenilirsen ağlamak yok ama" dedim. Dudaklarımda da alaylı bir gülümseme oluştu. Kaan da hırslanmış olacak ki "Görücez bakalım maç sonunda kim ağlayacak" dedi. Kısasa kısas Kaancım:) 

Bilgisayar yavaş yavaş açılırken ben " Barcelona olacağım itiraz da kabul etmiyorum sen başka takım seç " derken Kaan da " Ben zaten Real Madrid'i alıcaktım niye bu kadar heyececan yaptın ki ?" dedi. Oysaki Barcelona'yı sevdiğini düşünmüştüm yazık oldu... 

"Ne heyecan yapıcam ya" dedim itiraz eden bir tonda .

"Tamam güzellik heyecan yapmadın. Hazırsan açıyorum oyunu?" dedi Kaan. İçimden "yavşama" demek gelse de anın büyüsünü bozmamak için sustum ve başımla onayladım. 

Oyun kollarını elimize aldık ve maç başladı. Yenmeliydim. Nedense çok ciddiye almıştım. Kaan gerçekten çok iyiydi ve çok profesyonelce oynuyordu. Ben asla onun kadar iyi olamazdım ama idare ederdim işte , hiç yoktan iyidir. Bir anlık dalgınlığa gelip gol yedim ve Kaan alayla sırıtarak "Yenilirsen ağlamak yok " dedi. Ona bunu ben söylemiştim ve söylediklerime uygun hareket etmiyordum , yenilecektim. Bunu kabul edemezdim. Daha maç bitmedi Kaan Bey dedim konsantre olmaya çalışarak. Şimdi de kazanmak için hatim indiriyordum. Bu dualarla cennet garanti arkadaşlar. Tövbe yarabbim . 

Cenneti garantilemiş olsam da Kaan'a 3-1 yenildim. 

Kaan'ın dalga geçmesine hazır değilim derken tabiki konuşmaya başladı

"Benimle maç konusunda iddiaya girmeyeceksin güzelim işte sonra ağlayan sen olursun" bir an duraksadı ve " Ama sen de iyiydin , beni baya zorladın " dedi. Bu dediğine inanmayarak boş boş yüzüne baktım. "Bakma öyle Can'dan daha iyiydin" deyip göz kırptı. Bir şey demedim sadece güldüm.  " Çok güzel gülüyorsun, bunu harcama olur mu?" dedi. 

O anın heyecanlıyla olsa gerek " Harcama derken ? İltifat mı ettin hakaret mi anlamadım. Gülmeyim mi yani ? " dedim. Kaan biraz daha bana yaklaşıp yeşil gözlerini mavi gözlerime sabitliyerek " Hayır gül ama mümkünse sadece benim yanımda gül. Bu gülüşü başkasının görmesini istemem ." dedi. Ah Kaan... Gönlümün efendisi. Sanırım şu Alya konusunu unutturmak istiyor ama o o kadar kolay değil canımın içi. 

"Emredersiniz Padişahım" dedim sonunda. Neden ? Çünkü ben öküzüm. Neden? Çünkü odun olmak bunu gerektirir. Çocuk bana neredeyse ilan-ı aşk edicek benim dediğime bak. Yalnız olsam şu an kendimi tokatlardım. Kaan'ın sesi düşüncelerimi -yine- böldü. 

"Hadi Deniz çıkıyoruz . Sürprizim var sana "

Anlamsız gözlerle ona baktım ve " Ne yani sürpriz bu değil miydi ?" dedim. 

"Gün bizim güzellik . Sadece pes oynarken bitireceğimizi mi zannettin ? Daha çook eğlenicez"

Elinde büyük siyah bir poşet vardı. Oldukça büyük bir poşetti ama içinde ne olduğu belli olmuyordu.

"Kaan bu ne ?" 

bitiriyim ha bitiriyim mi bölümü fgkfdgkdf neyse hadi yine iyisiniz

"Uçurtma"

UÇURTMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin